Alternatifim Cafe

Edebi yaşayan Osmanlı...

Discussion started on Hikâye ve Denemeler..


Hz. Mevlana 'nın edeple ilgili manzumesi şöyledir.

"Efendi bil ki, insanın tenindeki can edeptir. İnsanoğlunun göz ve kalp nuru edeptir. Âdem, bir ulvi âlemdir, süfliden değil, bu dönen kümbetin hem dönmesi hem de revnak ve ziyneti edeptir. Şeytanın başına ayağına koymak istersen gözünü iyi aç, şeytanın canını çıkaran edeptir. İnsanoğlu eğer edepten yoksun ise, o insan değildir. Zira insanoğlu ile hayvan arasındaki fark edeptir. Aç gözlerini bak, Allah kelamı olan Kur‘an ayet ayet edeptir. Akıldan sordum: iman nedir? Akıl kalp kulağına iman edeptir dedi."

Osmanlı’da sadaka taşları varmış, ihtiyacı olan sadaka taşının üzerindeki keseden, yabancı elçilerin de şaşkın şehadetleriyle, sadece ihtiyacı kadarını alırmış. Aynı şey yolların üzerinde vakıflar tarafından kurulan konaklarda da uygulanır, yolcu eğer ihtiyacı varsa yatağının başucundaki keseden alabilirmiş. Binitine ücretsiz bakılır, ücretsiz üç gün yemek verilirmiş.

Eskiden “Kapıyı kapat!” denilmezmiş. Allah (c.c.) kimsenin kapısını kapatmasın diye düşünülürmüş. “Kapıyı ört, ya da sırla” denilirmiş. Kapının kapanmadan yavaşça örtülmesi edebdenmiş.

“Lambayı söndür” demezlermiş. Allah (c.c.) kimsenin ışığını söndürmesin, “Lambayı dinlerdir” derlermiş. Lamba yakılmaz, uyandırılırmış. Uyuyan birisi uyandırılmak için sarsılmaz veya adı ile çağırilmazmış. “Agah ol erenler” derlermiş. Nezaket, incelik, edeb her işin başı imiş de ondan… Ona eren uyanık olurmuş. İnsanların sözü kesilmez, işaret ve işmar edilmez, fısıltılar, gizli konuşmalar hoş karşılanmazmış.

Hanımlar “Efendi” derlermiş beylerine, “siz” derlermiş. Hanımefendiliklerini gösterirlermiş. Gezerken yere yumuşak basılır, ses çıkarmamaya çalışılırmış. Yerdeki haşerata basmamaya özen gösterdiği için, adı “Karınca basmaz Efendiye” çıkan insanlar varmış.

Kapıdan çıkarken arkasını dönmemek, geri geri çıkmak edebmiş.Kapı eşiğindeki ayakkabılar, dışarıya doğru değil, içeriye doğru çevrilirmiş. “Git bir daha gelme!” der gibi değil de, “gitsen de ayağının yönü buraya dönük olsun” der gibi dizilirmiş.

Eskiler hayatı o kadar nurani, o kadar temiz, o kadar manâlı yaşarmış.

“Komşuya hatır soran sıra sıra terlikler, Ölçülü uzaklıkta yakın beraberlikler.”diye tarif eder Üstad Necip Fazıl bu hali…

Eskiler “Edeb Ya Hu!” derler, Onu görüyor gibi yaşamaya çalışırlarmış. O varken başkasına bakmaz, Onu unutmuş gibi hallere girmezlermiş. Ezel ve Ebed Sultanı’nın huzurunda nasıl hareket edilmesi gerekiyorsa öyle hareket etmek isterlermiş.“Bizi takip eden, her halimizi perdesiz, engelsiz gören, şu anda bizim durumumuza bakan Allah var!” der gibi, o mânâyı hatırlatmak için her yere “Edeb Ya Hu!” yazarlarmış. “Allah’ın huzurunda edeb” demekmiş bu…


İnsan nerede olursa olsun Allah’ın huzurunda değil midir?
#1 - Mayıs 04 2010, 22:10:49
Bat dünya bat.
Kör ol da, piyango bileti sat.

Zeitgeist

Ben kapıyı kapat derken bunu mu düşüneceğim şimdi allasen (6)

Eskiden insanlar bunları düşünüyorsa helal olsun. Anca bu kadar kötü niyetli olunur. İranlı heriflerin, sırf cinsel organa benziyor diye ağaçları kesmesi kadar vahim bi durum bence bu.

Benim fikrim bu yönde, tartışmaya girecek değilim; ama cidden çok saçma.
#2 - Mayıs 05 2010, 00:24:45

Yeni!
Ben kapıyı kapat derken bunu mu düşüneceğim şimdi allasen (6)

Eskiden insanlar bunları düşünüyorsa helal olsun. Anca bu kadar kötü niyetli olunur. İranlı heriflerin, sırf cinsel organa benziyor diye ağaçları kesmesi kadar vahim bi durum bence bu.

Benim fikrim bu yönde, tartışmaya girecek değilim; ama cidden çok saçma.
Ya evet aslında şimdi günümüz şartlarıyla düşünürsek birazcık anakronik bir şey gibi geliyor olabilir.

Fakat bu yerleşmiş bir kültür sonuçta, insanların o konudaki hassasiyetlerini belirtiyor. Çekinceleri de var ve zaten içiçe bir toplum sonuçta hırsızlık, gasp tehlikesi günümüze oranla daha az o yüzden kapıyı tamamen kapatmamakta da bir beis görmüyorlar. Yani asıl mesele bu kadar ince düşünüyor olmaları.

İran meselesine gelince bilmiyordum, şimdi öğrenmiş oldum valla. Yani o konuda bir şey demeyeceğim saçma olmuş, gerekçeleri de muhtemelen baskın İran kültürü'nün bazı -olası- sapkınlıklarla zedelenmemesi amaçlamışlardır.

Velhasıl evet şu an için abartı geliyor olabilir o kapı meselesi ama dönem kültürü için normal karşılanıyor bu gibi şeyler. Çünkü hassasiyetler farklı ve yerleşik.

Sonuçta değişen bir coğrafyadayız, her şey değişiyor değil ki yerleşik kültür değişmesin. Kim bilir yarın ne olacak ?

(: Esen kalın.
#3 - Mayıs 05 2010, 10:36:38
« Son Düzenleme: Mayıs 05 2010, 13:26:20 Gönderen: Armoni »
Bat dünya bat.
Kör ol da, piyango bileti sat.

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.