Alternatifim Cafe

Eşcinsellik genetik mi, değil mi?

Discussion started on Sağlık

Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Aliye Kavaf'ın 'eşcinselliği biyolojik bir hastalık' olarak tanımlamasının ardından seksolog, psikolog ve psikiyatristler ikiye bölündü. Kimi 'eşcinsellik genetiktir' diyor, kimi reddediyor
Eşcinselliğin doğuştan mı yoksa sonradan edinilen bir davranış mı olduğu tıp dünyasında tartışma yarattı. Yapılan son araştırmalar, eşcinselliğin genetik olduğunu gösteriyor. Ancak seksolog ve psikiyatrlara göre bunun kesinleşmesi için çok daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.

EŞCİNSELLİK GENETİK DİYENLER:
Söz konusu gen anneden geçiyor
Prof.Dr. Aytül Özkürkçigil/ Psikiyatrist
Homoseksüelliğin nedenini net olarak bilememekle birlikte genetikle bağlantılı olduğuna işaret eden çalışmalar var. Bu konuda 1993 yılında yapılmış bir çalışmada homoseksüel erkeklerin, X kromozomunda bir bozukluk olduğu yönünde bulgulardan söz edildi.

Şüpheler var!
Bir araştırmada homoseksüellik, X kromozomu ile ilişkilendirildi ve genetik olarak anne tarafından aktarıldığı iddia edildi. Yani bu durumda homoseksüel genler, anne ya da annenin akrabalarından geçiyor. Bir başka çalışmada da başın üst tarafındaki saçların dönme yönünün homoseksüellerde, heteroseksüellere oranla daha farklı olduğu görüldü. Ancak bunların dışında da bir çalışma yok. Detaylı bazı araştırmalarda eşcinselliğin genetik geçişli olduğu ileri sürüldü. Ama şu anki araştırmalara bakarak, ben kendi adıma böyle bir durumun varlığından söz edebilirim.

Hiçbir cinsel tercih bulaşıcı değil
Prof.Dr. Mansur Beyazyürek/ Psikiyatrist
Doğuştan da olsa sonradan da edinilse, sonuçta cinsellik bir tercih. Ben eşcinselliğin çok yargılanması taraftarı değilim. Kişilerin cinsel seçimini kabullenmek lazım. Ancak biz görüşmelerde hep şu cümleyle karşılaşırız: "Kendimi bildim bileli böyleyim" denir. Eşcinselliğin doğuştan olduğuna dair birçok görüş var. Ancak şu da bir gerçek ki; hiçbir cinsel tercih bulaşıcı değildir. Ailelerin korkmalarına gerek yoktur.

Homoseksüellik doğuştan var!
Akif Poroy/ Seksolog
Bilim adamları birkaç sene önce yaptıkları bir çalışmada genetik faktörler buldular. Yani genetiğe bağlı olarak da eşcinsellik oluşuyormuş. Toplum baskısı yüzünden ortaya çıkmasa da elimizdeki veriler, eşcinselliğin doğuştan olduğunu gösteriyor.

Kimse eşcinsel olmaya özenmez
Prof.Dr. Mehmet Sungur/ Psikiyatrist
Elimizde eşcinselliğin genetik olup olmadığına dair kesinleşmiş bir sonuç olmasa da ben genetik olduğunu düşünüyorum. Toplumdaki eşcinsellerin sayısı arttıkça birçok kişi 'Eşcinselliğe özeniliyor' diye paniğe kapılıyor. Fakat böyle bir şey gerçekçi değil!

Hayatları gerçekten zor!
İstatistiklerin çok iyi takip edildiği İskandinav ülkelerinde yapılan bir çalışmada eşcinselliğin görülme sıklığı ölçüldü. Toplumun gelişme düzeyi, eşcinsellerin gördüğü tolerans ve kabul arttıkça, eşcinselliğin de artmış olması gerekirdi. 1900'lü yılların başı ile 1980'lere bakıldığında bu oranların sabit olduğu görülüyor. İngiltere gibi bir ülkede eşcinsellerin sayısının çok daha fazla olduğu görülse de aslında öyle değil, sadece orada kabullenilmişlik fazla. Eşcinselliğin öğrenilen bir şey olduğunu söyleyenler, özenerek mi eşcinsel olunduğunu sanıyorlar? Hiç kimse eşcinsel olmaya özenmez. Çünkü onlar da hayatlarında çok büyük zorluklar yaşıyorlar.

EŞCİNSELLİK GENETİK DEĞİLDİR DİYENLER:

İnsanın doğasına aykırı bir durum!

Dr. Cem Keçe/ CİSED Başkanı:
Eşcinsellik doğuştan gelen bir şey değildir. İnsanın doğasına aykırı bir durumdur. Anne vebabanın hatası yüzünden oluşur. Çocuğun ruhsal gelişim evrelerinde yani 0-6 yaş arasındaki dönemde anne ve babası ile yaşadığı çarpık ve hatalı ilişkiler sonucunda temeli atılan ve daha sonra yaşanan tesadüfî yakınlaşmalarla pekişen gelişimsel bir kusurdur. Eşcinsellerde, geriye dönüp baktığımızda babanın yokluğu ya da babanın aşırı otoriter oluşu ön plandayken, kadınlarda da anneyle sevgi dolu yakın bir ilişkinin kurulamayışı temel sıkıntılar olarak karşımıza çıkar.

Eşcinsel doğulmaz eşcinsel olunur!
Dr. Meliha Karayay/ Psikolog
Bu konuda pek çok yeni çalışma var. Biz, psikoloğuz, bize gelen hastalarımızı dinleyip edindiğimiz bilgilere göre eşcinsellik sonradan edinilen bir davranış. Aile içi ilişkilerin çocuk tarafından nasıl algılandığı, bu konuda son derece önemli. Ailenin, çocuğun kimlik gelişimi dönemindeki tutumları çocuğa yansıyabilir. Model alma yaklaşımı ortaya çıkarsa, eşcinsellik ortaya çıkabilir. Cinsel kimlik modeli dört yaşında oluşmaya başlar. Ancak çocuk, cinsel kimliğini üç yaşında keşfeder ve ailesine sorular sormaya başlar.
#1 - Mart 20 2010, 23:50:53
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Alıntı
Prof.Dr. Aytül Özkürkçigil/ Psikiyatrist
Homoseksüelliğin nedenini net olarak bilememekle birlikte genetikle bağlantılı olduğuna işaret eden çalışmalar var. Bu konuda 1993 yılında yapılmış bir çalışmada homoseksüel erkeklerin, X kromozomunda bir bozukluk olduğu yönünde bulgulardan söz edildi.

İnsanın doğasına aykırı bir durum!
Dr. Cem Keçe/ CİSED Başkanı:
Eşcinsellik doğuştan gelen bir şey değildir. İnsanın doğasına aykırı bir durumdur. Anne vebabanın hatası yüzünden oluşur. Çocuğun ruhsal gelişim evrelerinde yani 0-6 yaş arasındaki dönemde anne ve babası ile yaşadığı çarpık ve hatalı ilişkiler sonucunda temeli atılan ve daha sonra yaşanan tesadüfî yakınlaşmalarla pekişen gelişimsel bir kusurdur. Eşcinsellerde, geriye dönüp baktığımızda babanın yokluğu ya da babanın aşırı otoriter oluşu ön plandayken, kadınlarda da anneyle sevgi dolu yakın bir ilişkinin kurulamayışı temel sıkıntılar olarak karşımıza çıkar.

Eşcinsel doğulmaz eşcinsel olunur!
Dr. Meliha Karayay/ Psikolog
Bu konuda pek çok yeni çalışma var. Biz, psikoloğuz, bize gelen hastalarımızı dinleyip edindiğimiz bilgilere göre eşcinsellik sonradan edinilen bir davranış. Aile içi ilişkilerin çocuk tarafından nasıl algılandığı, bu konuda son derece önemli. Ailenin, çocuğun kimlik gelişimi dönemindeki tutumları çocuğa yansıyabilir. Model alma yaklaşımı ortaya çıkarsa, eşcinsellik ortaya çıkabilir. Cinsel kimlik modeli dört yaşında oluşmaya başlar. Ancak çocuk, cinsel kimliğini üç yaşında keşfeder ve ailesine sorular sormaya başlar.

Eşcinsellik hastalıktır. Eşcinsellik genellikle sonradan kazanılır, bazı genetik istisnalar hariç (Kromozomların XYY olması gibi meselâ.)

Öncelikle eşcinsellik üzerine girilen münakaşalarda görülüyor ki eşcinselliği insan hakları çerçevesinde değerlendiriyorlar.
Bu aksine insan hakkından ziyade bir kültürel kırım çalışmasıdır.

Gayrımeşru ve genel olarak bilinçsiz eğilimler sonucu ortaya çıkan, daha doğrusu bunalımlar sonucunda başlanılan yönelimlerin bir sağlıksız sonucudur. Eşcinselliğin hiç bir yönden elle tutulur bir yanı yoktur, gerek teolojik bağlamda olsun gerek siyasal gerekse kültürel bağlamda bir tanımı yoktur. Burada proleter edebiyatı yapmaya hiç lüzum yok.
Eşcinsellik bir bunalım prodüktüdür. Yani yaşanılan bunalımın ardından yönelinen bu eğilim sonrasında daha 'özgür' ve daha 'farklı bir kimlik' umutlarıyla yönelinir eşcinselliğe daha çok. Küçük yaşta uğranılan bir cinsel taciz, aile içi iletişimsizlik, baba-oğul anne-kız arası yetersiz duygu paylaşımı eşcinselliğe yönelime dolaylı yoldan katkı sağlamaktadır.

Bunu eleştirenleri de yuhalıyorlar artık. Eleştirdi diye direkt olarak yargılamak gerekmez, durun bir dakika önce paradigmayı sorgulamak gerekir. Eşcinselliği savunmak insan haklarını savunmakla eşdeğer midir ?

Eşcinsellik gibi bir fahşa olgusu da hepten korunmacı insan hakları çatısı altına sokulmaya çalışıldıya çok vahim bir durum vallahi.
Her şey, her kavram her olgu hedonizm üzerine kurulmuş artık, değerler gözetilmiyor. Önemsenmiyor. Görmezden geliniyor.

Bu mesele o kadar da meşrulaştırılmaya çalışıldı ki artık eşcinsel bakanlar dahi uluorta cinsel kimliklerini ifşa etmekte bir beis görmüyorlar. Bir muhteremin de dediği gibi eskiden millet Karaköy'den geçmeye korkardı 'şimdi biri beni görür de yanlış anlar' der ve farklı bir yoldan giderdi fakat şimdi bu tarz şeyler önemsenmediğinden ve üzerinde durulmadığından o kadar kolay normalleştirilebiliyor ki.
O kadar önemsenmiyor olabilir bu güruh fakat bu sesi çıkmayan, ortalıkta fazla gözükmeyen bu güruhun sayısı üzerlerine düşünülmesi/çözümlenmesi gerekecek kadar da fazladır ülkemizde. Psikolojik destekle iyileştirilebilir bu hastalık.

Hep yüz çevrilmesinden, hep ötekileştirilmesinden bu mesele büyüdükçe büyüdü. Büyüdükçe gelişti.
Bu kişilerden de sorumludur insanlık ahirette. O yüzden unutmayın. Hadi kalın sağlıcakla. (:
#2 - Nisan 26 2010, 00:47:03
Bat dünya bat.
Kör ol da, piyango bileti sat.

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.