O olsaydı anlardı. Hem de ne biçim! Ses tonumdan dahi bir şeylerin ters gittiğini anlar ve sorardı.
Laf olsun diye değil üstelik. Kendi sorunuymuş gibi önemserdi.
Aynı şey keyifli olduğum zamanlar için de geçerli. Sevincime ortak olurdu.
Yıllardır bu tür şeylerin gereğinden fazla abartıldığını düşünürdüm. Bu tür şeylerden kastım birlikte sevinip, birlikte üzülmek şeysi işte.
Önemliymiş bunlar azizim, önemliymiş.
Bunu anlamam için anlattıklarımı önemsemeyen; üzüntüme ya da sevincime ortak olmayan birtakım insanlarla karşılaşmam gerekiyormuş.