Alternatifim Cafe

Millet ve Milliyetçilik

Discussion started on Milliyetçilik

  Millet ve milliyetçilik kavramları insanın yaratılışından günümüze kadar tartışılan ve hatta kıyamet gününe kadar da üzerinde tartışılmaya devam edilecek iki kavramdır. Her ikisinin de insanların istedikleri, işlerine geldiği gibi yorumladıkları iki kavram olması nedeniyle Türkiye’de de bu kavram kargaşası yaşanmaya başlamıştır.
Millet kavramını anlamadan milliyetçilik kavramını anlamak mümkün olamayacağına göre öncelikle millet kavramı üzerine yapılan yorumlara bakmak gerekmektedir.
İlk olarak sübjektif millet kavramını ortaya atan Fransız filozof Ernest Renan’ın tarifi ile başlayalım. Renan’a göre “Bir millet bir ruhtur. Manevi bir prensiptir. İnsan, ne ırkının, ne dilinin, ne de dininin, ne de nehirlerin izlediği yolun, ne de sıradağların yönünün eseridir. Sağlam duygulu ve sıcak kalpli insanların bir araya gelmesi manevî bir şuur yaratır ki, buna millet denir.”
İkinci olarak Alman Noyman da şöyle tarif etmektedir: “ Bir millet, yüksek ve hususi bir kültür sayesinde kendine has müşterek bir karakter elde etmiş olan kavimdir. Bu karakter geniş bir arazi üzerinde nesilden nesile intikal eder.”
Bu iki filozoftan sonra bizim millet kavramımızı daha iyi yansıtacak tanımlara gelelim. Yukarıdaki tanımlar millet kavramımızı oluşturacak olan kültürel ve dini motiflerden uzak oldukları için tam olarak bizi yansıtamamışlardır. Ülkemizin temelinde büyük emekleri olan Ziya Gökalp’in millet tanımına baktığımızda; “Millet, kültürel bir bütünlüktür. Veya dini, dili, töresi, ahlakı, sanatı, müziği, edebiyatı aynı olan ve aynı kökten geldiği inancını taşıyan insan topluluğudur. Türk köylüsü bunu “dili dilime, dini dinime uyan” olarak tarif etmektedir.” der. Ve bir devletin üç temel öğesinden biri olan vatanımızı düşman işgalinde kurtararak bugün var olmamızı sağlayan Mustafa Kemal Atatürk’ün millet tanımına bakalım. Atatürk milletin kısa tarifi için “Bir harstan (kültürden) olan insanlardan mürekkep cemiyete millet denir.” demiştir. Daha geniş olarak baktığımızda ise “zengin bir hatıra mirasına sahip bulunan, beraber yaşamak hususunda müşterek arzu ve muvafakatte samimi olan, sahip olunan mirasın muhafazasına beraber devam hususunda iradeleri müşterek olan insanların birleşmesinden meydana gelen cemiyete millet namı verilir.” demiştir.
Millet kavramını tanımladıktan sonra milliyetçilik kavramı üzerine söylenenlere genel olarak bakmak gerekirse, kimileri milliyetçilik kavramını yok sayarken, kimileri de bu kavramı her şeyiyle sahiplenmiştir. Bu düşünceler, İslamiyet’in milliyetçilik kavramına karşı olduğunu savunanlar, milliyetçilik kavramının insanlar arasında ayrımcılığa neden olduğunu savunanlar, milliyetçilik kavramının faşistlik olduğunu savunanlar ve milliyetçilik kavramını benimseyenler etrafında toplanmıştır.
İslamiyet’in milliyetçilik kavramına karşı olduğunu düşünenler için Kuran-ı Kerim’den ve hadisi şeriflerden örneklerle İslamiyet’in milliyetçilik kavramına karşı olmadığını göstermeye çalışacağım. İlk ayette Allah’ın bizleri milletler ve kabileler halinde yarattığını göreceğiz:
“Ey insanlar, biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Kuşkusuz Allah yanında en üstün olanınız(günahlardan) en çok korunanınızdır. Allah bilendir haberdar olandır.”(Hucurat 13)
Şimdiki ayette ise Allah’ın bizi milletler halinde yaratmasının sebebi hayır işlerinde yarışmamız olduğu açıkça görülmektedir:
“ Ey! Resulüm, sana da bu hak kitabı hem kendinden önceki kitapları hem tasdikçi hem de onlar üzerine bir şahit olarak indirdik. O halde sen ehli kitap arasında Allah’ın sana gönderdiği hükümlerle hüküm ver. Sana gelen bu haktan ayrılıp da onların arzularının arkasından gitme… Ey insanlar! Sizden her bir Peygamber için bir şeriat bir yol tayin ettik. Eğer Allah dileseydi hepinizi tek şeriata bağlı tek bir ümmet yapardık. Fakat sizi zamana göre size verdiği şeriat ölçüleri içinde imtihan edecek. O halde hayırlı işler yapmakta birbirinizle yarışın. Sonunda toptan dönüşünüz Allah’adır. O gün din hakkında yaptığınız ihtilafları Allah haber verecektir.” (Maide-48)
Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde “Kişi kavmini sevmekle suçlanamaz ve kişi kavmini sever” demektedir.
Yukarıda açıkladıklarım ülkemizin çoğunluğunu oluşturan Müslüman Türk Milleti’nin ülkesine, milletine karşı duyduğu sevginin, bağlılığın sebebini açıkça ortaya koymaktadır. Eğer insanlar hâlâ bir art niyet ararlarsa ben bunu başka şekilde yorumlarım. Keza bu sevginin arkasında art niyet arayanların çoğu kendi kültüründen, dininden, gelenek ve göreneklerinden utanarak başka medeniyetlerin kültürlerini benimsemişlerdir.
Milliyetçilik kavramının insanlar arasında ayrımcılığa neden olacağını düşünenler için şunu söylemek isterim: Türkiye Cumhuriyeti’nin özünde milliyetçilik anlayışı barınmaktadır. Tam bu noktada Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran büyük önderin bir sözünü kendilerine hatırlatma gereği duyuyorum: "Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz.” Atatürk bu sözüyle kendisinin milliyetçilik anlayışını belirtmiştir. Ayrıca anayasamız,
“Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz Kahraman Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O'nun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda;…”
sözleriyle başlangıç metni başlamaktadır. Atatürk’ün ilke ve inkılâplarından birisi olan Milliyetçilik hayata geçen ilk ilkedir. Bu vatanın kurtuluş mücadelesi sırasında ortaya çıkan milliyetçilik kavramı sayesinde başarılmıştır bu mücadele. Anayasamız maddeleriyle kimseye ayrıcalık yapılmayacağını hükme bağlamıştır zaten. Mesela 10. maddeye baktığımızda;
Kanun önünde eşitlik

Madde 10: Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında ayrım olduğunu düşünenler için bu yazdıklarımı tekrar tekrar okumalarını ve Atatürk’ü sözde değil özde anlamalarını istiyorum.
Milliyetçilik kavramının faşistlik olduğunu düşünenlere karşı yine anayasamızdan bir örnek vermeden önce faşizm kavramını açıklayayım:
Faşizm: Demokratik yerine aşırı bir ulusçuluk ve baskı düzeni kurmayı amaçlayan öğreti.
Şimdi anayasamızın 2. maddesine bakarak, bunun mümkün olamayacağını göreceğiz.
II. Cumhuriyetin nitelikleri
Madde 2: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir
Milliyetçiliği benimseyenlere geldiğimizde ise yine anayasamıza dayanarak Türk kavramına bakalım:
Madde 66: Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.
Bunun dışında olan bütün tanımlar milletimizin bölünmez bütünlüğünü tehlikeye atmak için yapılmaktadır. Bu tanımların hepsinin Türkiye’ye zarar verdiğini gayet iyi bilmekteyiz. Bu konuda; Atatürk: “Bugünkü Türk Milleti siyasî ve içtimaî camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lâzlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlarımız vardır. Fakat mazinin istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış adlandırmalar, -birkaç, düşman âleti mürteci, beyinsizden başka - hiçbir millet ferdi üzerinde üzüntüden başka bir tesir yapmamıştır. Çünkü bu millet fertleri de umum Türk camiası gibi aynı müşterek maziye, tarihe, ahlâka, hukuka sahip bulunuyorlar.” demiştir. Bu sözden anlaşılacağı gibi, tarihimiz bu gibi olaylara şahit olmuş ve çıkış noktasını halkın kendi içerisinde ki birlik ve beraberliğinde bulmuştur. Bu yüzden ülkemiz içinde milli birliği sağlayarak, üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeliyiz. Aksi takdirde tarihte yaşananlar yeniden yaşanacak ve bu sefer bu bize vatanımızı kaybetme bedelini ödetecektir. Allah bu milleti bu topraklarda daim etsin.
“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE”
Kaynaklar:

Dokuz Işık ve Türkiye, Alparslan TÜRKEŞ
Kuran-ı Kerim ve Türkçe Meali
Türkçülüğün Esasları, Ziya GÖKALP
Yeni Ufuklara Doğru, Alparslan TÜRKEŞ
www.anayasa.gen.tr

 
#1 - Kasım 27 2009, 14:01:05
''  Kaybedecek neyin var,ihtimalinden başka...

Üzülerek söylüyorum ki milliyetçilik, "toplumun müşterek karakteri"nin zayıf, hastalıklı yönüdür. Bir birey, seninle aynı milletten olduğundan dolayı diğerlerinden daha fazla saygıyı, müşfikliği hak etmiş değildir.

Milliyetçilik bir çocukluk hastalığıdır. İnsan ırkının kızamığıdır. - Albert Einstein
#2 - Kasım 27 2009, 15:35:19

Yeni!
.
#3 - Aralık 09 2009, 18:34:09
« Son Düzenleme: Temmuz 26 2010, 18:17:37 Gönderen: Kültürlü Mantar »
Montla Sıç!

Herkes insandır,insanca muameleye layıktır fakat bir insanın mensubu olduğu milleti sevmesinden doğal ne olabilir ki?Eskimo'lar ile Türk millerini kıyaslayacak olsak acaba hangisini seçeriz? Milliyetçiliğe kızamık diyenlerin ideolojini inceleyin,muhakkak komünizm veya siyonizm çıkacaktır karşınıza :)
#4 - Aralık 09 2009, 20:50:01
Yaşamak rüyasında gerçeği görmek...

"Herkes insandır, insanca muameleye layıktır" cümlesinden sonra gelen "fakat" kelimesi düşüncelerinde ne kadar samimi olduğunu veyahut içinde ne çelişkiler barındırdığını gösteriyor sevgili tolga0101. Ben burada bir ideolojinin sözcülüğünü yapmıyorum, insan olarak milliyetçiliğe karşı tepkimi ve düşüncelerimi ifade ediyorum. Asıl burada milliyetçilik karşıtı bir fikri bir ideolojiye fokuslayarak ve bu doğrultuda cevap vererek ideolojik kaygılar içerisinde kıvranan sen oldun. Ha beni Kürtçü faşist siyonist ve komünist olarak bilen bilir zaten, bir şeyi incelemenize gerek yok.
#5 - Aralık 09 2009, 22:56:01

Yeni!
.
#6 - Aralık 09 2009, 23:09:59
« Son Düzenleme: Temmuz 26 2010, 18:17:26 Gönderen: Kültürlü Mantar »
Montla Sıç!

Sen neymişsin be :) "fakat"  kelimesinden neleri anladın öyle? Pisışık güçlerinin de olmadığına eminmisin sen? :)
Milliyetçilik ile şehit haberleri arasında nasıl bir bağlantı kurdun Bramblerose??Bunu da ilk defa duyuyorum yani :) Ne yani,homoseksüel pkk'lı teröristler at mı oynatacaklardı bu topraklarda? Gerektiği zaman ölmek-öldürülmek bizim dinimiz ve töremiz için bir şereftir(töre derken,10 yaşındaki kızları boğup bahçesindeki çukura gömenlerin töresiyle karıştırmayın,Türk milletinin töresinden-ananesinden bahsediyorum).Bir müslüman için şehit olmaktan daha büyük bir makam varmıdır acaba?Bize sahte hümanistlik taslayıp komünistlerin yaptığı katliamlara devrim için gerekliydi diyen beyin fukalarının milliyetçiliği kötülemesi elbette normaldir :)
Bizim milliyetçilik anlayışımızın temelinde Ertuğrul Gazi vardır. Miting alanında bayrak sallayanlar ile karıştırmayın bizleri...
#7 - Aralık 10 2009, 00:22:47
Yaşamak rüyasında gerçeği görmek...

Daha önceden üzerinde birkaç cümle kurduğum konuları tekrarlamaktan kaçınarak söylemek isterim: Başlamasına kendisinin sebep olduğu ve kendisi sayesinde beslenen iki tarafın ihtilafında telef olan gencecik yurttaşlar üzerinden sanki kendisi bunlara sebep değilmiş gibi en öfkeli tavırları veren iki yüzlü bir olgu... Ve bu olayların düzenli aralıklarla vuku bulması sebebiyle gerçekleştirdikleri ritüellerde olasılık bildiren birtakım basmakalıp sözler, tehditler savuranlar, vatanı küfrederek kurtarma edebiyatı yapanlar, bahsolunan savaşa ve taraflara öldürmek meşruiyeti kazandıranlar...

Genel olarak paranoya, hoşgörüsüzlük, tahammülsüzlük ve kendi kendini elle tatmin etmek. Sonucunda halkın çoğunluğunu etkileyerek, yutarak gürbüzleşmek... Türkiye'deki milliyetçiliğin ve milliyetçi zevatın kısa tarihini okudunuz. Reveransımı yapıp gidiyorum.
#8 - Aralık 10 2009, 01:59:35
« Son Düzenleme: Aralık 10 2009, 01:59:53 Gönderen: vyacheslav »

Vicdanını Rus Yahudisi Marx'a satan vatansız serserilerin Türk milliyetçiliği hakkında herhangi bir yorum yapmaya haklarının olduğunu zannetmiyorum.Zira bir milletin vatan ve millet sevgisinden bahsedebilmek için ilk önce o milletten olmak gerekir.
Amele diktatörlüğünü kurup dünyayı cennete çevireceğini zannedenler büyük bir hezeyan içerisindedir.Zira bunun kağıt üzerinde veya pratikte imkansız olduğunu bize tarih göstermiştir.Sovyetler çöktükten sonra dünyada kaç tane komünist partisi kalmıştır acaba? Bitmiş,tükenmiş bir ideolojinin peşinde koşturmak en basit ifade ile hayalperestliktir.Böylelerinin neslini koruma altına almak icap eder.Müzelik adamlarsınız anlayacağın... :)

#9 - Aralık 10 2009, 16:16:18
Yaşamak rüyasında gerçeği görmek...

Yeni!
.

#10 - Aralık 11 2009, 00:37:41
« Son Düzenleme: Temmuz 26 2010, 18:17:11 Gönderen: Kültürlü Mantar »
Montla Sıç!

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.