Ben bir sözden,sen bir el yazısından bahsediyorsun. Olayı iyice araştırdım,araştırırsan sende görürsün...Senin ispatlandı dediğin Çetin Altan tarafından yapılan araştırma sonucudur.O da 1970 li yıllarda sağa sola asılan bir el yazısı ve üzerinde 'komünizm ezilmelidir' yazısı,altında Atatürk imzası... Çetin Altan diyor ki ; 'Bu el yazısı Atatürk'e ait değil.' Yazı kriminolojiye gönderilmiş ve ispatlanmışsa yazıyı Atatürk yazmamıştır,ki yazı 1970 yılında ortaya çıkmış.Ben de üstteki mesajda bir anlaşmazlıktan ve tam araştırmadığımdan dolayı bu sözü sadece bir yazıdan ibaret gibi düşündüğüm için o şekilde yazdım ,ancak yazı yok,söz var.Sen Atatürk bunu söylemedi diyerek bir el yazısından yola çıkıyorsun.Sonuç itibarıyla tartıştığımız konu 'Atatürk bunu söyledi mi ?' .... 'Yazı Atatürk'e mi ait' değil . El yazısı 1970 lerde çıkıyor ve Benim bahsettiğim şey bir yazı değil Atatürk'ün konuşmasındaki bölümdür,1970 veya el yazısı ile alakası olmayan bir konuşmadır.1929 yılında yapılan bir konuşma...
Atatürk 5 Ağustos 1929 tarihinde Eskişehir'de yaptığı konuşmada bahsi geçen cümleyi kurmuştur.
'Türk âleminin en büyük düşmanı komünistliktir. Her görüldüğü yerde ezilmelidir.' (5 Ağustos 1929 Eskişehir tren garı Yargıtay üyeleri,aydın ve işçilere hitaben,Sakarya Gazetesi.7 Ağustos 1929)
Aynı sözü 1926 yılında gazetecilere verdiği bir demeçte de söylemiştir ve bu demeç gazetelerde aynen yayınlanmıştır (Faruk Şükrü Yersel, Eskişehir Gazetesi, 1926)
Sonuç itibarıyla ; böyle bir konuşma yapılmış...
Ayrıca Sovyetler'in Cumhuriyet'e olan desteğinden bahsederek ve mantığını kullanarak 'Atatürk öyle birşey demez' demişsin.Atatürk daha fazlasını söylemiş ; (Aşağıdakiler resmi belgedir)
(Bir resepsiyonda Sovyetlerin Türkiye Büyükelçisi ile Atatürk arasında geçen diyaloglar)
Atatürk,Cumhuriyet bayramı için Stalin'in niye tebrik telgrafı göndermediğine kızarak ;
'Ben sadece Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı değilim, aynı zamanda Türk halkının önderiyim.” dedi ve Karahan’a dik dik sordu: “Sizin önderiniz kimdir?”
Karahan, önderlerinin Stalin olduğunu söyledi.
“Öyle ise, neden, O bana tebrik telgrafı göndermedi? O’nun dışında herkes gönderdi. Bununla O (Stalin) beni tanımak istemediğini gösteriyor.” dedi'
'.......“Ben bunu ancak eşit şartlarda yapabilirim. Eğer beni kabul ettiklerini hissediyorsam yapabilirim. Başka türlü işlerime ‘evet’ diyemem. Sizin güçlü ve mekanize edilmiş ordunuz olduğunu biliyorum, fakat ondan korkmuyorum. Benim arkamda 18 milyon halkım var. Benim emretmem yeterlidir, halkım ardımdan nereye gidersem gelir. Ben çok zarar verebilirim, elbette bunu hiçbir zaman yapmam, çünkü benim sözüm, benim dostluğum gibi kutsaldır.”
Atatürk’ün sözleri bazen tehdit, bazen dostluk dolu ifadelerle yüklü idi.........'
(Rusya Devlet Sosyal Siyasî Tarih Arşivi, fond 558 siyahi, 11, iş 388, Varag 9-13.)
Yine Karahan'la birlikteyken başka bir olay ;
'Karahan buz gibi bir sesle cevap verdi : -Sovyet Cumhuriyetlerinin Başkanı Yoldaş Kalinin'dir, dedi.
Atatürk sinirlendi : -canım bırak şu kuklayı...Söylesene bakayım şu sizin stalin yoldaşınız ne yapar Allah aşkına? '
.......'Elçi beyefendi, dedi. Buna rakı ,Türk rakısı derler. Moskova'da Kalinin midir, Stalin midir yok ne karın ağrısı ise o herife söyleyin, biz Türk'ler asırlarca Rusya'nın göbeğinde rakı içmiş bir milletiz. İcap ederse yine de içmesini biliriz. Bu kadehi mi Türk milletinin hayrına hiç bir zaman " Rus Bölgesi "derekesine düşmeyecek olan egemenliğimizin şerefine içiyorum. Atatürk kadehinden bir yudum aldıktan sonra, sovyet birliği ile Stalin hakkında ağzına geleni söyledi.Rus tercüman bu sözleri tercüme etmeye cesaret edemiyor ve hafifletmeye çalışıyordu. Atatürk sözlerinin kafi derecede tesir etmediğini, elçinin suratından anlayınca,tercümanın vazifesini layıkı ile yapmadığına kanaat getirerek herifi kovdu. Ve su gibi Rusça bilen maiyet zabitlerinden birini çağırdı. Yeni tercüman Atatürk'ün Stalin ve Sovyetler Birliği hakkında sarfettiği tahrik edici sözleri büyük elçiye bir bir aynen tekrar etti. Atatürk dans müziği çalan Balalayka orkestrasını susturdu. Ve maiyetindeki saz takımına işaret ederek zeybek çaldırmaya başladı. Başta kendisi olmak üzere bütün Türkler zeybeğe kalktılar. Rus ihtilalinin yıl dönümünde Ankara'daki Sovyet elçiliğinin büyük salonu bir Türk şehrayinine şahit oluyor. Ertesi gün Karahan Stalin'in emri ile Türk hariciye bakanlığına sert bir nota verdi.'
Bütün bunlar T.C. BAŞBAKANLIK ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU arşivindedir.Yazının tümü buradan indirilebilir ;
http://www.ataturkyuksekkurum.gov.tr/sayfa/upresimler/Stalinin_Mektubu.docAtatürk bilindiği üzere büyük bir devlet adamıydı.Cumhuriyet döneminde Sovyetlerden destek alması politik nedenlere dayanır.
Bende bir art niyet yok,inandığım bir şeyin,konunun takipçisiyim şu anda.Somut delil dediklerin el yazısı..Ben ise söylenen bir sözden bahsediyorum.Olayı ülkücülük,oculuk,buculuk yaparak siyasi mecraya çekmek istemiyorum.Komünizmin karşısında sadece ülkücüler yoktur,komünizm karşıtlığı ülkücülerin tekelinde değildir.Takipçisi oldugum bir konununyanlışlığından şüphe etsem o erdemi sergilerdim emin ol...Ama her şey kabak gibi ortada.
Atatürk'ü biz millet olarak sahipleniyoruz.Lütfen Atatürk'ü siyasi bir mecraya çekmeye çalışmayın.Yukarda söylediği sözler mevcuttur.Daha söylemediğini iddia ettiğin söz varsa belirt onların da arkasındayım,söylemiştir.
'Ve son olarak Atatürk'ün sözlerini ve davranışları kutsal saymak zorunda değillerdir insanlar. Farklı idoller, ideolojiler benimsenebilir. Kimse, kimsenin hayatına ve fikriyatına yön veremez.'
Bunu başka birine söyledin sanırım konumuzla hiçbir alaka göremiyorum ben.Hıı eğer ki bana söylediysen karşındaki insanın ne düşündüğü ile ilgili bu kadar önyargılı olma derim.Kimseye 'ATATÜRK BUNUN DEDİ BUNA UYMAYAN BENİMSEMEYEN ÇARPILIR AĞZI TERS DÖNER' demedim,düşünmem de...Sadece bir konu paylaştım olay bu...