Alternatifim Cafe

Lockheed Yolsuzluğu

Discussion started on Yakın Tarihimiz

gregor samsa

Nato'nun artan av-önleme uçağı gereksinimini karşılamak için lockheed firması f-104 kodlu uçağı geliştirmiştir. Buna eşzamanlı olarak da ingilizler roket motorlu bir savaş uçağı geliştirmişler, ve nato'da kabul edilen av-önleme uçağının kendilerininki olmasını istemektedirler.

İngilizler'in tasarladığı savaş uçağı, f-104'ten çok daha iyi manevra kabiliyetine sahiptir. kanatları daha geniş olduğundan daha çok silah taşıyabilmektedir. Ne var ki amerikan lockheed şirketi, bir kalemi andıran f-104 için (ki "missile with a man in it" de denmektedir bu uçağa) çok paralar harcamıştır, ve bu uçaktan çok paralar kazanmayı beklemektedir.
Fakat f-104, devrinin herhangi bir saaş uçağıyla kapışamayacak kadar hantaldır. Yani ingilizler'in uçağının yanında hiç şansı yoktur.

Ne var ki yapılan müzakereler sonucunda Nato, birden bire f-104'ü kullanmaya karar vermiş, İngilizler'in roket motorlu savaş uçağı hayali noktalanmıştır.
daha sonra, yahudi sermayeli lockheed firmasının, f-104'ü, nato'daki tüm ülkelerin (Türkiye de dahil) yüksek rütbeli askerlerine çok büyük rüşvetler vererek kabul ettirdiği ortaya çıkar. Nato karışır...



Tastamam otuz sene geçti üzerinden. 19 Mart 1976'da Northop uçak şirketi Türkiye'de askeri uçak alımları için yetkililere rüşvet verdiğini açıklamıştı.. Sadece Türkiye değil neredeyse NATO üyesi bütün ülkeler hatta Japonya bile kurtulamadı 'Lockheed'ten. Amerika'da açılan soruşturma, rüşvet verilen ülkelerin adli makamlarına konuyu ulusal ölçekte soruşturup müsebbiplerini cezalandırmaları için kendileriyle alakalı belgelerin peyderpey verilmesini de içeriyordu. Ancak Amerikan savcılığının makul olan bir şartı vardı. Belgeler dava açılana kadar kamuoyuna yansıtılmayacaktı. Şayet sızma olursa belge gönderilmesine son verilecekti. O dönemde gazeteci olarak Ankara'nın bu konuda ne denli gönülsüz olduğunu biliyorum. Ama gerek askeriye gerekse siyaset alenen 'örtelim üstünü gitsin' diyemediği için 'Tamam kabul ediyoruz' dendiğini de. Nitekim belge akımı başladı... Daha ilk ağızda şirket yetkililerinin Türkiye'nin de rüşvet verilen ülkeler arasında olduğunu itiraf ettikleri ifadelerle asker-sivil önemli bazı isimlerin bu işten yakalarını sıyıramayacakları belli oldu. Sonra kimin aklına geldiyse 'belge akışının kesilmesiyle soruşturmanın suya düşeceği' fikri patlatıldı. Habercilikti basının yaptığı görünüşte. Ama neticede isimlerin yer aldığı belgelerin gelmesini durdurdu Amerikan mahkemesi. Ve soruşturma dahi yapmadan dosyanın üzerinin örtüldüğü tek ülke olarak kaldı Türkiye...
#1 - Eylül 03 2008, 20:33:42

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.