Alternatifim Cafe

İçki meselesi

Discussion started on Köşe Yazıları



Şaşırıp kalıyorum. Hayat bizi dönüp dolaşıp aynı noktalara getiriyor. Taa 1970’li yıllarda, rahmetli İsmail Cem’in çıkardığı Politika gazetesine ‘İsveç Mektupları’ adı altında haftalık yazılar yazardım. (Bu yazılara Ömer Livaneli diye imza atardım. Hatta uzun süre beni müzisyen Zülfü’nün kardeşi sanmışlar. Oysa Ömer de benim sevdiğim bir adım ve İsveç’te o yıllarda herkes bana Ömer derdi.)

 

Neyse gelelim sadede.

 

O yazılardan birinde İsveç’teki içki meselesini ele almıştım.

 

Gerçekten de içki temini zolaştırılmıştı ama bunun tarihe, iklime, alışkanlıklara dayanan bir sebebi vardı.

 

İsveç’te alkolik çoktur. Soğuk hava, karanlık iklim, yalnızlık insanları yüzyıllardır içkiye sığınmaya itmiş.

 

Hatta eski dönemlerde işçilerin ücretinin bir kısmı içki olarak ödenirmiş.

 

Soğuk kuzey ülkelerinde içki çok büyük bir sorun.

 

Eski Rus romanlarında da ‘kvas’ içerek önüne geleni döven, herkese saldıran , zıvanadan çıkan ‘mujik’lerin hikâyelerini okumaz mıyız?

 

İsveç’in sosyal demokrat hükümetleri, bu soruna çare bulmak için içki satışını ‘System Bolaget’ denilen devlet mağazaları ile sınırlı tutmuş ve ağır vergiler bindirmiş.

 

Bu mağazalar devlet dairesidir, saat 5’te kapanır. 18 yaşından küçükler giremez ve görevli memur eğer müşterinin durumundan kuşkulanırsa içki vermeme hakkına sahiptir.

 

O yılarda yayımladığım bir yazıda George Washington’un bir sözüne yer vermiştim.

 

‘Eğer bir ülkede içki serbestse keyifle iki kadeh içen insanlara rastlarsınız. Ama eğer içkiyi yasaklarsanız bol bol alkolik elde edersiniz.’

 

Gangster filmlerinden hatırlarsınız: Bir zamanlar Amerika’da da içki yasağı uygulanmıştı ve suç çeteleri ortaya çıkmıştı.

 

***

 

Washington haklı ama bence İsveç de haklı.

 

Çünkü içki bir iklim ve gelenek sorunu.

 

Kuzey soğuğunda büyük dramlara yol açan içki, Fransa, İspanya, İtalya, Yunanistan gibi Akdeniz ülkelerinde denizle, aşkla, neşeyle, müzikle birlikte giden bir yaşam tarzının adı.

 

Dram değil neşe kaynağı.

 

Bütün divan şairlerinin ‘Saki’ye yalvararak içki sunmasını istediği bir kültürden geliyoruz biz. Osmanlı, meyhaneleriyle de meşhur.

 

Bu devirde IV. Murat’lık yapmak pek mümkün değil gibi görünüyor.

 

Şair Nedim’le bitirelim yazıyı:

 

Meyhane mukassi (sıkıcı) görünür taşradan amma

 

Bir başka ferah, başka letafet var içinde

 

***

 

Gerçi bunu yazan büyük şair peşine düşenlerin elinden canını kurtarmak için damdan dama atlarken ölmüştü ama ne yapalım ikisi de ülkemizin gerçeği.

 

ÖZKAN’IN MEKTUBU

 

Gazeteci Tuncay Özkan’dan bir mektup aldım. Siyasi değil edebi bir mektup. Mapus arkadaşı Mustafa Balbay’ın yazdığı bir kitabı haber veriyor: Manzum olarak yazılmış eserin adı: ‘Düşünüyorum Öyleyse Sanığım’ ‘aforizma tadında, özgün, manzum bir destan’mış.

 

Mustafa’nın kelimelerle nasıl oynadığını bilen birisi olarak, eseri merakla bekliyorum.
Z.LİVANELİ
#1 - Şubat 06 2011, 11:20:22
Gölgeye çarpan kan gibiyim

Aynaya diyorum bu yalan mı

Kendime diyorum: "Uyan artık"!

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.