Alternatifim Cafe

Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik

Discussion started on Milliyetçilik

_Asİ_

Bugün herkes biliyor ve görüyor ki Türkiye,. çok hızlı ve geniş çaplı bir gelişme içindedir. böyle bir değişme süreci içinde, her yerde görüleceği gibi bizde de cemiyetin alacağı yeni biçim hakkında çeşitli görüşler ortaya çıkmış, bu görüşlerin etrafında ideolojik gruplar teşekkül etmiştir. Hiç kimse bu değişmenin kendi seyrine bırakılmasına taraftar değildir, herkes kendi fikrine göre bu değişmeyi belli kanallara aktarmak, belli noktalarda sınırlandırmak,..belli noktalarda geliştirmek kısacası şu veya bu şekilde kontrol altına almak isteğindedir. Bütün bu isteklerin ortak bir kaynâğı vardır: Türkiye’de kuvvetli ve köklü bir yerli kültürün varlığı. Bu kültür parçalanmıştır. Ve günden güne eski bütünlüğünü kaybetmektedir; ama hala insanımıza başıboş değişmeye direnme gücü verecek kadar ayaktadır. Yine herkes bu kültürün şimdiki haliyle yetmediğine ve süratle birşeyler yapılması gerektiğine inanıyor. herkeste aynı soya rastlıyoruz: Neyi alalım? Neyi atalım?
Neyi alıp neyi atacağımıza karar vermek için önce bu konularda bizim irademizin ne kadar geçerli olduğunu bilmemiz gerekiyor. Hangi tip değişmeye ne ölçüde müdahale edebiliriz? Bu soruya objektif bir cevap verebilirsek, en azından birçok noktalarda neticesiz gayretlerden ve boş ümitlerden kurtulmuş, daha gerçekçi işler yapmış oluruz. İşte bu kitapta irdelenen tez, alınacak ve atılacak şeylerin bir envanterini yapmaktan ziyade Türkiye’de milli bünyeyi kuvvetlendirici tedbirler üzerinde çalışmanın doğru olacağıdır. kitapta bu meselenin tartışılması yapıldıktan sonra milli kültürün belli başlı meseleleri ele alınmıştır.
* Bazılarına göre Gökalp’ın icad ettiği, bazılarına göre ise çok yerinde ve geliştirilmesi gereken ve bu konuda geniş tartışmalara sebep olan bir konu vardır ki: Kültür ve medeniyet ayrımı.
Gökalp, medeniyet denince buradan ilmin, teknolojinin ve siyasi, sosyal ve idari organizasyonun anlaşılması gerektiğini söylemektedir. Onun kültür dediği kavram ise esas itibariyle sanatı dil ve edebiyatı içine alır. Bununla beraber kültür kavramını daha geniş tuttuğu bazen medeniyete ait gördüklerini de buraya kattığı görülmektedir. Medeniyet usulle yapılan ve taklit vasıtasıyla bir milletten diğer millete geçen mefhumların ve tekniklerin mecmuudur. Hars (kültür) ise usulle yapılamayan, hem de taklitle başka milletlerden alınamayan duygulardır.
İlk sosyologumuz olması itibariyle başkasının bilmediği tahlil vasıtalarına sahip olan ve çağdaş bir Türk mili kültürü kurmanın gereği ve bunun yolları üzerinde düşünen Gökalp, yukarıdaki ayrımı yaptıktan sonra aşağıdaki formülüde vererek batı karşısındaki kimlik arayışına çeki düzen vermek istemiştir. “ Türk milletindenim, İslam ümmetindenim, garp medeniyetindenim.
* Teknolojideki değişmelerin insanların davranış ve düşüncelerinde birçok değişmelere yol açması, artık ders kitaplarının standart bilgisi hakim gelmiştir. Herşeyden önce teknolojik gelişme kendi başına tavır ne davranış değişmesi demektir. Fakat sosyal ve kültürel hayatta yaptığı bu değişme ile teknolojinin bir değer sistemi yarattığını söylemek yanlış olur. Bunun en güzel örneği bizde yaşanmıştır. Bizde inkılapçılar Avrupa medeniyetinin bu tarafına çok uzak bulundukları, yani böyle bir teknolojik medeniyet içinde yaşamadıkları halde sırf entellektüel özümseme yoluyla Avrupanın hayat tarzına ait çok şey ve zihniyetine ait bazı şeyleri benimseyebilmişlerdir. Buna karşılık teknolojiyle çok yakından teması olanlar, Avrupanın modern ekonomisini ülkeye sokmakta birinci derecede rol ve mevki sahibi olanlar çoğunlukla “muhafazakar” denilen insanlardır; bunların geleneksel yerli kültür unsurlarına bağlılıkları inkılapçılara göre çok fazladır. Belkide bu gerçek ve hep gözümüzün önündeki Japonya misali birçoğumuzun modern teknolojiyi hiçbir manevi değişmeye gerek kalmadan alabileceğimizi düşüncesine yol açmaktadır. Aslında burada kastedilen değişme, din ve ahlak değerleridir. Japonlar dinlerini değiştirmediler; geleneklerine karşı saygılarını kaybetmediler. Bunların hepsi doğrudur. Fakat yine de modern teknolojiye sahip olmanın gerektirdiği değişmeler vardır. Bunlar gerçekten bazı manevi-sosyal ve kültürel unsur ve unsur komplekslerinin atılıp yenilerine yenilerinin alınması şeklinde tecelli eder. En azından mesela modern üretim insanı münasebetlerinde aile ve bölge bağlarının bir yana bırakılmasını ve verimlilik esasını, rasyonel hesaplara dayanan münasebetlerin gelmesini gerektirir. İnsanların zaman ve sürat anlayışları değişir; işler saat dakikliğine göre ayarlanır. Îşte tahsis edilen bir zaman içinde beşeri münasebetlerin şahısları ilgilendiren tarafları söz konusu olamaz.
* İnkılapçı aydınların kalkınma ve gelişme meselelerinde takındıkları tavır tam manasıyla entellektüelist denilebilecek bir tavırdır. Ve sosyal psikolojik bir problem olarak incelenmeye değer. İnkılapçılar sosyal ve iktisadi hayatın “kitaba uygun “ tedbirlerle istenilen biçimin kazanılacağına inanmışlar, bütün icraatlarını masa başında düşünerek planlamışlardır. İnkılapçıların dramı kitap ile hayat arasında daima hayatın lehine sonuçlanmak üzere sürüp giden çatışmadan doğmaktadır. İnkılapçı sosyal olayı bir zihin olayı olarak ele alan ve bu yüzden zihinden geçenlerle cemiyette meydana gelen olaylar arasında bir intibak bulunması gerektiğini zanneden adamdır. Russel “Batıda teori tatbikatı takip eder, doğuda ise bütün tatbikatın teoriden çıkarılması çalışılır. “ diyor. Bu düşünce doğulu ülkelerin batılılaşma hareketleri için çok geçerli görülüyor. Bu karakter sadece Türkiye’de değil başka ülkelerin inkılapçılarında da derece farkları olmakla birlikte görülebilir. Bu özelliği ile inkılapçı, egosantrik düşünce tipinin çok ilgi çekici bir örneğini verir. Bilindiği gibi egosantrik düşünce esas itibariyle çocukluk çağına mahsustur ve daha çok zihinde geçen şeylerle realitede olanlar arasındaki farkı ayırt edememe şeklindedir.
* Milliyetçilik esas itibariyle tarih hakkında bir yorum ve bu yoruma bağlı olarak öngörülen pratiklerden ibarettir. Milliyetçiler millet denilen topluluğun belli bir tarih süreci içinde oluştuğunu iddia ederler. Bu topluluğun sahip olduğu, onu başkalarından ayırt eden özellikler uygun bir tarih içinde gelişmiş ve yerleşmiştir. Başka milletlerin hayatı farklı olduğu için, onların hayat tecrübesi de farklı olacaktır. Böylece hayatı ve hayat tecrübesini birbirinden farklı fakat kendi içinde benzerlik gösteren topluluklar birer millet teşkil ederler. Millet için hayat denince tarihi, hayat tecrübesi denince de kültürü anlıyoruz. Dilimizin kaynağı eskilerdedir; dinimizin kaynağı eskilerdedir soyumuzun kaynağı eskilerdedir.
Millet ile tarih arasındaki ilişki milliyetçilik için iki bakımdan önem taşır. Birincisi tarihin millet hayatında objektif bir önemi vardır. Biz pek çok şeyimizle birlikte eskiden bugüne gelmişizdir. Bugün dilimiz ve dinimiz yanında sosyal hayatımızı idare eden çok şeyleri bize çok eskiden kaldığını gösterebiliriz. Bir milletin insanları çok eskilere dayanan ortak bir tarih içinden gelmiş olsalar bile; (Kendilerini ortak bir tarihe sahip görebilirler; ve gerçekten eski bir tarihi birlikte yaşamış gruplar kendilerini birbirlerinden ayrı sayabilirler. İşte bu ikinci manada millet tarih ilişkisine “ Tarih şuuru “ denir. Tarih şuuru, millet fertlerinin kendi tarihleri hakkındaki düşünceleridir. Bu düşünce bazen gerçek tarihe uygun olabilir, bazen olmayabilir. Fakat millet ferlerinin milli şuur sahibi olmaları gerçek tarih ortaklığından daha çok bu tarih şuurunun herkeste veya büyük çoğunlukta bulunmasına bağlıdır. Bu yüzden tarih şuuru tarih birliğinden ve eskiliğinden daha önemlidir.   
#1 - Temmuz 20 2007, 10:25:01

evanescence_bep

bu ikinci manada millet tarih ilişkisine “ Tarih şuuru “ denir. Tarih şuuru, millet fertlerinin kendi tarihleri hakkındaki düşünceleridir...

Bu cümle çok değerli...

Milliyetçiliğin zaten tarih çapında  ilerleme kaydettiğini de herkes biliyor..

Milliyetçilik bir manda da zaten tarihini kabullenmek kesimini ilgilendirir..

Tarih şuuru..
#2 - Temmuz 24 2007, 11:57:31

gerçek milliyetçi gökalp ve enver diyebilirim.
#3 - Temmuz 24 2007, 11:59:57

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.