Alternatifim Cafe

AY

Discussion started on Coğrafya

Ay



  Ay, Dünya’nın tek doğal uydusudur ve bazı özellikleri nedeniyle Güneş sisteminin değişik bir üyesidir. 3.476 km’lik çapıyla Dünya’nın dörtte biri büyüklüğündedir ve 81,3 kat daha hafiftir. Güneş sisteminde Ay’dan hem daha büyük, hem de daha ağır uydular bulunmasına karşın, Pluton’un yeni keşfedilen uydusu dışında hiçbiri, uydusu oldukları gezegenlerden yoğunluk ve hacim bakımından fazla farklı değildir. Dünya-Ay sistemi tam anlamıyla çift gezegen oluşturmaktadır.

İç Yapısı

  Ay’ın iç yapısına ilişkin en önemli ipuçlarını yoğunluğu ve hacmi verir: Ortalama yoğunluğu 3,34 gr/cm3’tür. Apollo Programı 31’in Ay’dan Dünya’ya getirdiği taşların yoğunluğu 3,1 ve 3,5 gr/cm3 arasında değiştiği için, bu bulgu Ay’ın iç yapısının dış yapısından çok fazla farklı olması –yani yoğunluğunun çok farklı olması- olasılığını azaltmaktadır.
Ay’ın litostatik basıncı, yüzeyde sıfır ve merkezde 47,1 kilobar, litosferin çoğu yerindeyse ortalama 10 kb’dır. Bu değer, tipik Ay taşlarının ezici gücünün de üzerindedir ve bu yüzden egemen olan basınç, kütlesinin çoğunun katı maddelerden oluşmasına karşın Ay’ın küresel biçimli olmasını sağlar. Kütlesinin sertliği, Apollo’nun Ay yüzeyine yerleştirdiği sismograflarca da doğrulanmıştır. Tüm kanıtların ışığında, Ay’ın depremler açısından Dünya’dan çok daha sakin olduğu görülmektedir.
Kaydedilen Ay sarsıntılarının merkezlerinin Ay’ın kabuğunun 600-900 km altında olduğu saptanmıştır. Bu sarsıntıların sismik kayıtlarının gösterdiği basınç ve esnek dalgalar, bu dalgaların yayıldığı katmanların sıvı olamayacağını göstermektedir. Ay sarsıntılarının sönme süresinin bu denli uzun olması, Ay yüzeyinin ölçülebilen miktarda sismik dalgalar yayabilmesi için oldukça çatlak katmanlardan oluştuğunu göstermektedir.
Sismik kayıtların gösterdiği sertlik derecesine koşut olarak, Ay’ın uzaydaki hareketi boyunca Güneş rüzgarıyla etkileşmesinin kayıtları da Ay’ın bir iletken gibi davrandığını doğrular. İletkenliği, 1.500 C’de hala katı gibi davranabilen silikon taşlarınkine denktir. Ay’ın iki kutuplu bir magnetik alanının olmaması, Ay’ın madeni bir çekirdeği olmadığını kanıtlar.

Kimyasal Yapısı

 Ay’ın kimyasal yapısına ilişkin ilk verileri, 1969 yılında Apollo Dünya’ya getirdi. Bu verilerin dayandığı taşlar Ay’ın yüzeyinden alınmış olmasına karşın, Ay’ın iç yapısının fazlaca farklı olduğunu düşünmek için bir neden yoktur. Atomik bileşim olarak Ay’da en fazla bulunan element oksijendir: Ay’ın kabuğunun ağırlık olarak %60’ını oluşturur. Oksijeni, %16-17 ile silikon, %6-10 ile alüminyum, %4-6 ile kalsiyum, %3-6 ile magnezyum, %2-5 ile demir ve %1-2 ile titanyum izler. Tüm diğer elementler ağırlık olarak %1’den daha azdır. Oksijen, silikon ve alüminyum, Ay’da da Dünya’da bulundukları miktara yakın miktarda bulunurlar. Demir ve titanyum miktarları Ay’da daha fazladır; alkali metaller, kömür ve nitrojense Dünya’ya oranla daha az bulunur.
Bu elementlerden oluşan bileşiklerden silis (SiO2), ağırlık olarak Ay kabuğunun %40-50’sini oluşturur. Dünya’nın kabuğundaki silis miktarı %48,5’tir. Demir oksit (FeO) ve kalsiyum oksit (CaO) Ay’ın kabuğunda %10-20’lik bir ağırlık taşırlar. Tüm oksitlenmiş bileşikler Ay’da oksitlenmelerinin en düşük durumunda bulunurlar: çünkü, 1.100-1.200 C ısılarda katılaşmışlardır. Ay’da H2O’nun (suyun) hiçbir biçimi bulunmaz; ayda su izine rastlanmamıştır. Ay’da bulunan hidrojen, Güneş rüzgarlarınca taşınmıştır ve oksitlenmeyle oluşan su, hemen Güneş tarafından ayrıştırılır.

Sıcaklık

  Ay’ın tek ısı kaynağı Güneş’tir, dolayısıyla atmosferden yoksun olmasaydı ortalama sıcaklığı yeryüzününkiyle aynı olacaktı. En yüksek ve en düşük sıcaklıklar arasındaki fark çok yüksektir. Güneş’in hemen altındaki Ay’ın tropikal bölgesinde yüzey sıcaklığı 130 C’dir; ancak, yüzey gün batımına doğru hızla soğur ve gece yarısıyla Güneş’in doğması arasında 173 C düşer. Bu yüzden Ay’ın tropikal bölgesindeki günlük sıcaklık değişimi, 300 C’ı geçer; suyun günlük kaynama sıcaklığının çok yukarılarından sıvı havanın sıcaklığına kadar değişiklikler gösterir. Ancak bu alt ve üst sınırlar, yalnızca tropikal bölge ve uzaya açık yüzey için geçerlidir. Ay yüzeyindeki maddelerin yalıtıcı özelliklerinden ötürü, günlük sıcak ya da soğuk dalgaları, yarım metreden daha aşağısını etkilemez: Bu derinliklerde radyo spektrumu içinde kalan ısı yayılımı gün boyunca sabit kalır ve -30 C dolayında bir ortalama sıcaklığa denktir.

Oluşum ve Evrim

  1969-72 yılları arasında Apollo ekiplerinin Ay’ın çeşitli yerlerinden topladıkları kayaların radyometrik yüzölçümleri, Ay’ın yerbilimsel tarihine ilişkin kanıtlar ortaya koydu. Her bir bölgede bulunan maddeler arasındaki en eski parçacıkların yaşı, 4,5-4,6 milyar yıl arasındaydı. Bilinen en eski krondritik meteorların yaşı da bu civarda olduğundan, tüm Güneş sisteminin yaşı da 4,6 milyar yıl olabilir. Bu yaştaki hiçbir madde büyük parçalar halinde duramayacağından Ay’ın oluşumunun ilk 200 ya da 300 milyon yılı sırasında, yani bombardıman etkisi yapacak gezegenler arası maddelerin büyük ölçüde yok olmasından önce, Ay yüzeyinin bombalanması sonucu bu maddeler, parçalanıp Ay’ın dört bir yanına taşınmış olabilir.
Yaş ölçümü sonuçları, Ay’ın değişik bölgelerini ortadan kaldıran ve kraterler oluşturan çarpmaların büyük bir bölümünün, Ay’ın oluşumunun ilk 500 milyar yılı içinde gerçekleştiğini gösterdi. Dairesel maria olarak bildiğimiz oyuklara yolaçan bu çarpmaların en büyüğü, Ay’ın oluşumundan 400-800 milyon yıl sonra ya da günümüzden 3,3-3,8 milyon yıl önce gerçekleşti. Oluşumunun ilk 800 milyon yılında Ay yüzeyinde başka bir bazalt görülmedi, 600 milyon yıl sonrasına kadar da yeni bazalt oluşmadı.
Ay’ın yaşamının üçte ikisinden çoğunu oluşturan geçtiğimiz 3 milyar yıl içinde, Ay’da başka bir şey olmadı. Taşlarla kaplı yüzü kozmik havanın etkisinde kalmaya devam etti ve yeni çarpmaların sıklığı giderek azaldı. Sonraki milyonlarca yıl süresince, Ay’ın yüzeyi gitgide taşlaşmış bir buruşukluk kazandı. Bu geçen uzun zaman içinde Ay’da gerçekleşen gelişmeler Güneş sisteminin durumunu yansıtmaktadır; Ay, adeta geçmişi yansıtan bir fosil gibidir.
#1 - Şubat 19 2007, 11:11:31
...SENİN MARKA OLDUĞUN YERDE FİYATLARI BEN BASARIM...

faitHleSs

Ay hakkında hiç bilmediim şeyLeri öğrendim yazıdan.. TeşekkürLer biLgiLendirdiğin için  :cicek

Buarada resim süper ötesi  :okey 
#2 - Mart 03 2007, 15:46:33

we bgn ay tutlması war :sizo
#3 - Mart 03 2007, 15:48:42
ben ne dersem o !!!


İlk tam Ay tutulması 3 Mart’ta



  Tam ay tutulması, bu yıl iki kez yaşanacak. 3 Mart’ı 4 Mart’a bağlayan gece gerçekleşecek 2007’nin ilk tam Ay tutulması, havanın açık olması durumunda, tüm Türkiye’den çıplak gözle, izlenebilecek.

  ANKARA - Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi ve Ankara Üniversitesi Rasathanesi Müdürü Doç. Dr. Berahitdin Albayrak, tam Ay tutulmasının, dolunay aşamasındaki Ay’ın tamamen kararması anlamına geldiğini belirterek, 3 Mart tarihinde Ay, Dünya, Güneş üçlüsünde Ay ve Dünya’nın “gölge oyununa” şahit olunacağını söyledi.

Nadir görülen gök olaylarından biri olması nedeniyle önem taşıyan tutulmanın Türkiye’den bu yıl içinde izlenebilecek tek tam Ay tutulması olduğunu vurgulayan Albayrak, bir sonraki benzer ay tutulmasının Türkiye’den Haziran 2011’de gözleneceğini belirtti.

Albayrak, 3 Mart gecesi TSİ 23.30’da ayın sol taraftan kararmaya başlayacağını, tam tutulmanın ise 00.44-01.58 saatleri arasında yaşanacağını bildirdi. Tam tutulma sırasında Ay’ın renginin koyu kırmızıdan sarıya dönüşeceğini belirten Albayrak, tutulmanın izlemeye değer olan bölümünün 1 saat 14 dakika süreceğini kaydetti.

Tutulmanın TSİ 03.12’de sona ermesiyle, Ay, Dünya ve Güneş’in bu nadir birlikteliği noktalanmış olacak. Ayın tamamen dünya gölgesi içine girme aşaması, Avrupa, Afrika, Ortadoğu ülkeleri ve Asya’nın bir kısmından gözlenebilecek.

Tam ay tutulmasının güneş tutulmalarından sonra en çok ilgi çeken gök olaylarından biri olduğunu belirten Albayrak, güneş tutulmalarını çıplak gözle izlemenin zararını hatırlatarak, ay tutulmasının bu yönüyle çok rahat gözlenebilecek bir olay olduğunu ifade etti.

Gözlem için teleskop gerekmediğini, gözü korumak için de herhangi bir filtreye ihtiyaç duyulmadığını anlatan Albayrak, ay tutulması sırasında dünyanın yuvarlaklığının bir kez daha test edilebileceğini vurguladı.


Güneş ve Ay tutulmaları, nadir gözlenen doğa olayları olmaları nedeniyle, bilimsel yolla açıklanamadıkları dönemlerde korku ve endişe yarattı. Mitlere, efsanelere konu olan ve farklı inanışlarla açıklanan tutulmalarla baş etmek içinde birçok yol denendi.

Bazı söylencelerde, ayın kararması, “Ay’a saldırıldığına, düşmanların Ay’ı sakladığına, kötü ruhların Ay’ı sardığına, yediğine ve Ay’ın kötülüklerle mücadele ettiğine” dair ifadelerle anlatıldı.

Bu inanışlar nedeniyle Ay’ın tekrar aydınlanması için büyüler yapıldı, teneke, davul, tencereler çalınarak gürültü çıkartıldı, silah atıldı, dua edildi ve hatta aya kurban verildi.

İLGİNÇ EFSANELER

Mısırlılar; Ay’ın, Güneş’in ışığını habersizce alıp kullandığına, bunun üzerine kurulan yıldızlar mahkemesinin de Ay’a gündüzleri görünmeyi yasakladığına inanıyorlardı. Bu inanca göre, sadece Ay tutulmalarında “açık görüşe” izin veriliyor ve Ay o gün yeryüzüne inip arkadaşlarıyla görüşüyordu.

Şamanizm’de, tutulmalarda kötü ruhların güneşin ve ayın etrafını sardığı düşünülüyor, karanlığın felaket getireceği inancıyla kötü ruhları kovmak için ateşler yakıyor, gürültü çıkartılıyordu.

Budizm ve Konfiçyus’a göre, kötü ruhların işi sanılan tutulmalar karşısında tepkili tapınma törenleri düzenleniyordu. Altay Türkleri’nin bir efsanesinde de “yedi başlı dev” (yelbegen) Ay ve Güneş’ten öç almak için onları kovalıyor ve yiyordu. Altay Türkleri de, Ay tutulduğu zaman şöyle diyordu: “Yine Yelbegen Ay’ı yedi.”
#4 - Mart 04 2007, 16:35:31
...SENİN MARKA OLDUĞUN YERDE FİYATLARI BEN BASARIM...

çok gzldi dün yaa izledim de :urfa
#5 - Mart 04 2007, 16:58:00
ben ne dersem o !!!


Dünyamızın biricik uydusu :4
BayıLırım ay ışığına ;)
#6 - Mart 11 2007, 00:05:50
...Senin aydınlığındır ay'a ışığını veren geceleyin.
Ben bir geceyim, sen bir ay'sın madem,
Gökyüzünde bensiz gitme, istemem...

arnesto_che

romantizmin olmassa olmazı...sewgilimizle küs oldumuzda bira laıp ayışıgı seyretmek suretiyle barıştımızda kurtarucımız :D ...
#7 - Mart 11 2007, 00:09:04

angelfb1907

romantizmin olmassa olmazı...sewgilimizle küs oldumuzda bira laıp ayışıgı seyretmek suretiyle barıştımızda kurtarucımız :D ...
Demekki sen aya bu konudan bakıyorsun.. :D
#8 - Mart 11 2007, 00:13:29

çok ılgınç özellıkle efsaneler dıkkat cekıcı
#9 - Aralık 30 2007, 21:52:14

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.