Mustafa Kemal'in sağ kolu Falih Rıfkı'dan dinliyoruz:
"Bir akşam yine Selanik gazinolarından birinde şu konu ortaya atılmıştı:
- Hepimiz Sultan Hamid istibdadının yıkılmasını istiyoruz. Ama hiç birimiz o yıkılıp ta iktidar bize kalırsa ne yapacağız söylemiyoruz.
Herkes sıra ile kendi fikirlerini ortaya attı. Mustafa Kemal'e sıra gelince O:
- Rumeli'de ve küçük Asya'da bizden olmayan toprakları içine almayan bir sınır çizerim. Bu sınır içindeki memleket ve milletimizi kurtarmaya bakarım.
Cebesoy gibi güçlü kuvvetli arkadaşları olmasa sofradakilerin saldırışına bile uğrayacaktı. Bosna Hersek ve Girit'i bırakmak ha, Suriye, Filistin ve Hicaz'ı bırakmak ha."
Falih Rıfkı Atay, Atatürkçülük Nedir? sayfa 11.
Kanla alınan toprağı, kanla bırakan bir milletiz efendiler!! Biz kendi yorumumuzu katmadan bir başka kaynağa geçelim.
Dr. Rıza Nur'dan dinleyeceğiz. Moskova ve Lozan antlaşmalarına delege olarak katılan, 14 ciltlik Türk Tarihi'ni yazan, ilk Milli Eğitim Bakanı ve aynı zamanda Sağlık Bakanlığı da yapmış olan Dr. Rıza Nur, Lozan ile ilgili şu bilgiyi veriyor:
"Bizde ne hazırlık var, ne dosya var, hiçbir şey yok. Lord Gürzon gibi birtakım resmi diplomatlar burada. Hem bunların mükemmel dosyaları vardır. Ne yapacağız! Heyet-i vekile bize giderken bir içtimada avuç içi kadar bir kağıda sığan bir talimat verdi. Mustafa Kemal, İsmet(İnönü) ile beni bir tarafa çekti dedi ki: "Baktınız ki, hatta Trakya'yı alamıyorsunuz, sözlerinden dönüyorlar, uğraşmayın, terk edip sulhü yapın, hatta icab ederse İstanbul'dan da vazgeçmek lazımdır. Musul için hiç uğraşmayın" Mustafa Kemal'in de şifaî direktifi bu."
Dr.Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım (Paris 1929), Altındağ Yayınları, İstanbul 1967, 3. cild, sayfa 982.
İstanbul'dan dahi vazgeçmeyi düşünebilen bir Paşa? Hani "Vatan toprağı kutsal" idi?
Muzaffer bir devlet olarak oturduğumuz Lozan masasında bıraktığımız; Trablusgarp, Adalar, Musul, Kerkük, Suriye, Libya, Sudan, Hatay, Batum, Batı Trakya vs. vatan toprağına bakışlarını göstermiyor mu zaten?