Alternatifim Cafe

Histanbul Aşkonsolosluğu

Discussion started on Hikâye ve Denemeler..

Sıcaklığını hissetmemeliyim dediği günden beri gereklilik kiplerinden nefret ediyorum. En masum yerinden acıtmak için ellerimi, bakışlarını gözlerimden alıp ekvatorun güneyine tayin ettiği zamandan kendime jiletler yapıyorum. Gözlerinde gözüm yoktu oysa, ben ellerini arıyordum. Vazgeçtim sonra. Ama hiçbir şey kesin değil bu kuantum duygusallığında. Hanımefendi düşlerim sarhoş olsa da eski defterlere şiirler yazıyorum hâlâ ve toplu intihar öneriyorum bütün mavi ojeli yalnızlıklara…

Suçsuzum. Lacivert gecelerden danteller kopardım, perdeler dikmek için bakışlarına ve insanlara bulaşmış tüm kelimelerimi eskiciye verdim. Ne ki yüzünü özlemek? En sevdiğim şiiri unutma korkusu… Ama öyle zor ki tekerlekleri asfaltla sevişerek senden uzaklaşan “Cadillac”ı tek kareye hapsetmek, bir kez bile deklanşöre doğru zamanda değemedim.

Bir gün iki yataklı bir odada sabahı beklerken tek başıma, yer çekimini de arkama alıp düşündüm ve gitmek'ten kararlar inşa ettim. İzmir iz'ini bıraktı dudaklarıma. Biraz acı - çektim gittim. Gittiğim yerde yağmur yağdı, biraz daha çektim, küçüldü hayallerim. Ama boş durmadım, üzerime ihtimaller diktim. İğneyi batırdıkça bedenime, kanadı tenim. Yine de inatla dikmeye devam ettim. Ve her gün alternatifleriyle tanıştım ellerinin. Kahretsin! O ince parmaklı ellere bakarken bile aklımın ucundan sarkıyordu siluetin. “Git başımdan!” dedikçe pis pis sırıtıyordu. Boşuna değil; insan vücudunda bir aklın bir de kalbin özerkliğinden hep nefret ettim. Eninde sonunda parçalanacaktım, toprak bütünlüğüm yoktu benim. Bu korku yüzünden en sevdiğim kadın şairden, atını kalbinin kenarında durduranlar için beslediği akreplerden birini ödünç istedim.

“Sizinle yaşadığım her şey kıyamet,
Sizinle yaşadığım her şey cinnet,
Sizinle yaşadığım her şey cinayetti.
Ruh kirlendi,
Kalbimin kenarında atını durduranlar için
Akrep beslemekteyim.”


Yine de son bir taarruz gücüyle, gözlerimle sözleşip öyle baktım her seferinde. En etkili gülümsemelerimi serdim masalara. Sırf onların en güzel cümlelerini koparıp almak için. Böylece gözlerin çok güzel diyen yara bantları biriktirdim. Onlarla beğendiğim vücutlara hayal ettiğim ruhları yapıştırdım. Artık sevebilirim dedim. Bir de üstüne siluetinle iddiaya girdim. Ama o güzel vücutlar bağlaç olan “de”leri hep bitişik yazdılar. Cadillacı özledim. Ödünç aldığım akrep kayboldu kalbimde, zehrini akıttı durdu içime. Yara bantlarım ıslandı. Öyle çok yağdı ki hüzün, üzerime diktiğim ihtimaller tenimi yırtıp aktı. Kana bulandı Şems'iyem. Sonra gözlerimde siyah-beyaz bir gökkuşağı göründü ve o sabah Dünyanın Histanbul Aşkonsolosluğunu bombaladılar, Eros öldü.

* Birhan Keskin, "Kaktüs and Teksas”



Özge Özen
#1 - Mart 18 2010, 22:42:26

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.