Alternatifim Cafe

...Mert...Pınar...

Discussion started on Sizden Gelenler

Pınar bir gün yolda Mert ile karşılaşır. Onu daha tanımıyordur ama ondan çok etkilenir. O akşam çok yakın arkadaşı olan Ada'nın Mert'i tanıdığını
öğrenir.  Ada ertesi gün Mert'i arar görüşmek istediğini söyler, Mert olur der. Pınar'la beraber Mert ile buluşmaya her zaman gittikleri bir cafeye giderler.
Masada otururken Pınar Mert'in gözlerine bakarak erir adeta. Uzun zamandır tatmadığı bir dıuyguyu kalbinin en derinlerinde hisseder. Genç kız masa da ki zippoyu eline alır ama yakmayı beceremez bir türlü. Mert kıza bakıp güler. Çakmağı vermesi için elini uzatır alır ve yakar. Ardından kıza gösterir. Ada ikisini yalnız bırakmak için tuvalete gider. Mert Pınar'a sevgilisiyle neden ayrıldıklarını sorar. Pınar bakar cevap veremez omuz silkmekle yetinir. Eski sevgilisi olan Murat Mert'in de arkadaşıdır. Ada gelince laf arasında Mert'a biriyle beraber olup olmadığını sorar. Mert hayatında hiç kimse olmadığını söyler. Pınar kalbinin yerinden fırlamak üzere olduğunu hisseder. Her göz göze gelişlerinde daha fazla ateş basmaktadır yüzünü. Derken saatler ilerler ve kalkarlar. Vedalaşırken tokalaşmaları gerektiğinden uzun sürer.
     O akşam Pınar Mert'ı msne ekler. Arkadaşça konuşmaya başlarlar. Gecesi gündüzü Mert olmuştur Pınar'ın. Çalan bütün şarkılar ikisi içindir adeta. İnanır Pınar. Çok uzun zamandır özlediği sevgiyi bulmasına çok az kaldığına inanır...
Murat vardır bir yanda. Pınar'ın 1 buçuk senesini geçirdiği ve ona hala deli gibi aşık olan Murat. Onu kırmak en son istediği şeydir Pınar'ın. Ama bugüne kadar ne yaptıysa onu kırmamak için yapmıştır. Bu sefer mutluluğu hakettiğini düşünür.  Günler geçer.  Arkadaşça konuşmaları devam eder.  Arada bir söylenen ''canım''lar mutlu olmasına yetmektedir Pınar'ın. Bir gün Ada Mert ile konuşur; 10 gündür biriyle beraber olduğunu öğrenir. ''Ben seninle Pınar'ı çok yakıştırıyordum ama ne yapalım artık...'' der. Mert'in cevabı ''Benim kız arkadaşım olmasa ve hatta Pınar'da benden hoşlansa bile onunla aramızda bir şey olamazdı çünkü Murat benim kardeşim'' olur. Pınar'ı yıkan cümlelerdir bunlar. Ama yinede yıkmaya yetmez umutlarını. Çünkü Mert Pınar'ı çok beğendiğinide söylemiştir Adaya. Hatta ''Keşke sevgilimle tanışmadan önce söyleseydin bugün onuncu günümüz'' demiştir. Kafası karışıktır Pınar'ın.
 Mert'i anlayamamaktadır. Zaman akmaya devam eder. Arkadaş ortamında bir araya gelmeler, msnde ara sıra edilen muhabbetler dahada bağlamaktadır Mert'i Pınar'a. Ona göre beraber olamamalarının tek sebebi Murattır. Her fırsatta Pınar'ın bulunduğu ortama gelen, onu sürekli arayan Murat.  İşin kötüsü Mertte bunlardan haberdardır. Pınar'a herhangi bir adım atmamasında ki neden budur belkide...
     Derken bir gün Pınar, Murat'ın Mert'in arkasından ''beş para etmez, serseri'' şeklinde konuştuğunu duyar. Murat gözükara bir çocuktur. Birine bir şey yüzünden kızdıysa içinde tutmaz. Bunu bilir, Murat'ı tanır Pınar. O akşam Mert'e ''seninle bir şey konuşmam gerekiyor''.  Ama bütün ısrarlarına rağmen söylemez yüzyüze anlatmak istediğini söyler. Mert ertesi gün Pınar'a mesaj atar. ''Müsaitsen akşam okul çıkışına gelebilirim'' der. Pınar havalara uçar. Geçmek bilmeyen saatler sonunda son zil çalar. Pınar sınıfın camından Mert'in kapıda beklediğini görür... Yanyana yürümeye başlarlar. ''Seni dinliyorum'' der çocuk. Pınar gözünün içine bakmaktan korkmaktadır ağzından çıkamayan kelimeleri gözlerinden okuyacakmış gibi gelir Mert. ''Mert'' der. ''Sana bir zarar gelmesini istemem.'' Ardından anlatmaya başlar. Herşeyi açık açık söylemez ama üstü kapalı geçer üstünden. Mert çok sinirler yalnız Pınar'a söz verdiği için susar bulaşmaz kimseye. Pınar bir yere oturmaya gideceklerini düşünmektedir. Ama çocuk nereye gideceksin bırakayım seni der ve Pınar'ı bir arkadaşının evine bırakır. İçindeki duygulara anlam veremez Pınar. Ne yapması gerektiğini bilemez.
     Bir kaç gün sonra sahilde 4 arkadaş beraber yürümektedirler. Pınar ile bir arkadaşı önde, Ada ile Mert arkada. Ada Mert'e bir şey söyler ama Mert dalmış gitmiştir cevap vermez. ''ohoo'' der Ada. ''iyice daldın sen bu kıza.'' Mert güler.
     Akşam çok uzak bir şehirde yaşayan kuzenine bütün durumu anlatan bir mail atar. Aralarında geçen herşeyi harfi harfine anlatır. Ondan bir fikir, bir öneri beklemektedir...  Ama Murat'ın Pınar'ın şifresini bir arkadaşından aldığından habersizdir!
      O akşam Ada Mert ile tekrar konuşur. ''Eğer istersen aranızı yapabilirim der.'' Mert'in cevabı Pınar'ı iyice umutlandırcak türdendir. ''Ben yap deyince olcak mı sanki Ada'cım'' diye cevaplar Ada'yı.  Ada '' Sen bilirsin Mert ama ne zaman ne olacağı belli olmaz'' der. Mert ''Tabikide'' diye fısıldar ve güler. Ertesi gün Pınar evde yalnız Esra diye bir arkadaşını beklemektedir.
Kapı çalar. Ada içeri girer. ''Mert aradı buluşmak için bizi bekliyor'' der. Pınar arkadaşının boynuna atlar. Hiç bir şey onu o kadar mutlu edemezmişçesine gülümser o an. Beş dakika sonra Esra gelir. ''Çok garip bir şey oldu. Murat beni aradı. Üçümüzle bir şey konuşması gerekiyormuş. Çıkınca mutlaka beni arayın dedi'' der. Yalnız Murat Esra'ya trafikte olduğunu oraya gelmesinin bir kaç saat süreceğini söyler. Bunu düşünerek Mert ile buluşmaya giderler.          Mert ''Pınar seninle bir şey konuşmam gerekiyor. Yürüyelim istersen biraz'' diye sorar. Pınar kalkar ve sahilde yürümeye başlarlar. Heyecandan kalbi güm güm atmaktadır. ''İnsanlar nedense aramızda bir şey olduğunu düşünüyorlar. Yanlış anlamanı istemem.'' der. ''Gerçi düşünmeleride doğal eskiden hiç görmezlerdi bizi yanyana şimdi sık sık buluşuyoruz. Canını sıkmasın senin bu düşünceleri Murat ile ilgili sorun olmasın istiyorum'' diye ekler. Pınar'ın
adeta dili tutulmuştur cevap veremez. ''Eğer izin verirsen Murat'la bir ara konuışmak istiyorum'' diye sorar Pınar'a. Pınar ''sen bilirsin'' der.
Oturdukları masaya geri dönerler. Bir süre sonra yanlarında bir araba durur. Murat içinden çıkar ve sinirli bir şekilde Mert'in omuzuna vurup kapıya çağırır. Pınar ölmek üzere olduğunu hisseder. Hiç bir şey anlamamıştır. Beş dakika soınra Murat gelip Pınar'ı çağırır. ''Herşeyi okudum hemde senin kaleminden. Sen bana bunu nasıl yaparsın...'' diye başlar cümleye. Ve çok uzun bir süre konuşur. Söylediği laflar o kadar ağırdırki o lafları daha fazla kaldıramayan Pınar ağlamaya başlar. Hırsından ve sinirinden hiç bir kelime çıkmaz ağzından. Murat bu sefer özür dilemeye başlar ve Pınar'ı göğsüne bastırır. ''Murat...'' der Pınar. '' İnan hiç bir kötü niyetim yoktu!'' Başkada  bir şey diyemez. Masaya geri dönerler Murat tutup kolundan Pınar'ı yanına oturtur. Pınar kolunu çekmeye çalışınca ''Pınar'' diye sesini yükseltir. Genç kız ne yapacağını bilemez, susar. Oturur ve önüne bakar Mert'in yüzüne bakmaya cesareti yoktur. Çocuk herşeyi anlamıştır. Artık aralarında bir şey olmasının ihtimali bile kalmamıştır. Murat bir süre sonra masadan kalkar. Ama masada hala oturan bir arkadaşı vardır. Pınar karşısında oturan mert'e mesaj atar. ''Herşeyi anlatacağım sana. Çok, çok özür dilerim'' der. Çocuktan cevap gelmez.
        Kızlar beraber kalkarlar arabalarına giderler. Esra sahilde arabayı sürmeye başlar.  Nereye gittiklerini bilmiyorlardır. Pınar yaşadığı şoktan ötürü ağlayamıyordur bile sadece camdan dışarı bakar yarım saat boyunca. Gözünden düşen tek damla yitip giden hayallerine bir elvadadır. O sırada telefonu çalar. Mert aramaktadır. ''Pınar yeni gördüm mesajını gelebilirsen konuşalım seninle'' der. Kızlar Mert'i almak için geri döenerler...
Arabanın arkasında yanyana konuşmadan oturmaktadırlar. Mert Pınar'a bakar '' Seni dinliyorum'' der. Pınar ona bir açıklama yapmak zorunda olduğunun bilincinde fakat bunun zorluğu ile kıvranmaktadır. Kısa bir konuşmayla herşeyi açıklamaya çalışır. Ve bir sürü kez özür diler. Mert hiç yorum yapmaz. Sadece özür dilenecek bir şey olmadığını söyler. Yaklaşık bir saat o arabanın bir ucunda, Pınar diğer ucunda oturur. Dışarıyı izlerler. Yapılan hiç bir espriye gülmezler. Ağızlarını bıçak açmaz adeta. Mert'i bırakmak için durduklarında son kez gözgöze gelirler. Pınar kafasını çevirir. Ve o görüş açısından çıktıktan sonra ağlamaya başlar kaybettiklerine... O akşam Mert msnde Pınar'a ''Sezen Aksu'nun bir şarkısı çalmıştı arabada biliyor musun?'' diye sorar. Hatırlamadığını söyler Pınar. Ama adı gibi biliyordur aslında o şarkıyı. Ve ne zaman o şarkı çalsa onu hatırlayacaktır daha sonra. ''Şimdi bana seninle bir ömür vaad etseler...''
     Günler sonra bir yerde karşılaşırlar tesadüfen. Mert'in parmağında söz yüzüğü vardır. İki yabancı gibi otururlar masada. Birbirleriyle mümkün olduğunca az konuşurlar. Pınar donuk gözlerle gökyüzüne bakar o gece yatmadan. Bir yıldız daha kayar gökten...
Bir sonraki karşılaşmaları daha hüzünlü olacaktır. Pınar'ın yanında Murat vardır. Mert'in yanındaysa sözlüsü. Bu sefer gerçekten yabancıdırlar birbirlerine. Hiç yaşanmayan hatıraların yarattığı boşluk ile birbirlerine bakmamaya çalışarak geçerler aynı caddenin iki ayrı kıyısından...
#1 - Kasım 24 2008, 21:25:32
« Son Düzenleme: Kasım 25 2008, 23:34:24 Gönderen: Mercey »

Motley

Bana hiç ilginç gelmedi,böyle şeyler çok oluyor zaten değil mi hatta daha egzantrikleri...
#2 - Mart 11 2009, 00:52:28

Anti-tiKKy

mertle pınar da ölmüştür artık yani hala millet bakıyo (6)
#3 - Ağustos 08 2009, 15:16:33
« Son Düzenleme: Ağustos 08 2009, 15:16:51 Gönderen: Bedelia Jobidon »

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.