yıl 1970... erzincan'ın o soğuk dağ köyünde, çocuklukla boğuşuyorum.. 5 yaşındayım, okula da gidiyorum bir yandan.. erken sökmüşüm okumayı yazmayı.. ne bulsam okuyorum ama bir şey bulamıyorum.. yıl 1970, burası bir köy.. kitap, gazete, elektrik, yol yok.. bir kar yağıyo, 8 ay kesiliyo dünya ile tüm irtibat!
bir gün istanbul'dan bir okul, bizim okulu kardeş okul seçmiş, bir koli kipat göndermişler.. sınıfta bir bayram havası.. istanbul biz,m için uzay o vakitler, istanbul çok uzak ihtimal.. örtmen dağıtmaya başlıyor kipatları.. içimden bildiğim tüm duaları ediyorum, bana resimli kipat çıksın diye.. çıkmıyo anasını satayım.. tuğla gibi yazı dolu bi kipat düşüyo şansıma.. madam bovary.. daha 5 yaşındayım lan, ayağım uff olmuş, babam gurbette, hava çok soğuk.. resimli bi kipat ya, dünyada tek istediğim!
muhtarın odasında gördüm bi kere, şekillerle bir hastalıktan nasıl korunabiliriz onu anlatıyodu, hasta oldum kipata!
neyse.. bir iki kipat değiştirme hinliğime giriyorum kendimce ama arkadaşlar yemiyo.. hava soğuk, istanbul çok uzak ihtimal, herkes haklı olarak resimli kipat istiyo!
sonra teneffüs oluyo, ben çıkmıyom dışarı, üşümeye.. hop değiştirmece yapıyom benim tuğlayı, bi arkadaşın o güsel resimli kipatıyla.. teneffüs bitiyo, herkes içeri giriyo, örttmene şikayet ediyo o bi arkadaş, resimli kipatım çalınmış diye.. kırmızı alarm.. örttmen pek bişey veremediği için ahlak, ilke, prensip vermeye çalışıyo bize!
bütün sıralar tek tek aranıyo, kipat bulunamıyo.. örttmen sinirlendikçe sinirleniyo, sanki atom bombasının formülleri çalınmış anasını satayım.. sonra o lavuk bi arkadaş, eliyle koymuş gibi buluyo kipatı benim sırada.. sonra ağır çekimde süper bi dayak yiyorum ben. örttmenden.. feleğim şaşıyor.. 'suçum ne örttmenim', 'resimli kipat hırhızlığı', 'ama beş yaşındayım daha, hem büyüyünce karikatürist filan olacağım, o kipat o mal arkadaştan daha çok bana gerekli belki', dinlemiyo örrtmen, nasıl ağlıyorum sonra, iki gösüm iki şelale.. dayak yediğim için değil ha, resimli kipat elimden gitti diye.. zaten ayağım uff olmuş, zaten babam gurbette, zaten boyumdan büyük kederler içinde kıvranıyorum!
o mal arkadaş üzülüyo halime, bize gelirsin baktırırım sana da uzaktan diyo.. nasıl pis, gözyaşıyla karışık mutedil dümüklü bi bakış fırlatıyosam o bi arkadaşa, tırsıyo, arka sıralara kaçıyo.. o an, o saat bitiyo benim için o köy, o okul ve o erzincan.. ben de kendi resimli kipatlarımı kendim yaparım lan diyorum içimden ve bir punduna getirip istanbula kaçma planları yapıyorum artık!,
sonra işte istanbul'a, o uzak ihtimale taşınıyoruz.. çarşaf dergisi, gırgır dergisi, oğuz abi filan derken, tam 30 senedir kendi resimli kipatlarımı kendim hazırlıyorum ve sizinle paylaşıyorum!
merhaba, iyi günler, nasılsınız..
bir sanata dönüştü mü sizin de travmalarınız!
met-üst