Alternatifim Cafe

Dünya Dönüyor => Edebiyat => Konuyu başlatan: semeni - Haziran 28 2007, 22:54:28

Başlık: Tecavüze uğrayan kadınların hikayesi 1700’lerden beri değişmedi!
Gönderen: semeni - Haziran 28 2007, 22:54:28
Tecavüze uğrayan kadınların hikayesi 1700’lerden beri değişmedi!

Artemisia’ların hikâyesi…

Acı çekme hususunda hiç yanılmadı atalarımız. Yüzyıllardır acı çekmenin insan üzerideki etkisi değişmedi. Acının nasıl meydana geldiğini yemek yerken, pencereyi açarken ya da yalnızca boş boş dolanırken nasıl yaşandığı konusunda hiç yanılmadı insanlık. İşte kimilerinin normal hayatına devam ettiği bir günde Artemisia, meydanın kaldırım taşları ve tepesini kavuran güneşin altında papalık mahkemesi duvarında sarkan gözyaşı şeklindeki ipin gölgesinde yürüyordu. On yedi yaşındaydı Artemisia. “Çok kısa sürecek” dedi babası. “Sadece biraz sıkacaklar.” Sibille’yi kastediyordu, yani işkenceyi. Babası gibi ressam olan Artemisia, babasının ressam arkadaşının tecavüzüne uğramıştı. O, suçlunun kendisi olmadığını bilse de bütün bu yaşananlara katlanmak zorundaydı. Kendisine tecavüz etmiş bir adamın söylediklerini şimdi kanıtlamak için kendisine uygulanan işkence altında sorulara tekrar yanıt vermek zorundaydı. Yaşanan vahşetin tanıklarını ikna etmek zorunda kalan saldırıya uğramış bedeni, örselenmiş ruhu ile Artemisia’nın kendisiydi. Çevresine toplanmış, kendilerinde suçlu yerine onu sorgulama, fahişe yerine koyma cüretini gösteren bir grup erkeğin aşağılayan sorularına ellerinden kan damlarken cevap vermek zorundaydı. Peş peşe gelen sorulardan, ellerine uygulanan işkenceden başka bir şey yoktu şimdi dünyada. İşkence bittiğinde ellerinden damlayan kanla yürümeye çalışırken “fahişe” sesleri kulaklarında, başka bir dünyaya yol alır gibi devam etti yoluna.

Engizisyon mahkemesi bununla bitmez. Bir dahaki oturumda babası mahkemenin daha çok uzamaması için kızına bakirelik testi yapılmasını kabul eder. Mahkeme salonunun ortasına bir perde gerilir. Bir ebe ve noter çağrılır. Ebe muayene eder, bakire olmadığına karar verir, noter de kontrolden geçirip onaylar. Artemisia, mahkeme heyeti görmese bile bir perdenin arkasında öylece yatarken kendini aşağılanmış hissettiği, bir daha unutamayacağı bir sahne yaşamaktadır. Ne ellerindeki yaralar ne tecavüze uğramış bedeni ne de yalnız kalmış ruhu, hiçbiri bu kadar ağır gelmemiştir ona.

Artemisia’nın resim yapmaya olan tutkusu işkenceden dolayı parmaklarından kan damlarken bile eksilmez. Mahkemeden önce yapmaya başladığı Judith eksizlerini incelemek dışında bir şey yapamaz durumdadır. Judith, Yahudileri kurtaran kadın kahramandır. Babası onun resmini yaptığı sıralarda hikâyesini de anlatmıştır. Gizlice düşman kampına sızmış ve Suriyeli zorba Holofernes’i, baştan çıkarmaya çalışmış gibi görünerek sarhoş etmiştir. Onu oyalayarak sevişmelerini geciktirmiş ve uykuya dalana kadar ona şarap içirmiştir. Daha sonra kafasını kesmiş ve ertesi gün askerlerine göstererek sonunda da ordunun tamamını firar ettirmiştir. İşte Artemisia’nın resmini yapmak istediği Judith böyle bir kadındır.

Mahkeme günleri geride kalmıştır ama Artemisia’nın çilesi aslında daha yeni başlamıştır. Bundan sonra ona herkes “kirlenmiş” ya da “fahişe” olarak bakacaktır. Dolayısıyla da hayatı boyunca bir yalnızlık beklemektedir onu. Fakat umulmadık bir şey olur. Floransa’dan bir ressam onunla evlenmek ister. Artemisia Genteleschi, adını temizlemek için babasının isteği üzerine bu ressamla evlenir.

Artemisia’ya göre iyi bir ressam olmanın öncelikli koşulu her yerde her zaman iyi bir gözlemci olmaktır. Sokak sokak dolaşıp çizmek için kadın aramaya koyulur. Sokakta bulduğu bir kadın ile ilgili olarak şunları söyler: “Edebini yitirmekten duyduğu şiddetli utançla pişmanlıklarını mırıldanıyordu. Zulmetmeyen kimse böyle amansız bir acıyı hak etmezdi. Orada onunla, onun için, geçmiş ve gelecek acılarım için, Havva için ağladım. Kalemimi bıraktım. Bu acıyı canlı canlı çizmek yanlış olurdu. Beytan yada bir sanatçı olsaydı İsa’nın ayaklarını yıkayan Mecdelli Meryem’in ağlayışlarına teşhiri ya da karakalemi bulaştırması yanlış olurdu. Bazı şeyler, üzerinden zaman geçip olgunlaşıncaya kadar sanat için çok çiy kalıyordu.” Böyle tarif ettiği kadını başka türlü resmetmişti. Ona Floransalıların sevdiği mükemmel bir elbise giydirdi. Dağınık saçları gem vurulmuş cinsel arzularının göstergesi oldu onun için. Donatello’nun Mecdelli’sine elbisesinin altından görünen çıplak bir ayak, güzel bir ayak değil, çalışan bir kadın ayağı yaparak, ona acı bir terkedilmişlik havası vermeyi de unutmadı.

Resim alanında büyük engellere rağmen adından söz ettirmeyi başaran Artemisia kocasıyla ilişkisinde bunu başaramamıştı. Kızı doğduktan sonra kocasından ikisinin resmini yapmasını istemişti. Yapılan resme baktığında büyük bir kırgınlık ve kızgınlıkla kendisini niçin bu kadar çirkin çizdiğini sordu kocasına. Uğradığı haksızlıkların en büyüğünü o gün yaşayacağını bilmeden. “Sen kirli birisin. Seni Meryem gibi çizemem ya”

1700’lü yılların hikâyesi, Artemisia’nın çilesi böyle anlatılır. Ancak tecavüzün kadın ruhu ve bedeni üzerindeki etkisi, toplumun ve erkeklerin bunu algılayış şekli yüzyıllardır pek de değişmedi. İşte şimdi de 2007’den yabancısı olmadığımız, bildik, tanıdık bir öykü…

“… A.B.nin akrabası ve komşusu olan üç çocuk annesi N.D.’nin evinin mutfak camını kırarak zorla evine girdiğini ve cinsel ilişki teklifinde bulunduğunu belirttiği kararında, bu teklifi kabul etmeyen N.D.’ye saldırdığını belirtti. A.B. konut dokunulmazlığını ihlal ettiği şikâyetçiye tecavüz ettikten sonra olay yerinden uzaklaştı. A.B. iki kez daha zorla evine girdiği N.D.’ye cinsel saldırı suçunu işledi.

N.D. olaydan duyduğu rahatsızlık sonrası durumu eşine anlattı. N.D. ve eşi Bafra Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak A.B. hakkında suç duyurusunda bulundular. Tecavüze uğradığını iddia eden N.D. kendisine cinsel ilişkiye girme teklifinde bulunan A.B.’yi reddettiğini, kovduğunu ancak çocuklarının uyanmasından ve kendisini tecavüze uğrarken görmelerinden çekindiği için bağıramadığını belirtti. Eşinin ve çevresinin tepkisinden çekindiği için yaşadığı olayı kimseye anlatamadığını belirten N.D. şehir dışında olan eşinin eve döndükten sonra kendisinin durgun halinden şüphelendiğini ve bunun üzerine eşine A.B.’nin yaptıklarını anlattığını kaydetti.

Sanık A.B. ise duruşmada verdiği ifadede N.D.’nin kendisini, evine lamba tamir etmesi için davet ettiğini ve o sırada birliktelik teklif ettiğini iddia etti. N.D.’yi ilişkiye girmek için zorlamadığını belirten A.B. üç kez birlikte olduklarını kaydetti.

Bafra Ağır Ceza Mahkemesi, sanık, şikayetçi ve tanıkların ifadesinin ardından A.B.’yi toplam 15 yıl ağır hapis cezasına çarptırdı. Mahkemenin verdiği kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 5’inci Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozarak emsal bir karara imza attı.

Yargıtay, bozma ilamında şu görüşlere yer verdi: “Evinde çocukları bulunan mağdurenin ırza geçme eyleminin gerçekleştirildiği zamanlarda bağırıp çevreden yardım istememiş olması, eylemin birden çok değişik zamanlarda tekrarlanmasına rağmen hiç kimseye anlatmaması ve şikayetçi olmaması, durgun halinden şüphelenen eşine olaydan yaklaşık iki ay sonra açıklama yapması gözetildiğinde: ırza geçmenin cebir şiddet kullanarak yapıldığına dair iddiasının durumunu çevresine mazur gösterme düşüncesinden kaynaklandığı, ırza geçmenin zorla yapıldığı hususunda mağdurenin anlatımı dışında sanığın cezalandırılması için kesin ve inandırıcı başkaca da delil elde edilemediği, dolayısıyla eylemin rızaya dayalı olarak işlendiğinin kabulü yerine, oluşa uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.”

Görüyoruz ki, geçmişten beri kadınlar ne yaşanırsa yaşansın,  mahkemelerde karar ne olursa olsun suçlu olmaya mahkum bırakılıyorlar. Kendisine tecavüz edilirken bağırmadığı için suçludur kadın, olayı başkalarına anlatamadığı için suçludur, kadın olduğu için suçludur O… Zavallı Artemisia 1700’lü yıllarda kendisine tecavüz edildiğini defalarca kez anlatmasına rağmen yine de kurtulamamıştı engizisyondan. Zavallı N.D tecavüz edilirken çocukları görmesin diye suçlanmıştı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından. Öyle ya yasadır “Tecavüze uğrayan kadın çevresindekilerden yardım almak için bağırmazsa suçludur.” Bağırmadığı gerekçesiyle bir kadını haksız göstermek, kadını bir kez daha mağdur etmek, tecavüz suçlarının bu ülkede cezasız kalması için yapılan zorlama bir karardır. Namus tabusunun bu kadar köklü olduğu, tecavüze uğradığı için intihar eden kadınların sayısının oldukça çok olduğu bir ülkede bir kadının bunu söylemesinin ne kadar zor bir durum olduğunu anlamayan zihniyetler, şikayette bulunan kadını cezalandırarak cinsel saldırıların devam etmesine neden oluyorlar. Yazık ki 1700’lerden beri pek yol kat edememişiz.


-ALINTI-
Başlık: Ynt: Tecavüze uğrayan kadınların hikayesi 1700’lerden beri değişmedi!
Gönderen: yastayım - Temmuz 07 2007, 19:35:20
gerçekten de çok korkunç birşey aslında...hep çok ilerlediğimiz söyleniyor gelişmekte olduğumuz söyleniyor..kadının durduğu basamak yükseldi deniyor..hani nerde peki..eğer gerçekten böyle olsaydı günümüz kadını ARTEMİSİA nın çektiğini mi çekerdi...hayır aksine o tecavüz eden şerefsiz acnın ne demek olduğunu öğrenirdi...ne kadar acı ya...düzeni düzeltmeye çalışan kadınlar ama en acı şeyleri yine düzen yüzünden yaşayan kadınlar...YÜCE ALLAH sonumuzu hayır etsin.......
çok anlamlı bi yazıydı..keşke yazı gitmesi gereken yere gitse de düzeni koruduklarını söyleyen o aciz insanlar fark etse acı gerçekleri...
Başlık: Ynt: Tecavüze uğrayan kadınların hikayesi 1700’lerden beri değişmedi!
Gönderen: Anti-tiKKy2 - Ağustos 15 2007, 22:30:19
gerçekten de çok korkunç birşey aslında...hep çok ilerlediğimiz söyleniyor gelişmekte olduğumuz söyleniyor..kadının durduğu basamak yükseldi deniyor..hani nerde peki..eğer gerçekten böyle olsaydı günümüz kadını ARTEMİSİA nın çektiğini mi çekerdi...hayır aksine o tecavüz eden *** acnın ne demek olduğunu öğrenirdi...ne kadar acı ya...düzeni düzeltmeye çalışan kadınlar ama en acı şeyleri yine düzen yüzünden yaşayan kadınlar...YÜCE ALLAH sonumuzu hayır etsin.......
çok anlamlı bi yazıydı..keşke yazı gitmesi gereken yere gitse de düzeni koruduklarını söyleyen o aciz insanlar fark etse acı gerçekleri...
eet katılıyorm haklısın saol yorum için
Başlık: Ynt: Tecavüze uğrayan kadınların hikayesi 1700’lerden beri değişmedi!
Gönderen: sunshinestar - Ekim 30 2007, 23:33:09
evet ya kadınların hepsinin derdi aynı...
Başlık: Ynt: Tecavüze uğrayan kadınların hikayesi 1700’lerden beri değişmedi!
Gönderen: juliet_brs - Ekim 31 2007, 00:26:26
Kadın olduğu için herzaman cinsel obje olarak görülmek ne acı.... nerde artık o mertlik yiğitlik çoğu erkekte.. arzularının esiri olmuş kişiler sadece kendini tatmin için hiçbir ahlakı tanımayan yapılarıyla birer canlı bomba gibi gezmekte çevremizde...böyle bir ortamda ne yazık ki günah yine kadınlara yüklenmekte hem de hiç acımadan dinlemeden hissetmeden..
Başlık: Ynt: Tecavüze uğrayan kadınların hikayesi 1700’lerden beri değişmedi!
Gönderen: bewitched_beyonce - Aralık 30 2007, 21:50:11
bazı kadınlar haketmıo ama bazılarıda gercektn hakedıo nedense hep haketmeynlere oluyo
Başlık: Ynt: Tecavüze uğrayan kadınların hikayesi 1700’lerden beri değişmedi!
Gönderen: Siyah_ÖZGÜRLÜK - Şubat 15 2008, 18:53:49
bazı kadınlar haketmıo ama bazılarıda gercektn hakedıo nedense hep haketmeynlere oluyo
Bence hiç bir kadın haketmez
Başlık: Ynt: Tecavüze uğrayan kadınların hikayesi 1700’lerden beri değişmedi!
Gönderen: rEhnÜmA - Şubat 15 2008, 18:56:59
bazı kadınlar haketmıo ama bazılarıda gercektn hakedıo nedense hep haketmeynlere oluyo
Bence hiç bir kadın haketmez
kişi kendi imzasındaki kadına ithafen öyle düşünmüş olmalı :P

Başlık: Ynt: Tecavüze uğrayan kadınların hikayesi 1700’lerden beri değişmedi!
Gönderen: bewitched_beyonce - Şubat 23 2008, 21:53:55
bazı kadınlar haketmıo ama bazılarıda gercektn hakedıo nedense hep haketmeynlere oluyo
Bence hiç bir kadın haketmez

öyle deme canım kaşınan gercekten var
Başlık: Ynt: Tecavüze uğrayan kadınların hikayesi 1700’lerden beri değişmedi!
Gönderen: Akis - Mart 28 2008, 16:52:23
yazık bu kadınlara yaa Allah kimseye göstermesin