Alternatifim Cafe

Marks-Freud

Discussion started on Felsefe

...LaL...

Bir gün Karl Marx ile Sigmund Freud bir odada karşılıklı oturup konuşsalardı, ortaya nasıl bir sohbet çıkardı diye düşünmüştüm. Sonunda aşağıdaki sanal diyalog ortaya çıktı. --------

Marx: Üstadım, varlığınız beni mutlu ediyor. Her ne kadar, okuduğum ve duyduğum kadarı ile düşüncelerimiz arasında derin uçurumlar olsa da sizin gibi biri ile birlikte olmaktan bahtiyarım.

Freud: O bahtiyarlık bana ait üstat. Çağımıza yön veren ve insanları bir hayal peşinde bunca zamandır koşturan, deha denecek bir zekaya sahip sizinle aynı odayı paylaşmak bir mutluluktur.

Marx: Benim teorilerim pratikten güç alırlar. Onlara hayal demenizi hiç beğenmedim. Üstelik ruhsal konular üzerinde bunca çalışması olan birinin, hayal gücü olmadan toplumsal modeller kurulamayacağını bilmesi gerekir.

Freud: Rüyalar üzerinde yaptığım çalışmalarda, rüyaların temel işlevinin istekleri doyurmak olduğunu öğrendim. İnsanlar bazen hiç gerçekleşemeyecek isteklerini de rüyalarında görebilirler.

Marx: İnsanların daha iyi ve güzel bir dünyada yaşamayı hayal etmeleri doğal bir istektir. Tarihsel gelişmeleri diyalektik olarak analiz ederek geçmişi ve mevcudu çözdüğümüzde gelecekte bu hayallerin gerçekleşmesinin mümkün olduğunu siz de anlayabilirsiniz..

Freud: Ben de geleceğe dönük çalışmalar yapıyorum elbette. Gençliğimde kokain üzerinde yaptığım bilimsel araştırmalar sonunda, uyuşturucu özelliği nedeniyle tıpta kullanılabileceğini önermiştim.

Marx: Ama kapitalist sistem yalnızca ve ne olursa olsun kâr amacı güttüğünden, sizin bulduğunuz kokain şimdi insanları zehirlemekte. İşte kapitalist sistemin bilime ve insanlığa ihanetini siz de görüyorsunuz.

Freud: Uyuşturucu ticareti yasadışıdır ve cezası vardır. İnsanlık hangi düzen de olursa olsun bu tür zararlı faaliyetleri önlemeye çalışıyor.

Marx: Bugünkü mevcut hukuk sistemi ve yasalar kapitalist düzenin kar amaçlı her faaliyetini uygun görür. Yasaklıyor görünse de temelde sermayenin büyümesi ve belli ellerde toplanması için kokain ve uyuşturucu ticaretine de göz yumulur.

Freud: Nasıl yani, olur mu hiç? Ahlak ve adalet bilincinin ekonomik düzen ile doğrudan bağlantısı yoktur. Bu tür duygu ve düşüncelerdeki sapkınlıklar, kişiliğin oluşmasında en güçlü yan olan çocukluk çağındaki cinsel dürtülere bağlıdır.

Marx: Bakınız üstadım, yanlış biliyorsunuz. Saydıklarınız doğrudan ekonomik düzene bağlıdırlar. Üretim araçları ve üretim ilişkileri birlikte üretim biçimini belirler. Üretim biçimi bir de alt yapı düzenidir ve doğrudan hukuk, adalet, eğitim gibi üst yapı kurumların belirler. Kapitalist düzen, emeği sömürerek kâr etmek amacına dönük olduğundan kârlı olan her şey geçerlidir.

Freud: Ne biliyorsam hep aksini söylüyorsunuz Üstadım. Araç ve biçim önemli değil. Her ilişkinin amacı maddi bir üretim olmak zorunda da değil. Önemli olan zevk ve doyumdur. Ailevi veya toplumsal baskılar altında kalarak gemlenen bu tür cinsel istekler kişilik bozulmasına da neden olurlar ve bu tür insanlar suç işlemeye eğilimlidirler.

Marx: Anlaşılan sizde de yabancılaşma sorunu var. Günümüzdeki teknoloji ve iş bölümü sayesinde işçi sınıfı emeği ile ürettiğine yabancılaşıyor. Ne ürettiğini ve onun değerini anlamıyor. Buna neden olan kapitalist üretim biçimidir. İşçi sınıfı bilinçlenerek bu yabancılaşmayı önlemelidir.

Freud: Bakın bu konuda benim de gözlemlerim var. Hani şu kötü kadınlar var ya. Maddi karşılık için vücutlarını satan kadınlar. Onlar da ürettiklerine ve emeklerine yabancılaşıyorlar. Hatta toplumsal baskı altında tüm insanlara da yabancılaşıyorlar. Ayrı ve yalnız bir dünyaları var.

Marx: Sözünü ettiğiniz durum kapitalist bir ilişki türüdür. Emeği sömürmeyi tek amaç edinen bu sistem kadını bir meta olarak görür. Kadın her şeyi ile alınır ve satılır.


Freud: Yok canım. Bana göre çok daha önceki tarihlere kadar gider kadınların bu hali. İlkel mağara devrinden beri ve günümüzde bile kabile veya aşiret halinde yaşayan toplumlarda kadın alışverişi vardır. Örneğin bazı belgelerde bir öküze karşılık 2 veya 3 kadın takas edildiği yazılıdır.

Marx: Yine yanılıyorsunuz. O tür bir takas kapitalist nitelikler taşır. Öküz, üretime katkısı olan bir araçtır. Halbuki o adamın gözünde kadın yalnızca bir zevk aracı olan bir metadır. Aldığı öküz ile üreteceği başka metaları satarak elde edeceği kârla isterse 4 veya 5 kadın alacaktır ilerki bir zamanda. Gördüğünüz gibi Kapitalist düzende her şey bir metadır ve adeta bir meta fetişizmi yaşanır.

Freud: Benim bildiğim Fetişizm cinsel bir eğilimdir. Çocukluk çağındaki Oidipus veya Elektra komplekslerini ileri yaşlarda gemleyemeyen insanlarda görülür. Mesela, ileri yaşlardaki erkeklerde kadınlara dönük ayak veya el fetişizmi vardır. Kadın ayağı veya eli gördüklerinde orgazm olacak kadar heyecanlanırlar. Görmek için de her türlü kılığa girerler.

Marx: Görülüyor ki bu konuda da anlaşamayacağız sizinle. Demin ilkel mağara dönemi dediniz. Tarihi materyalizm açısından ve diyalektik metotla incelediğimizde insanın geçmişinde şu dönemler karşımıza çıkar: İlkel komün düzeni, kölelik düzeni, feodalizm ve kapitalizm. Üretim biçimine göre insanlığın bundan sonraki dönemleri ise sosyalizm ve komünizm olacaktır.

Freud: Hayır dostum. İnsanın dönemleri cinsel ve ruhsal gelişimine göre beşe ayrılır. Ağızcıl, dışkıl, fallik, gizil ve üreyimsel. Yani anlayacağınız yalnızca üretimle ilgili değildir bu dönemler. Üstadım, sormadan edemeyeceğim. Durmadan diyalektik yöntem deyip duruyorsunuz. Nedir kuzum bu diyalektik?

Marx: Diyalektik anlayışa göre her varlık ve kavram kendi karşıtını da içinde taşır. Bu çelişki zamanla yeni bir oluşuma neden olur. Tez ile antitez çatışır ve yeni bir sentez ortaya çıkar.

Freud: Bakın bu doğru işte. Evli bir erkek ve kadından olan bir çocuk da aynı şekilde zıt karakter özelliklerden etkilenir. Özellikle küçük yaşlarda ebeveynler arasındaki zıtlaşmalar, cinsel dürtülerin fazla baskı altında kalması ile sonunda kişilik bozuklarına neden olur. İşte size tez, antitez ve sentez.

Marx: Neden erkek ve kadın illa ki evli olsunlar. Evlilik kapitalist sistemin bir üst yapı kurumudur. Amacı da biriken sermayenin miras yoluyla kapitalist sınıf içinde kalmasıdır.

Freud: Demek siz evliliğe de karşısınız. Yani isteyen istediği kişi ile cinsel ilişki kuracak öyle mi? Sizin diyalektik metoda göre ya tez, antiteze "BU SENTEZ BENDEN DEĞİL" derse ne olacak ?

Marx: Bizim kuracağımız sistemde çocukların geleceği zaten düzenlenmiş olacak ve kimsenin bu tür bir soru sorması gerekmeyecek. Evlilik aynı zamanda erkeğin kadını bir meta olarak görmesini sağlıyor. Erkek kendine bağımlı olan kadına ve çocuğuna zorla soyadını veriyor. Kadının soyadının ticari bir değer yoksa unutulup gidiyor.

Freud: Bakın aynı sorunu biz yaşasa idik ne yapardık? Nasıl bir isim koyardık sentezimize?

Marx: Eşitlikçi bir adı olacak elbette. Örneğin "Sigmund Karl Freud Marx".

Freud: İlginç bir kişiliğiniz var Üstadım. Eğer zaman bulursak ve de izin verirseniz size bir psikanaliz seansı yapmak isterim. Çocukluğunuza dönerek bugünkü kişiliğinizin oluşmasına neden olan anılarınızı öğreniriz. Gevşer ve anlatırsınız o günleri. Bastırılmış cinsel dürtülerinizin ne olduğunu da öğrenmiş oluruz.

Marks: Siz aklınızı cinsellikle bozmuşsunuz. Aslında kendinize uygulasanız o psikanaliz seansını kim bilir neler çıkar ortaya.

Freud: Ret etmenize üzüldüm. Neyse son olarak bir ricam var sizden. Lütfen konuştuklarımız bu odada kalsın.

Marks: Elbette.

alıntı yazimhane.com
#1 - Ekim 24 2006, 02:11:17

hehe :) Güzel.
...
Ama ne yazık ki Freudiyen psikoanalizi marksistler daha sonra ele almışlardır. Frankfurt Okulu ve nice Marksist psikoanalistler, toplumsal çılgınlıklar konusunda marksizmin yöntemini kullanarak çok tutarlı bilimsel sonuçlara varmışlardır. Bunu da belirteyim dedim.
#2 - Ekim 13 2010, 20:52:01

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.