Alternatifim Cafe

Evliya Çelebi Ve Kaflasya

Discussion started on Asya Türk Tarihi

EVLİYA  ÇELEBİ  VE  KAFKASYA
 

1611'de İstanbul'da doğan ünlü Osmanlı gezgini ve yazarı Evliya Çelebi'nin babası saray kuyumcubaşısı Mehmet Zilli Efendi'nin annesi bir Abhaz Hanımdır. Ünlü seyahatnamesinde Evliya Çelebi, 1666 yılında Osmanlı Devleti tarafından Kırım hanlığından alınan Mehmet Giray Han ile yaptığı gezide uzun uzun Kafkasya'dan bahseder. Seyahatnamesinde Kafkasya'ya ait notlar, Arap harfleriyle büyük boy yüz sayfadan fazla yer tutar. Önemli bazı bölümlerini burada sunuyorum;

 

"Şevval ayının onuncu günü Çerkezistan ülkesine ayak bastık. Peşkov, Çerkeş köyü, Şuake Beyi'nin tahtıdır. Yani başkent anlamında. Kasaba gibi büyük ve mamur bir köydür. Bu Çerkes milleti gayet şiddetli ve gazaplı melun adamlar olup, amma gayetle bahadır, cesur ve yararlı namdar yiğitlerdir. Çerakesiye kavmi birçok kabileden oluşmuştur. Her birinin başında bir bey -onlara göre bir prens- vardır. Bunların kilise veya camileri yoktur, (o devirde) Onlara gavur derseniz çok kızarlar, fakat Müslüman kabul ederseniz çok sevinirler ve iltifat kabul ederler. Hayat düzenleri ve toplumsal durumları çok demokratiktir. Para, pul bilmezler, mal değiş tokuşu ile alışveriş yaparlar. Kadınları erkekler ile eşit olarak alışverişe katılır ve yüzlerini örtmezler. Çerkesler çok sanatkârdırlar, gümüş işlemesi, kuyumculuk ve silah yapımında ustadırlar ve kendi barutlarını kendileri imal ederler. Hayvancılıkta çok ilerlemişlerdir. Geceleri köylerini çok büyük köpekler korur. Bu insanlar, eminim dünyanın en konuksever kişileridir. Bir de kendilerine sığınan kimseleri, hayatları pahasına da olsa düşmanına teslim etmezler. Çerkesler’de akraba evliliği kesinlikle yasaktır. Çerkes köyleri tahkim edilmiş kalelere benzer, en sağlam ağaç duvarlarla çevrilmişlerdir ve ayrıca ortada gözlem kuleleri vardır. Bu ülke, son derece büyük doğal zenginliklere sahiptir.

 

Evliya Çelebi sonra Kabardey üzerinden Dağıstan'a gider. Bu ülkeyi  şöyle anlatır: "... Allah'a şükür ki Berdesti İslam ülkesine ayak basınca, bizi Dağıstan'ın Müslüman askerlerinden onbin adet öncü karşılamaya geldi. Dağıstan padişahı, Sultan Mahmut Şamhal Şah'tan binbir çeşit hediyeler, yiyecek ve içecekler getirerek Han'a (eski Kırım Hanı Mehmet Giray) büyük ikramlarda bulundular ve saygı gösterdiler ki anlatılamaz. Hatta, hanın ayak bastığı yere ikiyüz adet koyun kurban ettiler. Fukaralara dağıtarak bayram yaptılar. Bu Dağıstan diyarı öyle güvenlidir ki, bir kadın, bir güzel kız, bir oğlan, cevherleri, lal, yakut ve diğer değerli eşyalarıyla bir şehirden bir kente dağlar içinden tek başına gidip gelebilir. Asla kimse o hareme, o kadının yanına varıp başını kaldırıp yüzüne bakmaya kalkışmaz. Tüm vilayet halkı, Allah'ın birliğine inanan iyi Müslümanlardır. Hiçbir zaman haram yemezler.

 

Bu diyarı Dağıstan'da asker taifesi ekip, biçip ülke padişahına öşür vermez, öşürü kendilerine ulufe olarak alırlar. Sefer olunca atlanır, görevli olduğu orduya vezirle, beylerle veya Şamhal Şah ile giderler. Tamamı seksenyedi bin askerdir. Hepsi seçkin, pür silah askerdirler. O kadar çadır ve evleri yoktur, fakat askeri çoktur. Bu Dağıstan savaşçıları çok cesur olup defalarca Acem Şahı'nın askerlerini bozguna uğratıp kırıp geçirmişlerdir. Düşmanlarının hepsine cevaz veren yiğit insanlardır."[9]

#1 - Mayıs 06 2006, 23:42:49
İmza kural dışı.

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.