Alternatifim Cafe

Into The Wild

Discussion started on Sinema

Zeitgeist



Tür : Dram / Macera / Biyografi
Yönetmen : Sean Penn
Senaryo : Sean Penn , Jon Krakauer (Kitap)
Görüntü Yönetmeni : Eric Gautier
Müzik : Michael Brook
Yapım : 2007, ABD , 148 dk.


Oyuncular

Emile Hirsch (Chris McCandless) , Marcia Gay Harden (Billie McCandless) , William Hurt (Walt McCandless) , Jena Malone (Carine McCandless) , Catherine Keener (Jan Burres) , Vince Vaughn (Wayne Westerberg) 
 
Christopher McCandless üniversiteden mezun olduktan hemen sonra iş, aile ve sorumluluk gibi ağırlıkları geride bırakıyor. Bütün parasını yakıyor ve Alaska’da doğa ile birebir yaşamak için yola koyuluyor.

McCandless, uzun yolculuğu boyunca bin bir tür macera ve bin bir tür insan ile karşılaşıyor. Grand Canyon’da river rafting yapıyor, doğayı kendine ev ediniyor, orta yaşlı bir hippi çift ve özellikle yaşlı yanlız bir adamla unutulmaz birer ilişki kuruyor.

McCandless, iki yıllık yolculuğu boyunca bir kez bile ebeveynleri ve en önemlisi her şeyden çok sevdiğine inandığımız kız kardeşi ile haberleşmiyor.
 

Bilhassa soundtrackleri çok güzeldir, huzur verir.
#1 - Mayıs 22 2009, 21:01:40

Guaranteed'i mırıldanırken asıl konuyu görüp de yorumlamamak olmaz şimdi. Eddie Vedder'ın sesiyle parçaların güzelliği birleşince film müzikleri ne kadar dinlenirse dinlensin bıkkınlık yaratmıyor. Denedim, olmuyor.
Çok farklı, sakin fakat fazlasıyla hüzünlü; özellikle gerçek ve kısa bir hayatı anlatıyor olması beğenimin ikiye katlanmasına sebeptir. Oyunculuk da eklenince, beni bırakın, yine seyredeceğim gibi bir durum çıkıyor ortaya. Etkisi de kalıcıdır yapımın. En iyilerdendi, hala da öyledir, öyle kalacaktır. İzlenmeli, tavsiye edilmeli.
#2 - Mayıs 23 2009, 11:41:30

Eminim izleyen çoğu kişide her şeyi bırakıp gitme hissi uyandırmıştır. Şu anda terkedesim var evi öyle bir ruh hali içine girdim. Birde sonunda fotoğrafı görünce şok geçirdim resmen. İlk başta Emile Hirsch sandım 3 saniye sonra olayı kavrayabildim anca. Çok güzeldi gerçekten.
#3 - Ocak 18 2010, 01:17:54
« Son Düzenleme: Mart 01 2010, 23:36:21 Gönderen: frekanss »
Suskun bir tutkuyum ben.
Evde ocaksızım, savaşta kılıçsız.
Ve de hastayım kendi gücümden.

arsenik

Tekrar olsa, tekrar tekrar izlenecek film. Canı çekiyor insanın, gidemese bile en azından izleyebiliyor. Uzun ama tek saniyesi bile sıkmadı. Hayalimdir, belki o yüzden.
#4 - Şubat 16 2010, 11:19:06

Oldukça güzel bir film.
-Belki bir- Farkındalık filmi.
Gerçek Christopher McCandless'a imrenmemek elde değil. Özgürlük ve yalın güzellik, bu içinde yaşadığınız hayatlardan daha fazla tiksinmenize sebep oluyor. Ve evet, kariyer gerçekten de 20.yüzyıl icadı.

Neyse, izledikten sonra bir an önce unutun bu filmi. Çünkü yapamayacağınız şeyleri ateşliyor benliğinizde. Hadi, acele edin, unutun. Geç oldu birazdan yatacak ve yarın "normal" hayatlarınıza devam edeceksiniz. Unutun bunları.

Ama tüm bunlara rağmen izlemeye değer bir film.
Her şeyi yapabilirsin.
Her yere gidebilirsin.
Para ve güç sadece bir illüzyondur.
Açgözlüyüzdür.
Kabullendiğimiz şeye karşı
İhtiyacın olduğundan fazlasını
istemen gerektiğini sanırsın.
Hepsine sahip olana kadar
doyuma ulaşmazsın.
...hayatta bir şey istediğinde,
ona uzan ve al.
...sessiz, gözlerden uzak bir yaşam".

#5 - Mart 01 2010, 22:20:41
« Son Düzenleme: Nisan 15 2010, 15:18:49 Gönderen: Armoni »
Bat dünya bat.
Kör ol da, piyango bileti sat.

naletmedusa

Kesinlikle şahane bir film.
#6 - Nisan 17 2010, 10:24:53

Filmi izledikten sonra insanda böyle alıp başını uzaklara kaçma isteği oluyo..
Eddie Vedder'ın müziklerinin eşlik ettiği film gerçekten uzaklara yolculuğa götürüyor.
Başarılı ama zaman zaman bazı kısımlar sıkıcıydı.
#7 - Temmuz 26 2010, 10:40:47
Karyolama oturup kendime bir içki koydum. Kapımı açık bırakmıştım. Şehrin gürültüsüyle beraber ay ışığı sızıyordu odama: müzik dolapları, otomobiller, küfürler, köpek havlamaları,radyolar... Hep beraberdik, aynı b*k çukurunun içindeydik hepimiz. Kaçış yoktu. Zamanı geldiğinde sifonumuz çekilecekti.

 Charles Bukowski

Perfect Circle

Pek güzel, pek derin film.
Hangimizin aklından geçmez ki parayı pulu, okulu bırakıp doğaya vermek kendimizi. Eh sonu biraz iç burkucu olsa da her defasında izlenesi.
#8 - Eylül 07 2010, 16:24:53

Pişman değilim. O albüm bu ismi hak ediyor!
#9 - Eylül 08 2010, 02:03:24
Suskun bir tutkuyum ben.
Evde ocaksızım, savaşta kılıçsız.
Ve de hastayım kendi gücümden.

--- spoiler --- (spoiler butonu çalışmıyor, okuma izlemediysen)

127 hours sonrasında öneriler üzerine izleyince büyük bir beklenti içine giriyorsunuz daha bir geniş alanda anlattığını düşündüğünüz için bu doğa hayatını. yanlız ben tam istediğimi alamadım filmden. hep bir şey eksik kaldı, geçişler doyumsuzdu. ana karakterin filmin sonunda ski skine ölmesi de işin tuzu biberi oldu. ski skine diyorum çünkü sürekli kaybetmeye oynayan bi adam, elindeki fırsatı tepip hayır ben ölmek istiyorum diye çırpınan birini izledik. fırsattan kastım babasının serveti değil, yanlış anlaşılmasın. gezinirken karşılaştığı iyi niyetli insanların tekliflerine de burun kıvırdı. bunun psikolojik yanlarını ayrı bi yerde tartışırız aslında neden böyle yaptığını, mantığını falan. yani hemen çullanmayın masum çocuğa elleşme diyerekten. sadece yok yere kaşınması biraz garip geldi. tamam yaşa hayatını, kaç kalabalıktan, hayata diren, doğa falan süper şeyler bunlar ama ski skine ölünce de ''işte suçlular şehir hayatı yaşayan kapitalist insanlar'' demeyin.

--- spoiler --- (spoiler butonu çalışmıyor, okuma izlemediysen)
#10 - Mayıs 09 2011, 03:07:55
Gidişim biraz suskun ama ''Dönüşüm'' böcek olucak.

Gregor Samsa

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.