Uğraşmıyorum.. olursa olur, olmazsa ekime kadar diyorum.
Mesela sevgili yapmak... onca potansiyel sevgili var etrafta. yarım saat uğraşsam biliyorum ki tav edicem o hatunu. evet çok net anlayabilirim bunu. hepsini değil elbet. kimi tav ederim belli olur o. herkesin olması saçma lan zaten. ne zevki kalır o zaman sevgili olmanın? ne diyodum? heh... yarım saat ya, çok değil. ama işte yapmıyorum. cevabı çok basit. ilgimi çekmiyor. sırf bir kıza gün aşırı ''aşkım, bebeğim, ehehehe seni seviyorum'' demek için koluma takmam onu. ki iğrenç gelir bu tür ilişkiler bana. buram buram yapmacıklık kokan, samimiyetsiz ilişkiler! nefret ediyorum anlıyo musun? çarşıda, sırf yanında kız olduğunu görsünler diye bir kızla çıkan erkek olmaktansa, adam gibi ilişki yaşayabileceğin hatunu bulana kadar sap gezen erkek olmayı kayıtsız şartsız kabul ederim.
---satır arasıgibi spoiler---
tek gecelik ilişki başka. o ihtiyaç. o sadece sabaha kadar süren, libidoyu tavana değdirmemek için girişilen zevkli bir icraat. aynı mastürbasyon gibi işte. ya da yemek yemek gibi. su içmek, sıçmak, geğirmek. gerekli lan işte.
---satır arası spoiler---
fakat işte bazıları var, değil yarım saatte, tersine gittiğin veya sırf ''sen'' olduğun için ömrübillah pas vermeyecek olan. işte bu türler, karşısındaki erkeği adam edene kadar yıldırır, sonra sevgilisi olmaya yanaşırlar. ya da sevgilisi olur, öyle adam eder. bir de böylesinin diğer bir versiyonu yani bana göre en iyisi, kendini bilen, kendi gibi düşünen erkeği bulana kadar bekleyen, bulduğu zaman bile öyle hemen tav olmayıp, iyice doğru mu diye gelecekteki erkeğini kıvama getirene kadar bekleten. mesela böylesi bana denk gelmez. gelir de sevgilim olmaz. çünkü ben adam olmam. akıllanmam. bilmem... bi nedeni yok. ama yine de olmayacak duaya amin demek mutlu eder beni. peşinde koşmak senin, seni sevmek. bütün terslemelere rağmen.
dedim ya, uğraşmıyorum. ha uğraştıklarım olmuyor mu? oluyor... ve belli de ediyorum ne istediğimi, hatun anlıyor yani. ama... sonrasında akışına bırakıyorum. son vuruşu yapmaktansa, yine olacağına varır diyor, herşey rayına oturana kadar tartıyorum, tartılıyorum. tartıldığımı da en az o sivri beyinler kadar iyi biliyorum. ne olacağını da biliyorum, sonunu da tahmin ediyorum. ama yine de koşuyorum işte.
sonra ne mi oluyor?
o kızlar, yani saydıklarım, aralarında bir kurul oluşturup, gerekirse sabaha kadar benim gibilerinin kritiğini yapıyorlar. acaba burda ne demek istedik, acaba şu konuda ne düşünüyoruz, acaba onunla aynı şeyi mi düşünüyoruz, acaba haklarındaki planımız ne, acaba samimimiyiz, acaba doğruyu mu söylüyoruz, aslında kimiz, ne demek istiyoruz, neden öyle diyoruz, niye böyle davranıyoruz...
aynen ya, aynen böyle. sekmez hiç. hem de konuşmaktan nefessiz kalana kadar sürebiliyor. tabi bazılarında. bazılarındaysa konuşmaktan çok, asıl önemli olan mevzular yatağa taşınıyor, yastığa başını koyduktan sonra düşünülüyor.
bu bildiklerim, benim gerçeğim işte.
---
O değil de, arkadaşım tezkeresini aldı ve bugün ilk defa buluştuk. onun sevinci var.
15 ay kızsızlıktan kırılmış bizimki. normalde konuştuklarımızın 4-5 katı boyutunda karı kız muhabbetine girdik. ve hiç de kibar değildik
kimin nasıl iyi seviştiğini analiz etmek mesela, en güzeli, en komiği de o lan... ''hacı bu ne sevişir varyaaa''
haddcanlarım yattım ben.