Alternatifim Cafe

Dünya Dönüyor => Edebiyat => Yazarlar => Konuyu başlatan: Mercey - Mart 21 2010, 15:59:07

Başlık: Nâbi
Gönderen: Mercey - Mart 21 2010, 15:59:07
(http://images.gittigidiyor.com/57/TURKIYE-BUYUKLERINDEN-SAIR-NABI-KUCUK-BOY-KART__576224_0.jpg)

Nâbi, (1642-1712) ünlü Dîvân edebiyatı şairi.

Hayatı

1642 senesinde, Şanlıurfa'da doğan Yusuf Nâbi yokluk ve sefalet içinde yaşayarak büyümüş, 24 yaşındayken de İstanbul'a gitmiştir. Burada eğitimine devam eder, şiirleri ile tanınmaya başlar. Paşa vefat edince ise Halep'e gider. İstanbul'da geçirdiği dönemde birçok önemli isimle arkadaşlıkları olmuş, sarayla da bazı ilişkiler kurmuştur. Bunun da etkisiyle, Halep'te geçirdiği yıllarda (yaklaşık 25 yıl) devletin sağladığı imkânlarla rahat bir hayat sürdürmüştür. Eserlerinin çoğunu Halep'te geçirdiği bu yıllarda kaleme almıştır. Daha sonra arasının da iyi olduğu Halep Valisi Baltacı Mehmet Paşa sadrazam olunca Nâbi'yi yanına aldı. Bu dönemlerde Nâbi Darphane Eminliği, Başmukabelecilik gibi görevlerde bulundu. Ayrıca, bazı kaynaklara göre Nâbi aynı zamanda çok güzel bir sese sahipti ve müzik konusunda da fazlasıyla başarılı idi. "Seyid Nuh" ismiyle bazı besteleri olduğu bilinir. Nâbi, İstanbul'da 1712 yılında vefat etti. Kabri Karacaahmed Mezarlığı'nda Miskinler Tekkesi'ne giden yolun sol kenarında olup, II. Mahmûd Han ve İkinci Abdülhamîd Han tarafından tâmir ettirildi. Nabi bazı kaynaklara göre espirliydi.

Dönemi, çalışmaları

Nâbi Osmanlı'nın duraklama devrinde yaşamış bir şairdi, yönetim ve toplumdaki dejenerasyona ve bozukluklara şahit oldu. Çevresindeki bu negatif olgular onu didaktik şiir yazmaya itmiş, eserlerinde devleti, toplumu ve sosyal hayatı eleştirmesine neden olmuştur. Ona göre şiir hayatın, karşılaşılan sorunların ve günlük yaşamın içinde olmalı, hayattan, insandan ve insanî konulardan izole edilmemelidir. Bu yüzden şiirleri hayat ile alâkalı, çözümler üretmeye çalışan, yer yer nasihatta bulunan bir yapıdadır. Eserlerinin herkes tarafından anlaşılması ve hayatla iç içe olmasını istemesindendir belki de, kullandığı dil yalın ve süssüzdür.

"Bende yok sabr-ı sükûn, sende vefadan zerre, İki yoktan ne çıkar fikredelim bir kere."

Na ve bi kelimeleri arapça ve farsçada 'yok' anlamına gelmektedir.Bu beyitte Nabî mahlasının oluşumunu belirtmektedir...

Başlıca eserleri
    * Türkçe Dîvân
    * Farsça Divânçe
    * Hayriyye
    * Hayrabâd
    * Terceme-i Hadis-i Erbaîn
    * Tuhfetü'l Haremeyn
    * Surname
    * Fatihnâme-i Kâmaniçe
    * Zeyl-i Siyer-i Veysi
    * Münşeat