Alternatifim Cafe

Tersinim Teorisi Tanıtımı

Discussion started on Felsefe

İÇİNDEKİLER

Tersinime Giriş

Materyalizm

Tersinim Teorisinin Ana Mantığı ve Kurgulama Yöntemleri

Tersinim Teorisi- Varoluş ve Bilim

Tersinim Teorisi ve Doğal İlkeler

Bilimde Önce Kanıt Sonra Sonuç İlkesi

Dollo kuramı

Düzenleri (sistemleri) bozmanın kolay, yapmanın zor oluşu ilkesi

SAYFA-2

Evren ve Entropi

Materyalist Bilim Anlayışının Kısır ve Dar Mantığı

Bilimin Tarafsız Olması Gerekliliği

Bilimde Kanıtların Önceliği

Teori ve kanun nedir? Ne değildir?

SAYFA-3

Varoluş nedir?

Akıl, bilgi, bilinç nedir? Ne değildir?

Evrim Teorisi ve Tersinim Teorisi

Tersinim Teorisi Neleri Temel Alır?

Tersinim Teorisi ve Canlılık

Varoluştaki İrade

Hurda (junk) Genler Tersinimin Kanıtıdır.

RNA ve DNA'da Gerçekleşen Olaylar


= = =

Tersinim teorisi Türk düşünür ve yazarlarından Hüdai ÇAKMAKın ortaya attığı teoridir. Teorinin kurgulayıcısı Hüdai ÇAKMAK bu konuda şunları yazıyor.

      -Varoluş insanoğlunun var edildiği ilk anlardan beri ilgisini çekmiş, konusunda pek çok teoriler üretilmiştir.

Bu teoriler çok ve çeşitli olmasına rağmen varoluş bir yaratıcının eseridir ya da değildir, rastlantılarla oluşmuştur cevaplarına uygun olmak üzere iki büyük grupta toplanır.

Bir teori gerçek olduğu kuvvetle inanılan bir varsayım üzerine kurulur, ayrıntılanır ve kanıtlanmaya çalışılır.

Ulaşılan bilimsel sonuçlar genelde doğru olduğu kuvvetle inanılan varsayıma uygun olarak yorumlanır. Temel varsayımın yanlış olabileceği hiç bir zaman düşünülmez.

Bu da bilimin olması gereken tarafsızlığına gölge düşürdüğü gibi pek çok hata ve yanlışlara yol açar, teorileri bilim dışına iter.

Örneğin evrim teorisinin doğruluğu kuvvetle inanılan varsayımı milyonlarca tür ve cinste olan tüm canlıların rastlantılarla oluşmuş bir canlı hücresinin zamanla evrimleşmesi sonucu oluştuğudur.

Bir evrim teorisi taraftarı hiç bir zaman bu temel varsayımın yanlış olabileceğini düşünmez.

Bilimsel bulguları bu temel varsayıma uygun yorumlanmaya çalışır. Bu yorumların temel kanun ve ilkelerle çelişip çelişmediğine pek dikkat etmez.

Kimileri görmezlikten, bilmezlikten gelinir.

Tersinim teorisinin kurgulanma yöntemi bu uygulamanın tamamen tersidir.

Önce bilimsel sonuç daha sonra ulaşılan sonuca göre varsayım ilkesine dayanır. Bu nedenle bilimin ortaya koyduğu tüm kanun ve ilkelerle uyumludur, hiç biriyle çelişmez.

Tersinim teorisi herhangi bir teoriye karşıt ya da destek olmak amacıyla ortaya konulmuş değildir. Tamamen kendine özeldir.

Tersinim teorisi maddenin sakımı, entropi, yapmanın zor bozmanın kolay olduğu ilkesi gibi tüm doğal kanun ve ilkeleri temel alır.

Karşıtı olan diğer teorilerin bilimsel yöntemlerle doğruluğu onaylanmış esaslarını da temel almaktan çekinmez.

Bu nedenle tersinim bilim dışına kaymadığı gibi konusundaki tüm teorilerin bilimle doğrulanmış temellerinin birleştiği bir sentez durumundadır.

Tersinim teorisi özet olarak bilimsel araştırmaların sonuçları olan şu esasları temel alır.   

      1)-Enerji girişi ve zaman varoluşun herhangi bir olgusundaki düzen sahibi sistemlerde bozuma (tersinime), diğerlerinde ise değişime neden olur.

      2)-Tersinim teorisine göre Varoluş, tüm evreni varsa diğerlerini kapsayan kompleks bir bütündür. Canlılık ve cansızlık olarak ayrılmaz.

      3)-Varoluşun kompleks bir bütün oluşu bir Yaratıcı iradenin eseri olduğunu gösterir.

       4)-Varoluş canlılığın oluşum ve devamlılığı amaçlıdır. Her şey bu amaca uygun planlanmış ve var edilmiştir. 

       5)-Canlılar evrim teorisi iddiasının aksine gelişim değil, tersinim gösterir. Canlılardaki tersinim, kompleks sistem ve düzenlerin zaman içinde bozuma uğraması, kimi özelliklerini zayıflatması ya da kaybetmesi demektir.

       6)-Her canlı türünün mükemmel ve eksiksiz yaratılmış bir arı ırkı vardır. Diğer tür ve çeşitler arı ırkların tersinimi sonuçlarıdır. Örneğin insanlar maymunların evrimi sonucu oluşamaz. Bu entropi, kalıtım, yaşamsal uygunluklar gibi doğal kanun ve ilkelere aykırıdır.

        7)-Tersinime uğramış arı ırk bireylerinden kimi özelliklerini yitirmiş, zayıflatmış ya da çeşitli değişiklikleri uğramış bireyler ve topluluklar oluşur. Zayıflamış ya da değişikliklere uğramış bireyler ve nesilleri; korunma, savunma, bağışıklık sistemlerinde bulunan yenilenme mekanizmaları sayesinde kimi ana özelliklerini yeniden kısmen de olsa kavuşabilir. Bu nedenle topluluklar çeşitli güç ve özelliklerde bireylerden oluşur.

  Canlı yaşam avantajlarını büyük ölçüde zayıflatmış ya da yitirmiş ise hayat sahnesinden silinir.

       8)-Canlılar varlıklarını tam ve eksiksiz olarak geleceğe aktaramayabilir.

       9)-Varoluş sorusuna verilen cevaplar insan hayatlarını yönlendirir. Bu nedenle tersinimin çok geniş ve derin sosyal etkileri vardır.


#1 - Mayıs 24 2012, 19:08:01

                              Tersinim Teorisine Giriş

    Uzun ve yorucu çalışmalar sonucunda var oluş sorusuna bir cevap niteliğinde olan tersinim teorisi zihnimde şekillenip yazmaya karar verdiğimde konunun derinliğinden, genişliğinden ve ağırlığından yeterince haberdardım.

   Konu hem bilimi, hem felsefeyi ilgilendiriyordu. Ayrıca insan odaklıydı.

    İnsan odaklı olması konuya çok yönlülükle birlikte, tarihsel bir süreci de beraberinde getirmekteydi.

    İnsanlar varoluş sorusuna verdikleri cevaba göre hayat felsefelerini düzenliyorlar, bu felsefelere uygun yaşıyorlardı. Bu nedenle var oluş sorusuna verilen cevaplar çok önemliydi.

   Bu uzun araştırmalarım sırasında öğrendiğim en büyük gerçek şu oldu:

   İnsan mükemmel yaratılmıştı ama en mükemmel değildi. Yaratılışından gelen zaaflar nedeniyle kolaylıkla yanılabiliyor, aldanabiliyordu.

    Bu yanılabilirlik ve aldanabilirlik bir soruya birden fazla cevabın verilmesine neden oluyordu.

    İsteklere, inançlara, zaaflara göre değişmemesi gereken gerçekler kimi insanların menfaatlerine, düşüncelerine uygun olarak eğilip bükülmekte, bunlara uygun yorumlanmaktaydı.

    Kendimizi doğrularla yanlışların bir arada bulunduğu bilimsel bir karmaşa içinde buluyorduk. Bu nedenle gerçeği bulmak hiç de kolay değildi.

    Varoluş sorusunun birbirinin zıddı yalnız iki yanıtı vardı ama gerçek tekti. Diğer ifade ile yanıtlardan birisi yanlıştı.

    Yanlış yanıt üzerine hayat felsefelerini kurgulayanlar ve bunu yaşamlarına aksettirenler çok kötü bir şekilde yanılıp aldanmaktalar, bir bakıma yanlışlar üzerine kurgulanmış hayatlarını heba etmekteydiler.

    Bu nedenle eserimiz doğruyu (gerçeği) arayan fakat bulamayanlara tarafsız bir yol gösterici konumunda olacaktır.

= = =

    Bir soruya verilen değişik yanıtların içinden doğruyu arayıp bulmak gerekir. Muhtemel ki var ediliş gerekçemiz budur.

   Fakat yanılabilir, aldanabilir olmamız nedeniyle gerçekleri arayıp bulmakta kolay değildir.

    Sonuçta bütün içtenliğimle şunu söyleyebilirim.

    En baştan gerçeği bilmediğimi kabul edip her yanıtın doğru olabileceğini var sayarak konulara olabildiğince pozitif yaklaşmaya, genellikle birbirinin zıttı olan yanıtları bir bütün kabul ederek bilimin tarafsız gözleriyle görmeye; tartıp kıyaslamaya, irdelemeye, bilimi ön planda tutmaya çalışmak gerekir.
    Bağnazlık bilimin en büyük düşmanıdır.

    Doğruyu buluncaya kadar bütün yanıtlar (her biri doğru olabileceğinden) benim için aynı değerdeydi.

    Ayrıca yanlışlardan doğrularda bulunabilirdi. Bu nedenle yanlışlarda dâhil tüm yanıtlar doğru bulunana kadar değerli olmalıydı. Fakat doğru bulunduktan sonra yanlışlarda ısrar etmemekte gereklidir. Aksi halde bu bir taassup olur.

    Eserimizin temelinin tamamen bilimsel olması konusunda olabildiğince titiz davranacağız.

    Bu nedenle eserimizi dört temel üzerinde kurgulayacağız.

    Çalışmalarımız öncelikle bilimsel veriler, bilim insanlarının görüş ve düşünceleri, karşıt teorilerin görüş ve düşünceleri, bulunan sonuçların akıl ve mantıkla irdelenip yanlış ve hatalıların ayıklanması, bu yolla gerçeğin aranıp bulunması esaslarına dayalı olacaktır.

    Fakat konu birbirine zıt, iki yönlü, geniş ve derin olduğundan genelde bilimsel bir yol olan; olmayana ergi (bir önermenin doğruluğunu karşıtı önerme sonuçlarının yanlışlığını kanıtlayarak göstermek) yöntemini de kullanacağız.

    Sık eleştiri aldığımız ve alacağımız konulardan birisi de eserimizde kaynaklara yeterince yer vermememiz, daha doğrusu veremememizdir. Bunun bir kaç nedeni vardır.

    Birinci neden araştırmalarımızda doğru bilgiler kadar yanlış bilgilere de ulaşmamızdır.

    Makbul ve geçerli kaynak sayılabilecek bazı eserlerde doğru ve yanlışlar yan yanaydı. Fakat biz gerçeği henüz bulamadığımızdan yanlış oldukları bilimsel yollarla kanıtlanıncaya kadar tüm yanıtları doğru kabul etmek zorundaydık.

    Doğruyu ararken bilgileri kıyaslama metodu kullanarak yanlışlardan doğruları ayıklamaya çalıştık.

   Doğru olduklarını zannettiklerimizi başka kaynaklardan teyit etme yönünden çabalar gösterdik.

    Sonuçta eserimizdeki bilgiler tek kaynaktan değil de pek çok kaynaklardan toparlanmış bir derleme, genelleme hâline geldi. 

 Ayrıca iletişim çağında kaynak göstermenin gerekliliği konusunda (her türlü bilgiyi rahatlık ve kolaylıkla ulaşabildiğimizden) derin ve güçlü şüpheler içindeyiz.

    Eserimizde verdiğimiz bilgilere güvenebileceğinizi özellikle belirtmek isteriz.

   Tereddüt ettiğiniz ya da doğruluğu konusunda şüpheye düştüğünüz bilgiler olursa konusuyla ilgili ders kitaplarından, kapsamlı ansiklopedilerden ve hatta internetten rahatlıkla kontrol edebilirsiniz.

    Her şeyi bilmemizin mümkün olmadığını, yaratılışımız nedeniyle hata ve yanlışlara kolaylıkla düşebileceğimizi biliyoruz.

   Bu nedenle yapıcı olma kaydıyla her türlü eleştiri ve önerilere açığız.

   Bu açıklık (pek çok hata ve yanlışların olabileceğini en baştan kabul ederek) eserimizde verilen bilgiler çoğunluğunun doğruluğu konusundaki güvenimizi de ifade eder.

   Şunu da bilip, inanıyoruz ki hata ve yanlışlar akıllı insanlar için iyi bir öğretmendir.
 
Hüdai ÇAKMAK
#2 - Mayıs 24 2012, 19:10:13

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.