Alternatifim Cafe

BEŞİKTAŞ Tarihi

Discussion started on Beşiktaş

Yeni!

Beşiktaş Jimnastik Kulübü
Kuruluş:1903
BJK Plaza Akaretler Süleyman Seba Caddesi, No. 92
Besiktaş 80690
İstanbul/Türkiye
Resmi Site: www.bjk.com.tr
#1 - Nisan 28 2007, 17:37:08
« Son Düzenleme: Şubat 29 2008, 19:37:19 Gönderen: Asi Ruh »

Yeni!
YÖNETİM


YILDIRIM DEMİRÖREN (Başkan)

YILDIRIM DEMİRÖREN
  Yönetim Kurulu Başkanı  1964 İstanbul doğumlu. Evli ve 2 çocuk babası. Demirören Şirketler Kurulu Yönetim Kurulu Başkan Vekili. İngilizce biliyor.
 
Ertuğrul Kumcuoğlu
  İkinci Başkan
 
Kenan Öner
  Genel Sekreter
 
Ertunç Soğancıoğlu
  Asbaşkan, Mali İşler Sorumlusu, Sayman
 
Levent Erdoğan
  Asbaşkan, Hukuk İşleri ve Derneklerden Sorumlu
Behçet Ümitlen
  Asbaşkan, Jimnastik ve Atletizm Şubeleri’nden Sorumlu
Numan Ceyhan
  Asbaşkan, Iletisim Komitesi, Sponsorluklar ve Yeni Projelerden Sorumlu Uye
Celalettin Kolot
  Yonetim Kurulu Uyesi
Halim Aydın

 Alt Yapı’dan Sorumlu
 
Hüseyin Yücel
  Tesisler, Bedensel Engelliler ve Güreş Şubeleri’nden Sorumlu
İlhan Durusoy
  Yatırımlardan Sorumlu
Bülent Deriş
  Voleybol, Hentbol, Kürek, *** Şubeleri’nden Sorumlu
Nedim Sarsmaz
  Spor Okulları’ndan Sorumlu
Emir Tamer
  Satranç, Briç, Masa Tenisi Şubeleri’nden Sorumlu
Murat Çelik
  Ankara Temsilcisi ve Protokol
Hakan Aksoy
  Pazarlama ve Store’lar
Şeref Yalçın
  Basketbol’dan Sorumlu
M. Mario Berk
  Dış İlişkiler’den Sorumlu

  İCRA KURULU

Kenan Öner
Ertunç Soğancıoğlu
Levent Erdoğan
Behçet Ümitlen
Celalettin Kolot
Numan Ceyhan
#2 - Nisan 28 2007, 17:52:41
« Son Düzenleme: Şubat 29 2008, 19:43:37 Gönderen: Asi Ruh »

Yeni!
KURULUŞ

1900 başlarıydı ve Türkiye'de kulüp düzeyinde spor faaliyetlerinin yapılması henüz yasaktı. Yani Kral 2. Edward'ın yasaklarının aynısı bizim ülkemiz için de geçerliydi. Spor kulüplerinin kurulması ve faaliyete geçmesi de siyasal nedenlerle mümkün değildi. Saray, her türlü toplantı ve gösteri yasağı uyguluyor ve özetle gençler spor yapmak imkanından mahrum kalıyordu.Yasak ve baskılara karşın gençler kendi ülkelerindeki gurbeti, yabancı ve azınlıklara tanınan serbestliğe ulaşmak çabası içinde yeneceklerdi. Yasak ve baskı dinlemeyenler İstanbul'un çeşitli semtlerinde birleşmeye başlamışlardı. Spor sevdalısı Beşiktaş'ın ilk öncüleri 1900 başlarında harekete geçen 26 genç insan; Hüseyin Bereket Mehmet Samil (Medine Muhafızı ve Şeyhülharem Osman Paşa'nın oğulları) Ahmet Fetgeri (Bahriye Subayı), Mehmet Ali Fetgeri (Yirmi Hareketli Terbiye-i Bedeniye ve Kadın Jimnastiği" adlı kitapların yazarı.), Fuat Balkan (Trakya Bağımsızlık Mücadelesi Önderlerinden, Türkiye'ye Eskrim Sporu'nu getiren ve aile fertleriyle 4 olimpiyata katılmış ender sporculardan.), Muhittin Pasa (Beyoğlu Mutasarrıfı), Mazhar Kazancı (C. Mustafa Paşa'da 11. Suvari Alayı Mulazim, Türkiye'nin ilk jimnastik hocalarından), Nazim Nazif Ander, Haydar Bey Cami Baykurt (Politikaci, Yazar… 1945'te çıkan Yeni Dünya Gazetisi'nin sahibi), Behçet Bey (Padişah Abdülhamit'in Kuşçubaşı'sı), Şevket Cenani (Basvekil Kadri Pasa'nın oğlu), Mahmut Naci Bey (Osmanlı Mebusan Meclisi Üyesi ve Trablusgarp Milletvekili), Refik Bey(Türkiye'nin ilk eskrimcilerinden), Şükrü Pasa (Serasker Rıza Paşa'nın oğlu), Hacı Ahmet Pasa (Enver Paşa'nın babası), Kılıç Ali ( Atatürk'ün silah arkadaşı,1. devre Gaziantep Milletvekili, Gündüz Kılıç'ın babası) Ziya Karamürsel (İstanbul Milletvekili), Kenan Bey (Padişah'ın özel hafiyesi), Yüzbaşı Fethi Bey (İlk şehit pilotumuz), Şeraffettin Bey(İzmir'e ilk giren suvari subayı), Şeref Bey (Yıldız", "Çırağan" ve "Dolmabahçe" saraylarına hizmet eden çeşitli arabalarla atların muhafaza edildiği, bugünkü İnonu Stadı'nın bulunduğu yerde olan, "Has Ahır"ın en onemli yetkili amiri.) Celal Davut Hami Bey, Fuat Paşa Kamil Beyler1902 yılının Kasım'ında Serencebey'de bir araya gelmiş ve kulüp kurmaya karar vermişlerdi. Bu istek 1903 yılının Mart ayında gerçekleşecekti.
#3 - Nisan 28 2007, 17:55:57
« Son Düzenleme: Şubat 29 2008, 19:46:23 Gönderen: Asi Ruh »

Yeni!
TARİHÇE



"Beşiktaş Jimnastik Kulübü" 1903 yılının Mart ayı içinde ekserisi saraya mahsup 26 genç tarafından, Serencebey’deki "Osman Paşa Konağı"’ında kuruldu... Başlangıçta, "İstibdat Rejimi’nin baskısından kurtulamayan Beşiktaş’lı kurucu ve sporcuları, sarayın bireyleri olarak, sadece spor yapmak amacıyla bir kulüp kurma teşebbüsünde bulunduklarını Seryaver Mehmet Paşa kanalıyla Padişah II.Abdülhamid’e kanıtladıktan sonradır ki, O’nun özel izniyle faaliyetini sürdürme imkanı buldu... Padişahın tek şartı, "İngilizlerin icadı ayak topunu oynamayacaksınız" sözleriyle belirlenmişti... Bu yüzden Beşiktaş’ın futbol faaliyeti, II.Meşrutiyet - Hürriyet Rejimi’nin ilanını takip eden yıllarda, yani ancak 1911’de hayata geçebilmişti... İlk adı "Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü" olan kulüp, faaliyetinin daha net bir şekilde anlaşılması için, isminde bir değişiklik yapmış ve "OSMANLI BEŞİKTAŞ TERBİYE-İ BEDENİYE MEKTEBİ" adını alarak, Saray Emniyet Teşkilatı’na gerçek amacının sadece "gençlere spor yaptırmak" olduğunu kanıtlamaya çalışmıştı...



1908’de ilan edilen "İkinci Meşrutiyet"in arkasından, "Cemiyetler Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle spor kulüplerinin bağlı oldukları kaymakamlıklarda tescil işlemlerini yaptırmaları sonucunda, siyah-beyazlı kulübün adı bu defa da "OSMANLI BEŞİKTAŞ JİMNASTİK KULÜBÜ" oldu. Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte "Osmanlı" sözcüğü kaldırtılarak isim, bugünkü son şeklini aldı... Beşiktaş’ın ilk renkleri Kırmızı-Beyaz’dı... "Balkan Harbi" sırasında binlerce vatan evladının şehit düşmesi ve Balkanlar’ın önemli bir bölümünün kaybı üzerine teessüre kapılan Beşiktaş Kulübü, fevkalade kongreye başvurmuş, ittifakla aldığı kararla: "Balkan topraklarının tamamı, tekrar Türk milletinin oluncaya kadar, Kırmızı-Beyaz olan renklerini "Siyah-Beyaz"a çevirmiştir... Beşiktaş’a "KARAKARTAL" lakabı ise, 1932-1933 sezonunda Fenerbahçe ile oynanan "Lig Şampiyonluğu Finali’nde verilmiştir. Şeref Bey’in ölümü münasebetiyle simsiyah formalarla maça çıkan Beşiktaş Takımı, 90 dakika tek kale oynadığı oyunda, ezeli rakibinin kalesine tam 66 akın yapınca, seyirciler; "Karakartallar gibi saldırıyor" haykırışlarıyla, ona yepyeni bir ünvan bahsetmişlerdir...

O gün, beraberlik halinde dahi Fener’in şampiyon olacağı bu kritik maçta, Beşiktaş’ın nizami golünü iptal eden hakem Kemal Halim’in taraflı tutumu, Siyah-Beyazlı Takım’ı hakettiği bir başarıdan men etmiştir. Çok değil bir sezon sonraki karşılaşmalarda ise Beşiktaş hem İstanbul Ligi’ni hem de Türkiye Futbol Şampiyonluğu’nun kazanarak, bir yıl evvel kendisine yapılan haksızlığa en anlamlı cevabı vermiştir.

Beşiktaş Jimnastik Kulübü, Osmanlı Sarayı’na mensup ailelerin fertleri tarafından bir spor teşekkülüdür. Kurucuları, yöneticileri ve sporcuları arasında, "müşir"ler, "seryaver"ler, "elçi"ler kara, hava, deniz subayları, çok iyi eğitim görmüş meslek sahipleri daima çoğunluğu teşkil etmişlerdir.... Bununla beraber, bu "saray kulübü" zamanla kapılarını halk kesimlerine de açmakta sakınca görmemiş ve iyi ahlaklı olması şartıyla, işçi, esnaf gibi küçük işlerle uğraşan sporculara da bünyesinde "spor yapma imkanı" vermiştir. Üstelik her dönemde.... İş ve göreve bağlılık, cemiyetlerin bünyesinde önemle üzerinde durulan bir husustur. Eskiler buna "vazife mukaddesatı" derler...



Bu özelliklerden uzak kalan fertler, takdir ve tasvip göremez, tenkit konusu olurlar. Ferdin cemiyetle bu en yakın ilişkisi, meslek gruplarının doğmasına ve çeşitlenmesine sebebiyet vermiştir. Fertler de şahsi yeteneklerine, yetişme olanaklarına göre bu meslek gruplarına katılarak, gerek kitleye karşı sorumluluklarını ve gerekse yaşamlarını sürdürme yollarını sağlarlar... Uzun tahsilin, geniş kültürün getirdiği meslekler yanında, basit metodlarla elde edilen iş ve görevlere de rastlanır toplumumuzda... Böylece gruplarda kademe, kademe bir irtifa görülür. İleri cemiyetlerde insanlar, jüri durumundaki toplum, her çeşit meslek grubuna layık olduğu değeri verdiği gibi, dürüstlük çerçevesi içinde yapılan her işi, mukaddes ve muteber sayar...Zaten "zirvesiz bir piramit olamayacağı gibi, tabansız bir zirveye de rastlayabilmek mümkün değildir" dünyamızda.... Nedense bu gerçeğin maddi cephesindeki fizik kaidesi, mukaddesatta eşitliğe ulaştığa halde, aynı değerlendirme, manevi cephesinde müşahade edilemiyor.... Beşiktaş’a rekabetin en fazla görüldü spor sahalarında tahkir edercesine ve çalışma hayatımızı manalandıran iş, meslek piramidinin bir seviyesine tecavüze yeltenerek "ARABACILAR" diye bağıranlara şu suali sormak lazım: Acaba mühendisler, avukatlar, doktorlar, diplomatlar ya da bakkallar, ameleler köfteciler yakıştırmaları şeklinde bağırsalardı. Siyah-Beyaz renkler için ne farkederdi?

Ne gibi bir hissiyatın tesiri altında kalırlardı Siyah-Beyazlılar. Şüphesiz ki hiç... Ancak, yıllardır Beşiktaş’ın tarihi ile iç içe olmuş bir araştırmacı olarak bu camianın bilinmeyen yönlerini spor kamuoyuna anlatmak, öğretmek ve bazı kendini bilmezleri biraz olsun aydınlatmak, meslek ilkemizdir.... Açıklayalım: Beşiktaş Jimnastik Kulübü spor tarihini tetkik edenler bilirler. Osmanlı Sarayı bünyesinde oluşmuş olan bu gençlik teşekkülü "İstibdat Dönemi" nin zor şartlarına rağmen, bir spor akademisi hüviyeti taşıdığı içindir ki, Padişah II.Abdülhamit’in özel izniyle faaliyetlerini sürdürebilmiştir. Başlangıçta onlar bile meşhur "Hasan Paşa Karakolu" na davet edilip sorguya çekilmiştir, Seryaver Mehmet Paşa’nın müdahalesiyle, zindana atılmaktan, Fizan’a sürülmekten son anda kurtulmuşlardı... Her birinin saraya mahsup aile fertleri oluşları, amaçlarının sadece spor yapmak ve yeni sporcular yetiştirmek üzere planladığı açıklık kazandığı içindir ki, bir ayrıcalığa sahip olabilirmiştir.



Beşiktaş’lı sporcular, İstabli Amire (Has Ahır) Müdürü’nün de Beşiktaş’a katılmasından faydalanarak, Serencebey’deki idman mahalli olan "Osman Paşa Konağı"na gidip, gelirlerken, Dolmabahçe Saray Arabaları’ndan istifade etmeye başlamışlardı. Her hareketin göze battığı ve dedikodu mevzuu olduğu o günlerde, saray arabalarıyla haftanın muayyen günlerinde yapılan bu seyahatler, halkın Beşiktaş’lı gençlere: "SARAY ARABALARIYLA GEZEN GENÇLER" ya da "SARAY ARABALILAR" şeklinde isimler takmalarına sebep olmuştur.... O zamanlar, samimi ve sıcak bir ifadenin mahsulü olan bu tabirler, herhalde zaman geçtikçe Beşiktaş’ın ihtişamı karşısında tedirgen olan rakip taraftarlarca istismar edilerek, "ARABACILAR" olarak değiştirilmiştir. Konumuzun başında da ifade ettiğimiz gibi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde saraydan doğup serpilen, yaşamını Cumhuriyet Türkiye’sine taşı*** asırlık bir çınar ağacı gibi, sportif ve sosyal etkinlikleriyle "dev bir görüntü" arzeden Beşiktaş Jimnastik Kulübü, üst düzey her meslek grubuyla olduğu kadar, işçisi, esnafı ile de ifthar eden bir cemiyettir...

BİR KISIM AZINLIKLARIN TEŞVİKİ İLE YUNANLI SUBAYLAR BEŞİKTAŞ KULÜBÜ LOKALİNİ YAĞMA ETMİŞLERDİ.

1918 yılında "1.Cihan Harbi" sona ermiş ve "Mondros Mütarekesinin" tabii sonucu olarak 13 Kasım 1918 günü müttefikler İstanbul’u işgal etmişlerdir. O günlerde Beşiktaş Jimnastik Kulübü Akaretler’deki lokali elinden alındığı için Beşiktaş Çarşısı bir kilise binasında ikamet etmek mecburiyetinde kalmıştı. Siyah-Beyazlılar burada çok acı bir felakete uğradılar ve 1903 ile 1918 yılları arasında elde ettikleri tüm şild, kupa, madalya, flama gibi şampiyonluk göstergelerini, çok önemli belgelerle, fotoğraflarını kaybettiler. İstanbul’un işgalini takip eden günlerde, kulübün bu son lokali rumlar tarafından ele geçirilmişti.

Beşiktaş Jimnastik Kulübünün faaliyetlerini ve parlak başarılarını çekemeyen bu kimseler, Yunan Subaylarını da aralarına alıp, tecavüz planlarını fiiliyata dökmekten çekinmediler. Azınlıklar arasında Fısıltı Gazetesi’yle yayılmış olan "Beşiktaş Kulübü, Mustafa Kemal Paşa ile gizli işbirliği yapıyor" söylentileri şüphesiz yağmalamanın asıl sebebi olarak gösterilebilir. Ata’nın Beşiktaş Kulübü’ne yaptığı ziyaretleri ve 56 sahasında gerçekleştirdiği sohbetleri gören (Fuat Balkan tarafından çekilmiş) fotoğraflarda maalesef bu yağma sırasında telef oldular.

BU ACININ NE DEMEK OLDUĞUNU FENERBAHÇE’DE ÇOK İYİ BİLİR VE AÇTIĞI YARAYI HİSSEDER

Fenerbahçe Kulübü 94 yıllık tarihinde birçok acılar çekti ve felaketler yaşadı. Bunların en talihsizi şüphesiz 1932 yangınıdır. Sarı-lacivertlerin 1914 yılında yerleştiği Kuşdili Semti’nin o dönemdeki en gösterişli binası 5-6 Haziran 1932 gecesi birkaç saat içinde 25 yıllık varlığının bütün şerefli anılarıyla birlikte yanıp küloldu. Tıpkı Beşiktaş’ta olduğu gibi, Şampiyonluk kupaları şildler, birincilik madalyaları, flamalar ve en acı olanı önemli evraklar, fotoğraflar alevler arasında birer birer yokoldular. 1918’de Atatürk’ün imzaladığı "Şeref Defteri" de tesadüfen yöneticilerden birinde olduğu için bu önemli belgenin yok olması önlenmiş oldu. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Atatürk’ün Beşiktaşla ilgisi "Yıldırım Orduları Kumandanlığı" görevine başlamadan önce ve 1915’te "Çanakkale Müdafihi" olarak adını dünya tarihine yazdırdığı günlerde başlamıştır. Bunu kanıtlayan belgelerden biri olarak Akaretler Yokuşu üzerinde oturduğu 76 nolu binanın dış kapısı yanındaki "Mermer Kitabe’"de şu satırlar yer almaktadır: "Atatürk, 1.Dünya Savaşı’ndan düşmana karşı İstanbul’u koruyup kurtaran, Çanakkale Müdafihi Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal Paşa iken bu evde kiracı olarak kalmıştır." Çanakkale Savaşı 19 Şubat-1 Aralık 1915 tarihleri arasında cereyan ettiğine göre Atatürk-Beşiktaş diyaloğunun 1915 yılında başladığı bu belgeyle açık seçik ortadadır. Uzun lafın kısası, bu belge de göstermektedir ki, Ulu Önder Atatürk’ün ilk gözağrısı başka bir deyişle gençlik ateşini yaktığı ilk spor kulübü BEŞİKTAŞ’tır. Beşiktaş kurucularından eskrimci Fuat Balkan Mustafa Kemal Atatürk’ün yakınlık duyduğu asker sporculardan biriydi. Milli mücadele yıllarında Makedonya ve Batı Trakya’daki kahramanlıklarından sonra emrindeki üç melis taburunu 17 Eylül 1917 günü Drama’dan hareketle Türkiye’ye getiren Fuat Balkan’ın umumi karargahı paha biçilmez bir hediye şeklinde Türk ordusuna kavuşturduğundan kendisini nasıl tebrik edeceğini bilememişti. Mustafa Kemal Atatürk, Yıldırım Orduları Grup Kumandanlığı görevine başlamadan önce 1916’nın ilk günlerinde, Akaretler’deki evinin arka kapısından Beşiktaş Jimnastik Kulübü idman sahasına inmiş (Şimdiki Plazaların bulunduğu alan) Ahmet Fetgeri ile Fuat Balkan Beyleri yanına çağırıp, kendileriyle şu konuşmayı yapmıştır:

"EFENDİLER, SİZLERİN VE SPORCULARINIZIN CİDDİ ÇALIŞMALARINI, ÇEVİKLİK VE MAHARETLERİNİ UZUN ZAMANDAN BERİ BÜYÜK BİR ZEVKLE, DİKKATLE İZLİYORUM. SPORDAN YOKSUN BİR GENÇLİK NASIL Kİ VATAN MÜDAFASI SIRASINDA ETKİLİ OLAMIYORSA İNSAN DENEN VARLIĞIN KAFA YAPISI DA NE DERECE TEKAÜL EDERSE ETSİN, BEDENİ İKİŞAFI NOKSAN VE YETERSİZ OLURSA O VÜCUT O KAFAYI İLERİYE GÖTÜREMEZ, TAŞIYAMAZ. BUGÜN BÜNYENİZDE TOPLAYIP, İBNİ METODLARLA YETİŞTİRMEYE ÇALIŞTIĞINIZ BU GENÇLER, TAM ANLAMDA BEDENEN VE FİKREN GELİŞTİKLERİ ZAMAN VATAN MÜDAFASINDA İLMİ SAHALARDA OLDUĞU GİBİ SPOR ALANLARINDA DA AVRUPALI HASIMLARINA TÜRK’ÜN ÖLMEZ GÜCÜNÜ İSPAT EDECEKLERDİR. SİZİ CANDAN KUTLAR, BAŞARILARINIZI HER ZAMAN DUYMAK İSTERİM"....

1961 yılında kendisiyle Beşiktaş Tarihi adına yaptığım bir söyleşide Beşiktaş Kurucusu, Türkiye’nin ilk Güreş Federasyonu Başkanı ve Yazar Ahmet Fetgeri’den aldığım bu Ata’ya ait söylev gerçekte siyah-beyazlı camiaya Atatürk’ün bir vasiyeti olmuştur.

Atatürk’ün Samsun’da milli mücadeleyi başlatarak Türk Milletine istikbali için yeşil ışık yaktığı önemli gündür.Bu bayramın mucidi ise Beşiktaş Kulübüdür. Cumhuriyetin onuncu yılını takip eden yıllarda Beşiktaş Kulübünün büyükleri ebedi şef Atatürk’e gençliğin beslediği sevgi ve saygıyı dile getirebilmek amacıyla "Atatürk Spor Günü" tertip etmeyi planlamışilardı. Sonuçta kardeş kulüpler Galatasaray, Fenerbahçe ve Güneş ile de dayanışma içine giren Beşiktaş Jimnastik Kulübü 24 Mayıs 1935 günü 20.000 sporseverin doldurduğu Fenerbahçe Stadı’nda bu organizasyonu gerçekleştirmiş ve büyük sansasyon yaratmıştı. Türk spor teşkilatının 1937 kongresinde Beşiktaş kadar Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakının kurulmasında en önemli rol oynayan yöneticilerden biri olan Ahmet Fetgeri ilk gün kürsüye çıkmış ve 19 Mayıs’ın bir gençlik ve spor bayramı olarak her yıl kutlanmasını teklif etmiştir. Bu güzel ve anlamlı tasarı alkışlarla hemen kabul edilmiş ve Atatürk’ün de onayı alındıktan sonra 20 haziran 1938 günü 3466 sayılı kanunla yürülüğe girmiştir spor yaşamımızda. İşte Atatürek ve Beşiktaş birlikteliği bu boyutlara kadar tırmanmış, Türk spor tarihinin en anlamlı en gerçek olaylarından biridir.
#4 - Nisan 28 2007, 17:58:45
« Son Düzenleme: Şubat 29 2008, 19:53:42 Gönderen: Asi Ruh »

Yeni!
BAŞKANLAR

1903-1908  M. Samil Osmanoğlu 
1908-1911  Şükrü Paşa
1911-1918  Fuat Paşa 
1918-1923  Fuat Balkan 
1923-1924  Salih Bey 
1924-1926  Ahmet Fetgeri Aseni 
1926-1932  Dr. Emin Şükrü Kurt 
1932-1935  A. Ziya Karamürsel 
1935-1937  Fuat Balkan 
1937-1938  Recep Peker 
1938-1939  A. Ziya Karamürsel 
1939-1940  Yusuf Özay Erdem 
1940-1941  Yusuf Ziya Erdem 
1941-1942  A. Ziya Karamürsel 
1942-1950  A. Ziya Kozanoğlu 
1950-1951  Ekrem Amaç 
1951-1955  S. Fuat Keçeci 
1955-1956  Tahir Söğütlü 
1956-1957  Danyal Akbel 
1957-1958  Nuri Togay 
1958-1959  Ferhat Nasır 
1959-1960  Nuri Togay 
1960-1963  Hakki Yeten 
1963-1964  Selahattin Akel 
1964-1966  Hakkı Yeten 
1966-1967  Hasan Salman 
1967-1969  Talat Asal
1969-1970  Rüştü Erkuş - Nuri Togay 
1970-1971  Agasi Şen 
1971-1972  Himmet Ünlü 
1972-1973   Şekip Okçuoğlu
1973-1977  Mehmet Üstünkaya 
1977-1977  Şevket Belgin
1977-1980  Gazi Akinal 
1980-1980  Hüseyin Cevahir - Alp Göksan 
1980-1981  Riza Kumruoğlu 
1981-1984  Mehmet Üstünkaya 
1984-1999 Süleyman Seba 
1999-2004  Serdar Bilgili 
2004-..  Yıldırım Demirören
#5 - Nisan 28 2007, 18:04:11
« Son Düzenleme: Şubat 29 2008, 19:58:17 Gönderen: Asi Ruh »

Yeni!
ŞAMPİYON YILLAR ve KADROLAR

1958/69
Varol, Necmi, Kamil, Münir, Özcan, B.Ahmet, Gürcan, Kaya, Nazmi, Recep, K.Ahmet, Sofyanidis, Coşkun, Sedat, Faik, Celal, Güneş
1959/60
Necmi, İlhan, Münir, Tuncay, Bahattin, Sabahattin, Faik, K. Ahmet, Nazmi, Arif, Birol, Şenol, Kaya, Mustafa, Sabri, Ayhan, Cengiz, Nevzat, Doğan
1965/66
Yusuf, Sanlı, Coşkun, Yavuz, Fehmi, Suat ,Süreyya, Necmi, K.Ahmet, K.Rahmi, Kaya.
1966/67
Yusuf, Faruk, K.Ahmet, Fehmi, Sabri, Kaya, Sanlı, Süreyya, Sami, Fethi, Erkan
1981/82
Adem, Rasim, Süleyman, Samet, Mehmet Ekşi, Ulvi, Kadir, Riza, Fikret, Serdar, B. Haluk, Ziya, Necdet, Bora, Tuğrul, Ali Kemal, Şaban, Kenan, Atilla, Burhan, K. Haluk
1985/86
Zafer, Adem, Ulvi, Samet, Kadir, Gökhan, B.Haluk, Tevfik, Ziya, Fikret, K.Haluk, Tekin, Rıza, Necdet, Bora, Sinan, Metin, Ali, Feyyaz,Kovaçeviç
1989/90
Engin, Recep, Gökhan, Kadir, Ulvi, Rıza, Şenol, Mehmet, Walsh, Halim, Zeki, İsmail, Turan, Saffet, Metin, Ali, Feyyaz
1990/91
Engin, K.Metin, Recep, Gökhan, Ulvi, Hamit, Kadir, Rıza, Mehmet, Şenol, Walsh, Turan, Mutlu, Halim, Wilson, Zeki, Metin, Ali, Feyyaz
1991/92
Bako, Recep, Gökhan, Kadir, Ulvi, Rıza, Hamit, Sergen, Şenol, Zeyer, Zeki, Turan, Halim, K.Metin, Mutlu, Mehmet, Ali, Feyyaz
1994/95
Aumann, Şener, Gökhan, Recep, Alpay, K.Ali, K.Metin, Serdar, Hüseyin, Sertan, Rıza, Madida, Sergen, Mehmet, Sverisson, Mutlu, Ertuğrul, Oktay, Metin, Ali
2002/03
Oscar Cordoba, Tolga Doğantez, Tayfur Havutçu, Ahmet Yıldırım, Guiaro Ronaldo, Yasin Sülün, Ahmet Dursun, Daniel Gabriel Pancu, Sergen Yalçın, Bayram Bektaş, Tamer Tuna, Federico Gıuntı, Constantin Marius Maldarasanu, Evren Gayır, Niyazi Güney, Kaan Dobra, İbrahim Üzülmez, Pascal Oliver Nouma, N. Yasin Yıldız, Eser Yağmur, İlhan Mansız, Ali Cansun Begeçarslan, Carlos Antonio Zago, Göksel Gencer, Zafer Demiray, Serdar Topraktepe, Ali Eren Beşerler, Tümer Metin
2008 / 09
Rüştü Reçber, Serdar Kurtuluş, Édouard Cissé, Gökhan Zan, Tomáš Sivok, Uğur İnceman, Erkan Zengin, Matias Delgado (Kaptan), Mert Nobre (2. kaptan), Bobô, Rodrigo Tello, Ekrem Dağ, İbrahim Üzülmez, Aydın Karabulut, Serdar Özkan, Filip Hološko, Erdem Köse, Tomáš Zápotocny, Fabian Ernst, Yusuf Şimşek, İbrahim Toraman, Hakan Arıkan
#6 - Nisan 28 2007, 18:11:02
« Son Düzenleme: Haziran 30 2009, 15:26:54 Gönderen: Asi Ruh »

Yeni!
ANTRENÖRLER

SEZON          ANTRENÖR
1911-1925  Şeref Bey 
1925-1935  Zinger (Macaristan) 
1935-1944   Refik Osman Top 
1944-1946  Charles Howard (İngiltere) 
1946-1947  Refik Osman Top 
1947-1948  Meazza (İtalya) 
1948-1949  Hakkı Yeten 
1949-1950  Eric Keen (İngiltere) 
1950-1954  Hakkı Yeten 
1954-1955  Sandro Puppo (İtalya) 
1955-1956  Cihat Arman 
1956-1957  Mesaros (Macaristan) 
1957-1958  Esref Bilgiç 
1958-1959  Remondini (İtalya) 
1959-1960  Andrea Kutik (Macaristan) 
1960-1961  Sandro Puppo (İtalya) 
1961-1963   Şeref Görkey 
1963-1964   Recep Adanır - Melcihor (Avusturya) 
1964-1967  Lubisa Spajiç (Yugoslavya) 
1967-1968  Jane Janevski (Yugoslavya) 
1968-1969  Milev (Bulgaria) 
1969-1970  Çiriç (Yugoslavya) 
1970-1971  Teoderescu (Romanya) 
1971-1972  Gündüz Kılıç 
1972-1974  Abdullah Gegiç (Yugoslavya) 
1974-1975  Metin Türel 
1975-1976  Horst Buhtz (Almanya) 
1976-1977  Gündüz Tekin Onay 
1977-1978  Milos Milutinoviç (Yugoslavya) 
1978-1979  Dogan Andaç 
1979-1980  Serpil Hamdi Tüzün 
1980-1981  Metin Türel - Dorde Miliç (Yugoslavya) 
1981-1983  Dorde Miliç (Yugoslavya) 
1983-1984  Dorde Miliç (Yugoslavya)- Ziya Taner
1984-1986  Branko Stankoviç (Yugoslavya) 
1986-1987  Milos Milutinoviç (Yugoslavya) 
1987-1993  Gordon Milne (İngiltere)
1993-1996  Christoph Daum (Almanya) 
1996-1997  Rasim Kara 
1997-1998  John Benjamin Toshack (Galler) 
1998-1999  John Benjamin Toshack (Galler) - Fuat Yaman - Karl Heinz Feldkamp (Almanya) 
1999-2000  Hans Peter Briegel (Almanya) 
2000-2000 Nevio Scala (İtalya) 
2000-2002  Christoph Daum
2002-2004  Mircea Lucescu
2004-2005  Vicente Del Bosque - Rıza Çalımbay
2005-2005  Rıza Çalımbay
2005-2007  Jean Tigana
2007-2008  Ertuğrul Sağlam
2008-?.. Mustafa Denizli
#7 - Nisan 28 2007, 18:14:05
« Son Düzenleme: Ekim 24 2008, 19:30:20 Gönderen: Asi Ruh »

Yeni!

Kulübümüz Hakkında Daha Çok Bilgi Almak İstiyorsanız

Buraya ( BJK Resmi Sitesi ) Tıklayınız

#8 - Nisan 28 2007, 18:42:18
« Son Düzenleme: Şubat 29 2008, 19:34:24 Gönderen: Asi Ruh »

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.