Alternatifim Cafe

Klasik Mantık

Discussion started on Mantık

Klasik Mantık



· Mantığın Konusu : Mantık, doğru düşünmenin kurallarını koyan disiplindir. Doğru düşünme, kendini akıl yürütmede, verilen yargılardan sonuç çıkartmada gösterir. Yargı (önerme) ve akıl yürütme (çıkarım) mantığın temel kavramlarıdır. Yargının dayandığı doğru, bilgi doğrusudur. “Şu kalem siyahtır.” yargısında, kalemle onun siyah olup olmadığının uygunluğu bilgi doğrusu ile saptanır. Yargılara dayanarak sonuç çıkartmak ise mantık (akıl) doğrusudur. Akıl yürütme (çıkarım) üç biçimde yapılır.

UYARI : Tümdengelim, zihnin genelden özele, Tümevarım, zihnin özelden genele, Anoloji, zihnin özelden özele, sonuç çıkartmasıdır.

© Tümdengelim (Dedüksiyon) : Zihnin genel yargılardan özel sonuçlar çıkarmasıdır. Örnek : Bütün madenler ısınınca genleşir. “Demir madendir.” O halde, demir ısınınca genleşir. Tümdengelimin doğruluk değeri kesindir. Çünkü bütün doğru ise parça da doğru olmak zorundadır. “Bütün madenler ısınınca genleşir.” “Demir ısınınca genleşir.” Tümdengelim, mantık doğrusunun açık bir örneğidir.

© Tümevarım (Endüsksiyon) : Zihnin tek tek olgularla ilgili yargılardan hareket ederek genel sonuçlara ulaşmasıdır. Örnek : “Ali, Ayşe, John, Brigitte insandır ve ölümlüdür.” O halde, bütün insanlar, ölümlüdür. Tümevarımın doğruluk değeri olasılıklıdır. Yukarıdaki örnekte sonuç doğru olduğu halde, “Ali, Ayşe, John, Brigitte insandır ve sarı saçlıdır.” “ O halde, bütün insanlar sarı saçlıdır akıl yürütmesinde sonuç yanlıştır.”

© Anoloji (Andırma) : İki olaydaki benzerliklerden yararlanarak, birinde var olan özelliği diğerinde de var saymaktır. Örnek : “Güney Afrika Cumhuriyeti’nde altın madeni çıkar ve Güney Afrika Cumhuriyeti zengin bir ülkedir.” “Türkiye’de altın madeni çıkar.” “O halde Türkiye de zengindir.” Anoloji, zihnin özelden özele sonuç çıkarmasıdır ve doğruluk değeri olasılıklıdır.

Mantığın Tarihçesi : Mantık, doğruya ulaşmanın yolu olarak Aristoteles tarafından geliştirilen bir tümdengelim yöntemi olarak ortaya çıkar. Orta Çağ, Aristoteles mantığının takipçisi olur. Ancak, doğa bilimlerinin de geliştiği Rönesans döneminde Aristoteles mantığı yetersiz bulunur. Yeni Çağ’da mantık Leibniz’in çabalarıyla matematikselleşmeye başlar ve sembolleşerek günümüzde modern mantık olarak adlandırdığımız sembolik mantık haline gelir.

Aristoteles : Mantığı bir disiplin olarak kuran Aristotelestir. Aristoteles, Organon (Araç) adlı yapıtında doğruya ulaşmanın yöntemini ortaya koyar. Ona göre bu yöntem, tümdengelim biçimi olan kıyastır. Ortaçağ boyunca Aristoteles’in mantık anlayışı egemen olur ve gerek Avrupa gerekse İslam mantıkçıları Aristoteles’in izinden giderek mantığı geliştirirler.

Rönesans : Rönesansla birlikte, doğa bilimlerinin de gelişmesi sonucu Aristoteles mantığının yetersizliği görülür. Bu yetersizliği ele alan Bacon, Descartes ve Mill, Aristoteles’in kıyas yöntemini yeni bilgi vermediği, bilinenleri tekrarladığı için eleştirirler. Mantığın doğa bilimlerinin yöntemlerine yöneldiği bu dönemde, Aristoteles’in mantık çalışmaları geri plana itilip, yöntem çalışmaları ön plana çıkartılır.

Yeni Çağ : Yeni Çağda özel mantık alanı önem kazanır. Zamanla yöntem çalışmalarının bilim felsefesinin alanına girmesi sonucu mantıkta yeni arayışlar başlar.Bu arayışların ilk ciddi adımı Leibniz ile atılır. Leibniz, akıl yürütmelerin içeriğinden bağımsız bir biçimde matematik kuralları gibi olması gerektiğini savunur. Bunun yolunun da sembolleştirme olduğunu vurgular.

Modern Mantık : Leibniz’in açtığı bu yolda De Morgan, Bole, Jevans mantığı matematiğe dayandıran çalışmalar yaparlar. Böylece modern (sembolik) mantık çalışmaları hız kazanır. Modern mantık çalışmaları önermeler mantığı ve niceleme mantığı olmak üzere iki değerli mantık çalışmaları ile Frege, Russel ve Whitelead tarafından geliştirilir. İki değerli mantığa karşı Lukasiewich ve Post çok değerli mantığı kurarlar. Reichenbach ise olasılık mantığını kurarak sonsuz sayıda doğruluk değerli bir mantık sistemi geliştirir. Bu çalışmaları kiplik mantığı, özdeşlik mantığı ve varlık mantığı çalışmaları izler.



Düşünme İlkeleri : Mantıklı “düşünme”, aklın ilkelerine uygun düşen bir düşünmedir. Eğer aklın düşünme ilkeleri olmasaydı, insanlararası iletişim olanağı ortadan kalkardı. Demek ki biz saçma ile saçma olmayanı, mantıklı ile mantıksızı aklımızdaki bir takım ilkelere göre birbirinden ayırırız. Klasik mantık (Aristoteles mantığı) düşünmenin ilkelerini, özdeşlik ilkesi, çelişmezlik ilkesi ve üçüncü halin olanaksızlığı ilkesi olmak üzere üç ilkede toplar. Leibniz bunlara bir dördüncü ilke olarak yeter neden (sebep) ilkesini eklemiştir.
UYARI : Özdeşlik ilkesi bir nesnenin yalnızca kendini anlatırken, çelişmezlik ilkesi nesnenin dışındaki tüm nesneleri anlatır. Bu yüzden, çelişmezlik ilkesinin evrenine giren nesneler özdeşlik ilkesinin evresine giren nesnelerden daha çoktur. Çelişmezlik ilkesinin dayandığı temel, özdeşlik ilkesidir. Çünkü, bir şey kendisi olmayan şey değilse (çelişmezlik) kendisidir (özdeşlik). Üçüncü halin olanaksızlığı ilkesine karşı ikiden fazla olasılığın olduğu görüşünden hareketle çok değerli mantık doğmuştur.

Özdeşlik İlkesi : “Bir şey ne ise odur ya da bir şey kendisidir” ya da “A, A’dır” Özdeşlik ilkesine göre, akıl yürütme sırasında bir terime hangi anlam verilmişse sonuna kadar o anlama sahip kalınmalıdır. Bir nesne başka bir nesneye benzeyebilir ancak onunla özdeş olamaz. “İnsan taştır.” İfadesi özdeşlik ilkesine aykırıdır.

Çelişmezlik İlkesi : “Bir şey aynı zaman ve koşullarda hem kendisi hem başka bir şey olamaz” ya da “A, A olmayan değildir.” “İnsan hem ölüdür, hem canlıdır.” “Su hem sıvıdır, hem katıdır.” “Taş hem vardır hem yoktur.” Önermeleri çelişmezlik ilkesine ters düşer.

Üçüncü halin Olanaksızlığı İlkesi : “Bir şey ya vardır, ya yoktur, ortası yoktur”, ilkesi üçüncü halin yokluğu ilkesidir. Örnek, Şu insan ya ölüdür ya sağdır, bu sayı ya tek sayıdır ya çift sayıdır, bu önerme ya doğrudur ya yanlıştır.

Yeter Neden (Sebep) İlkesi : “Hiçbir yargı yeter neden olmadan doğru değildir”, biçiminde ifade edilen yeter neden ilkesinin bir düşünce ilkesinden çok, bir varlık ilkesi olduğu söylenebilir. Bu ilkeye göre yeterli görülen neden yargının doğruluğunun dayanağı olmalıdır.

· Klasik Mantık : Aristo mantığı (Aristoteles mantığı) adı da verilen klasik mantık, Aristoteles tarafından kurulmuştur. Aristoteles mantığının amacı doğru düşünmenin yollarını saptamaktır. Bunun da yolu tümdengelim biçimindeki akıl yürütmedir (çıkarım). Akıl yürütmenin en mükemmel biçimi de tümdengelimin bir türü olan kıyastır. Tümdengelim türü akıl yürütmenin üç ana unsuru olan kavram ve terim, önerme, kıyas klasik mantığın temel inceleme alanlarıdır.

§ Kavram ve Terim : Nesne ya da olayların ortak özellikleri ile zihinde oluşan tasarımlarına kavram denir. Kavramların sözle ifadesine de terim denir. Terim, dil içinde tek başına anlam taşır. Terim ve sözcük üç biçimde ilişkilendirilebilir.

- Bir terim bir sözcükten oluşabilir. Örneğin “insan”, “ağaç”, “taş” hem terim, hem sözcüktür.

- Bir terim birden çok sözcükten oluşabilir. Örneğin “Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi” beş sözcükten oluşur ama kavram sayısı tektir. Çünkü zihinde tasarlanan tek bir fakültedir.

- Bazen bir deyiş sözcük olduğu halde dil içinde bir anlam taşımadığı için terim değildir. Örneğin “bu”, “şu”, “o”, “çok”, “bazı” gibi sıfatlar ve “ile“, “ve”, “ki” gibi bağlaçlar sözcüktür ama terim değildir.

Kavramların Çeşitli Gösterimleri : Bir kavram gösterdiği nesne ya da olayların var olduğu çeşitli durumlara göre farklı konumlarda olabilir. Bu konumlar nelik, gerçeklik, kimlik, içlem ve kaplam adını alır.

UYARI : Kavram, hayal ile karıştırılmamalıdır. Hayal, nesne ya da olayların belirli bir zaman ve mekandaki durumlarının zihinde canlandırılmasıdır. Örneğin, Atatürk’ü Kurutuluş Savaşı sırasında Kocatepe’de düşünen hali ile zihinde canlandırmak hayaldir. Oysa, Atatürk’ü genel olarak zihinde canlandırmakla kavram oluşur. Hayal, somut ve özel, kavram, soyut ve geneldir. Neliği olan bir kavramın gerçekliği olmayabilir. Örneğin, “ağaç” kavramının hem neliği hem gerçekliği vardır. “Ağaç” hem zihinde canlandırılır (nelik) hem de zihnin dışında varlığı vardır (gerçeklik). Oysa “melek” kavramının neliği vardır. Ama zihnin dışında gerçekliği yoktur.

Nelik : Tümel bir kavramın zihinde canlanan bireylerine nelik denir.

Gerçeklik : Neliği olan kavramı, zihnin dışında karşılayan bireyler gerçekliktir.

Kimlik : Gerçekliği olan bir kavramın zihnin dışında gösterdiği bireylerden birisi ise kimliktir. Örneğin zihnin dışındaki ağaçlardan birini gösterip “şu ağaç” dediğimizde “ağaç” kavramının kimliği ifade edilir. O halde; Zihnimizde canlanan “ağaç” nelik, zihnimizin dışında var olan “bütün ağaçlar” gerçeklik, zihnimizin dışında var olan ağaçlardan “şu ağaç” ise kimlik olarak ifade edilir.

İçlem : Bir kavramın içine giren bireylerin ortak özellikleri kavramın içlemini gösterir.

Kaplam : Bir kavramın içine aldığı bireylerin sayısı kavramın kaplamını gösterir.

- Kaplam – İçlem İlişkisi : Özel bir kavramın, kaplamı az içlemi çok olur. “Atatürk” kavramının kaplamı az, içlemi çoktur. Genel bir kavramın kaplamı geniş, içlemi dardır. Genel bir kavram olan “insan” kavramının kaplamı çok, içlemi azdır.

Özelden genele gidildikçe içlem azalır, kaplam artar. Genelden özele gidildikçe içlem artar, kaplam azalır.

UYARI : Aralarında cins-tür ilişkisi bulunmayan kavramlar arasında içlem-kaplam ilişkisi kurulmamalıdır. Örneğin, kalem-kağıt, sebze-meyve, taş-kuş gibi birbirinin cinsi ya da türü olmayan kavramları içlem-kaplam açısından karşılaştırmazsınız.

- Kavram Çeşitleri : Kavramlar, niceliklerine, içlemlerine, bağıntılarına ve niteliklerine göre dörde ayrılırlar :

ü Kaplamlarına (Niceliklerine) Göre Kavramlar :

Tümel Kavram : Bir kavram, kaplamına giren kavramların tümünü anlatıyorsa tümel kavramdır. “bütün”, “tüm”, “her”, “hepsi”, “hiçbir”, “insan”, “şehir”.

Tikel Kavram : Bir kavram, kaplamına giren bireylerin bir kısmını (bazılarını) ifade ediyorsa tikel kavramdır. “bazı”, “birkaç” , “bir kısım”, “kimi”, “çoğu”.

Tekil Kavram : Bir kavram, kaplamına giren bireylerden bir tanesini anlatıyorsa tekil kavramdır. “bu”, “şu”, “o”, “Atatürk”, “Ankara”.

“Bütün insanlar”, hiçbir çocuk”, “ağaçların tümü” (tümel kavramlar), “şu insan”, “bu çocuk”, “o ağaç”, “Everest Dağı (tekil kavramlar)

ü İçlemlerine Göre Kavramlar :

Basit Kavramlar : İçlemi az olan kavram basittir. Örneğin, “varlık” basit kavramdır.

Karmaşık Kavramlar : İçlemi çok olan kavram karmaşıktır. Örneğin, “şu ağaç” karmaşık kavramdır.

ü Bağıntılarına Göre Kavramlar :

Somut ve Soyut Kavramlar : Bir kavram, zihnin dışında var olan bir nesne ya da olayı gösteriyorsa somuttur. “insan”, “taş”, “mavi” gibi kavramlar somuttur. Bir kavram, bir kısım oluş ve bağıntıların sonucu zihinde oluşuyorsa soyuttur. “İnsanlık”, “iyilik”, “mavilik” gibi kavramlar soyuttur.

Kolektif ve Distribütif Kavramlar : Bir kavram, yalnızca bireyler grubunu ifade ediyorsa kolektiftir. Bir kavram, hem bireyler grubunu hem de o grup içinde tek bir bireyi ifade ediyorsa distribütiftir. Örneğin, “ordu” kavramı yalnızca bir grup bireyi anlatır, bu yüzden kolektiftir. “Asker” kavramı ise hem bir grup bireyi hem de grubun içindeki tek bir bireyi anlattığı için distribütiftir.

Mutlak ve Bağıl Kavramlar : Bir kavramın gösterdiği nesne bir başkasına gerek duyulmaksızın anlatılabiliyorsa mutlaktır. Bir kavramın gösterdiği nesne başka bir nesneye göre tanımlanıyorsa bağıldır. Örneğin, “madde” kendi özellikleriyle, yani uzayda yer kaplayandır.” diye tanımlandığından mutlak kavramdır. Oysa “dayı” bir başka nesneyle, yani “annenin erkek kardeşidir.” diye anneye bağlı olarak tanımlandığından bağıl kavramdır.

Çelişik ve Karşıt Kavramlar : Biri diğerinin olumsuzu olan iki kavram arasında üçüncü bir ortak durum olamıyorsa iki kavram çelişiktir. Biri diğerinin olumsuzu olan iki kavram arasında üçüncü bir ortak durum olabiliyorsa, iki kavram karşıttır. Örneğin, “var” ve “var olmayan” kavramları arasında üçüncü bir ortak durum olmadığından, her iki kavram çelişiktir. “Siyah” ve “Beyaz” kavramları arasında gri tonlar olduğu için her iki kavram karşıttır.

ü Niteliklerine Göre Kavramlar :

Olumlu (Pozitif) Kavram : Bir nesne ya da olayda bir niteliğin olduğunu gösteren kavram olumludur.

Olumsuz (Negatif) Kavram : Bir nesne ya da olayda bir niteliğin olmadığını gösteren kavram olumsuzdur. Örneğin, “insan”, kavramı olumlu, “insan-olmayan” kavramı olumsuzdur.

UYARI : Olumlu ve olumsuz kavramların ölçütü anlam ya da içerik değil, biçimdir. Olumsuz kavramlar sonlarında, isimlerde olmayan “değil” ifadelerini, fiillerde “me”, “ma” eklerini almak zorundadır. O halde, “iyi” kavramı da “kötü” kavramı da olumludur. “İyi-değil” kavramı da, “kötü-değil” kavramı da olumsuzdur.

- Kavramlar Arası İlişkiler : İki kavram arasında eşitlik, ayrıklık, tam girişimlik ve eksik girişimlik olmak üzere dört türlü ilişki kurulur.

UYARI : Birbirinin cins ve türü olan kavramlar tam girişimlik ilişkisi içindedir.

Eşitlik : İki kavramdan her biri diğerinin tüm bireylerini içine alıyorsa aralarında eşitlik ilişkisi vardır. Örnek :

Her konuşan, sosyal varlıktır.

Her soysal varlık, konuşandır.

İfadeleri mantığa uygun olduğundan “konuşan” ve “sosyal varlık” kavramları arasında eşitlik ilişkisi vardır.

Ayrıklık : İki kavramdan her biri diğerinin hiçbir varlığını içine almıyorsa aralarında ayrıklık ilişkisi vardır.

Hiçbir taş, kuş değildir.

Hiçbir kuş, taş değildir.

İfadeleri mantığa uygun olduğundan “taş” ve “kuş” kavramları arasında ayrıklık ilişkisi vardır.

Tam Girişimlik : İki kavramdan yalnız bir diğerinin bütün bireylerini içine alıyorsa aralarında tam girişimlik ilişkisi vardır.

Her bitki, canlıdır.

Bazı canlılar, bitkidir.

İfadeleri mantığa uygun olduğundan “canlı” ve “bitki” kavramları arasında tam girişimlik ilişkisi vardır.

Eksik Girişimlik : İki kavramdan her biri diğerinin bazı bireylerini içine alıyorsa aralarında eksik girişimlik ilişkisi vardır.

Bazı kadınlar, öğretmendir.

Bazı öğretmenler, kadındır.

İfadeleri mantığa uygun olduğundan “kadın” ve “öğretmen” kavramları arasında eksik girişimlik ilişkisi vardır.

- Beş Tümel : Cins, tür, ayırım, özgülük ve ilinti adını alan beş tümelin kaynağı Porphyrios’un “İsagoji” adlı yapıtıdır. Beş tümel, “Porphyrios Ağacı” adı verilen varlık sınıflandırmasına dayanır.

Cins : Cins, “altında türlerin sıralandığı şeydir” diye tanımlanabildiği gibi, “gerçekleri farklı olan şeylere, bunlar denir diye sorulduğunda verilen yanıttır” biçiminde de tanımlanabilir. Örneğin, “domates, biber, patlıcan nedir?” diye sorulduğunda, “sebze” yanıtı cinsi gösterir. İçlem açısından bakıldığında “cins, özellikler yığınıdır.”

Cins Çeşitleri :

Yakın Cins : Bir türün hemen üstünde bulunan cins yakın cinstir.

Uzak Cins : Türün bağlı olduğu yakın cinsin daha üstünde bulunan cinsler uzak cinstir.

Porphyrios Ağacına göre “akıllı” nın yakın cinsi “duygulu”, uzak cinsleri ise “canlı”, “cismi olan” ve “cevherdir”.

Cins Dereceleri :

Üstün Cins : Sınıflandırmanın en üstünde yer alan ve üstünde başka cinslerin yer almadığı cinstir.

Aşağı Cins : Altında başka cins bulunmayan cinstir.

Orta Cins : Üstün cins ve aşağı cins arasında yer alan cinslerdir. Porphrios Ağacına göre “cevher” üstün cins, “duygulu” aşağı cins, “cismi olan” ve “canlı” orta cinstir.

Tür : Cinsin altında sıralanan şeylerdir. Gerçeklikleri farklı olan şeylere “bunlar nedir?”, diye sorulduğunda alınan yanıt türü gösterir. Cinsle karşılaştırıldığında içlemi çok olan şeyler türdür.

Tür Çeşitleri :

Özel tür : Yalnızca tür olup bir başkasının cinsi olmayan tür, özel türdür.

Göreli tür : Hem tür hem cins olabilen tür, göreli türdür.

Porphyrios Ağacına göre “akıllı” ve “akılsız” özel türdür. Çünkü, altlarında başka türler yoktur. “Duygulu”, “akıllı” ve “akılsız”a göre, “canlı” ya göre tür olduğundan göreli türdür. Aynı biçimde “canlı” ve “cismi olan” da göreli türdür.

Ayrım : Bir türün cinsinde bulunmayan özellikleri onun ayırımıdır. Yani türü cinsinden ayıran özelliktir. Örneğin, Porphyrius Ağacı’na göre “canlı” türü “cismi olan” cinsinden “üremek” özelliği ile ayrılıyorsa, “üremek” “canlı” nın cismi olan” dan ayrımıdır.

Özgülük : Ayrıma bağlı olarak bir türe özgü olan ve o türü kendisi yapan özellik özgülüktür. Örneğin, “konuşmak” yalnız “insan” türüne ait bir özellik olduğundan “insanın özgülüğüdür” Yine, “öğretmen olmak”, “gülmek”, “düşünmek” gibi özellikler insan türünün özgülüğüdür.

İlinti : Bir türün başka türlerle de paylaştığı özellikleri ilintisidir. Örneğin, “beslenmek” insan türünün ilintisidir. Çünkü hayvan ve bitki türlerinin de aynı özelliği vardır.

- Tanım : Bir kavramın içlemsel özelliklerini anlatarak o kavramın ne olduğunun belirtilmesine tanım denir. Örneğin, “İnsan düşünen canlıdır.” ifadesi bir tanımdır.

Tanımın Koşulları :

Tanım tam olmalıdır. Tanım, kaplamına giren bireylerin tümünün ortak özelliklerini anlatmalıdır. “İnsan, yeşil gözlü canlıdır.” Tanımı yeşil gözlü olamayanları anlatamadığı için eksiktir. Tanım, açık olmayan kavramlarla yapılmamalıdır. Kullanılan kavramların yeniden tanıma ihtiyacı olmamalıdır. “İnsan, entelektüel bir canlıdır.” tanımında “entelektüel” kavramının da tanımlanmaya ihtiyacı vardır. Tanımda kısır döngü olmamalıdır. Tanım, kendine bağlı olarak bilinen bir şeyle tanımlanmamalıdır.

Tanımlanamayanlar : Bazı kavramların tanımını yapmak olanaksızdır. Örneğin;

Deneyin doğrudan verilerinin tanımı yapılamaz. Koku, renk, ses, tad tanımlanamaz.

Duyuların tanımı yapılamaz. Öfke, üzüntü, aşk, kin tanımlanamaz.

Üstün cinslerin tanımı yapılamaz. Cevher, zaman, mekan, birlik tanımlanamaz.

§ Önerme : Önerme, klasik mantığın üç önemli konusundan (kavram ve terim, önerme, kıyas) biridir. Önermeyi, tanımı, çeşitleri ve ilişkileriyle üç başlık altında inceleyeceğiz.

- Önermenin Tanımı ve Yapısı : Yargı bildiren deyişlere önerme denir. Yargı ise iki fikir arasında ilişki kurmaktır. Bir deyişin önerme olabilmesi için;

En az iki terim ve bir bağdan oluşması gerekir. İki terimden biri özne (ad), diğeri ise yüklemdir.

Tebeşir beyaz dır.

Özne Yüklem Bağ



Önerme doğru ya da yanlış gibi bir doğruluk değerine sahip olmalıdır.

Doğru

Doğruluk değeri

Yanlış



Emir, istek, soru, duygu bildiren cümleler önerme değildir.

“Kalemi bana ver.” (emir cümlesi)

“Keşke üniversiteyi kazansa.” (istek cümlesi)

- Önerme Çeşitleri : Önermeler, nitelikleri, nicelikleri, yani sayıları ve kiplikleri bakımından üçe ayrılırlar.

Yargının Niteliği Bakımından Önermeler :

Olumlu Önerme : Yüklemde öznenin onayladığı önermedir. Örnek : “Tebeşir beyazdır.”, “Ali okula gitti.”

Olumsuz Önerme : Yüklemin, öznede bir niteliğin bulunmadığını ifade ettiği önermedir. Örnek : “Tebeşir beyaz değildir.”, “Ali okula gitmedi.”

UYARI : Olumsuz önermeler biçim açısından isim cümlelerinin sonunda “değil”, fiil cümlelerinin sonunda “…me, …ma” olumsuzluk ekini taşımak zorundadır.

Yargının Niceliği (Sayısı) Bakımından Önermeler : Yargının niceliği, yani sayısı bakımından önermeler basit ve bileşik önermeler olmak üzere ikiye ayrılır.

Basit Önerme : Tek yargı bildiren önermeler basit önermedir. Basit önermelere kategorik ya da yüklemli önerme de denir. Kategorik önermeler altıya ayrılır.

Tümel Olumlu : “Bütün insanlar ölümlü dür”

Tümel olumlu (Her A. B’dir)

Tümel Olumsuz : “Hiçbir insan ölümlü değildir.” (Hiçbir A, B değildir.)

Tümel olumsuz

Tikel Olumlu : “Bazı insanlar ölümlü dür.”

Tikel olumlu (Bazı A’lar, B’dir).

Tikel Olumsuz : “Bazı insanlar ölümlü değildir.”

Tikel olumsuz. (Bazı A’lar, B değildir.)

Tekil Olumlu : “Ahmet ölümlü dür.”

Tekil olumlu (Şu A, B’dir)

Tekil Olumsuz : “Ahmet ölümlü değildir.”

Tekil olumsuz (Şu A, B değildir.)

İncelememiz gereken bir basit önerme türü de karmaşık basit önermedir.

UYARI : Basit önermelerin kısa cümlelerden oluşabileceği gibi bir yanlışa düşmeyin. Bazen çok uzun cümleler karmaşık basit önerme olabilir.

Karmaşık Basit Önerme : Özne veya yüklemin ya da her ikisinin açıklayıcı fikirlerle desteklendiği tek yargı bildiren önermeler karmaşık basit önermedir. Örneğin, “Sarı saçlarını ufuktan toplayan güneş, gökyüzünü kızıllaştırarak battı.” Önermesi tek yargı bildirmesine karşın özne ve yüklem açıklayıcı fikirlerle zenginleştirilmiştir ve karmaşık basit önermedir. Bu önermede ifade edilen asıl yargı “Güneş battı.” yargısıdır.

Bileşik Önerme : Birden çok yargıdan oluşan önermeler bileşik önermedir. Bileşik önermelerde yargılar bağlaçlarla (önerme eklemleri) birbirine bağlanır. Bileşik önermeler bileşiği açık ve bileşiği gizli önerme olmak üzere ikiye ayrılır.

Bileşiği Açık Önermeler : Birden yok yargının anlam ve biçim bakımından açıkça görüldüğü önermeler bileşiği açık önermedir. “Ali okula gitti ve derse girdi” , “Ali okula gitti.” ve “Ali derse girdi.”

Bileşiği açık önermeler dörde ayrılır :

Koşullu Önermeler : Yargının bir koşula bağlı olduğu önermeler koşullu önermedir. Koşullu önermeler ikiye ayrılır.

Bitişik koşullu önermeler : ise ya da ise yerine geçen bağlaçlarla yargının koşula bağlandığı önermeler bitişik koşullu önermedir. “Top oynarsa yorulur.”

Ayrık koşullu önermeler : ya … ya… bağlacı ile yargıların birleştirildiği önermeler ayrık koşullu önermedir. “Ali ya okula gitti ya maça gitti.”

Bağlantılı Önerme : ve ya da yerine geçen bağlaçlarla yargıların birbirine bağlandığı önermedir. “Ali ve Ayşe okula gitti.” “Ne ali ne Ayşe okula gitti.”

Nedenli Önerme : Çünkü ya da çünkü yerine geçen bağlaçlarla yargının nedeninin anlatıldığı önermeler nedenli önermedir. “Ali okula gitmedi, çünkü hastaydı.”

Ekli Önerme : Ama ya da ama yerine geçen bağlaçlarla yargıların birbiri ile ilişkilendirildiği önermeler ekli önermedir. “Ali okula gitti ama derse girmedi.”

Bileşiği Gizli Önermeler : Biçim bakımından tek yargının görüldüğü ancak anlam bakımından içinde ikinci bri anlam taşıyan önermeler bileşiği gizli önermelerdir. “Yalnız Ali okula gitmedi.” Önermesinde tek yargı görülmesine karşın, “Ali’nin dışındakiler okula gitti.” Yargısını içinde taşıdığından bileşiği gizli önermedir.

Bileşiği gizli önermeler dörde ayrılır :

Özgülü Önerme : Yalnız ya da yalnız yerine geçen bağlaçlarla yapılan önermeler özgülü önermedir. “Çiçeklerden yalnız gülü severim.” “Gül dışındaki çiçekleri sevmem.”

Çıkarmalı Önerme : Hariç ya da hariç yerine geçen bağlaçların kullanıldığı önermeler çıkarmalı önermedir. “Gül hariç tüm çiçekleri severim.” “Gülü sevmem.”

Karşılaştırmalı Önerme : Daha bağlacı ile iki durumun karşılaştırıldığı önermeler karşılaştırmalı önermedir. “Gül, menekşeden daha güzeldir.” “Menekşe gülden daha az güzeldir.”

Sınırlandırıcı Önerme : Bir zaman sınırlandırması ile yapılan önermedir. “Üç gündür ders çalışmadı.” “Üç gün öncesine kadar ders çalışıyordu.”

Yargının Kipliği Bakımından Önermeler : Önermenin doğruluğunun özne ve yüklem arasındaki kayıta bağlı olması yargının kipliğini (modalite) anlatır. Kiplik aracılığı ile iki yargıdan birinin diğeri üzerine verdiği ya da vereceği bir yargı durumu sağlanır.

Mantıkçıların farklı bakış açılarına karşın dört temel kiplik saptanabilir :

Mümkünlük : “Ali’nin sarı saçlı olması mümkündür.”

Olumsallık : “Ali’nin sanatçı olması olumsaldır.”

İmkansızlık : “Ali’nin canlı olması imkansızdır.”

Zorunluluk : “Ali’nin düşünen olması zorunludur.”

- Önermeler Arası İlişkiler : Önermeler arası ilişkiler iki biçimde kurulur.

Karşı olma (karşı olum) : Konu ve yüklemi aynı olan iki önerme arasında nicelik ve nitelik değişmesi temelinde kurulan ilişkiye karşı olum denir. Önermeler arasındaki karşı olum ilişkisi karşıt, alt karşıt, altlık, çelişik olmak üzere dört biçimde gerçekleşir.

Olumlu Önerme (… dır.)

Önermenin niteliği:

Olumsuz Önerme (… değildir.)



Tümel Önerme (Her (Hiçbir) …)

Önermenin niceliği

Tikel Önerme (Bazı…)

Karşıt (Üst Karşıt) Önermeler : Konu (Özne) ve yüklemi aynı olan iki tümel önermenin nicelikleri aynı, nitelikleri farklı ise aralarında karşıtlık ilişkisi vardır. Örneğin;

Bütün insanlar ölümlüdür. (Tümel olumlu)

Hiçbir insan ölümlü değildir. (Tümel olumsuz)

Önermeleri birbirleri ile karşıttır.

Alt Karşıt Önermeler : Konu ve yüklemi aynı olan, iki tikel önermenin nicelikleri aynı, nitelikleri farklı ise aralarında alt karşıtlık ilişkisi vardır. Örneğin;

Bazı insanlar ölümlüdür. (Tikel olumlu)

Bazı insanlar ölümlü değildir. (Tikel olumsuz)

Önermeleri birbirleri ile alt karşıttır.

Altık Önermeler : Konu ve yüklemi aynı olan iki önermenin nicelikleri farklı, nitelikleri aynı ise aralarında altıklık ilişkisi vardır. Örneğin;

Bütün insanlar ölümlüdür. (Tümel olumlu)

Bazı insanlar ölümlüdür. (Tikel olumlu)

Önermeleri ile,

Hiçbir insan ölümlü değildir. (Tümel olumsuz)

Bazı insanlar ölümlü değildir. (Tikel olumsuz)

Önermeleri birbirleri ile altıktır.

Çelişik Önermeler : Konu ve yüklemi aynı olan iki önermenin hem nicelikleri hem de nitelikleri farklı ise aralarında çelişiklik ilişkisi vardır. Örneğin,

Bütün insanlar ölümlüdür. (Tümel olumlu)

Bazı insanlar ölümlü değildir. (Tikel olumsuz)

Önermeleri ile,

Hiçbir insan ölümlü değildir. (Tümel olumsuz)

Bazı insanlar ölümlüdür. (Tikel olumlu)

Önermeleri birbirleri ile çelişiktir.



Döndürme : Bir önermenin niteliğine dokunmadan özne ve yüklemlerini ya da karşıtlarını yer değiştirmekle döndürme elde edilir. Döndürme, düz döndürme ve ters döndürme olmak üzere ikiye ayrılır.

Düz döndürme : Bir önermenin niteliğine ve doğruluk değerine dokunmadan özne ve yüklemi yer değiştirdiğinde düz döndürmesi elde edilir. Önerme ve düz döndürmenin her ikisi de mutlaka doğru ya da yanlış aynı doğruluk değeri taşımak zorunda olduklarından eşdeğerdir. Düz döndürme yapılırken ;

Önermenin niteliği asla değişmez.

Önermenin özne ve yüklemi mutlaka yer değiştirir.

Önermenin doğruluk değeri asla değişmez (eşdeğerlik için).

Doğruluk değerini korumak için önermenin niceliği gerekirse değişir.

Düz Döndürmenin Kuralları :

Tümel olumlu bir önermenin düz döndürmesi tikel olumlu olur.

“Her insan canlıdır.” (D) |

| Tam Girişimlik

“Bazı canlılar insandır.” (D) |

Tümel olumsuz bir önermenin düz döndürmesi tümel olumsuz olur.

“Hiçbir insan taş değildir.” (D) |

| Ayrıklık

“Hiçbir taş insan değildir.” (D) |

Tikel olumlu bir önermenin düz döndürmesi tikel olumlu olur.

“Bazı kadınlar doktordur.” (D) |

| Eksik girişimlik

“Bazı doktorlar kadındır.” (D) |

Tikel olumsuz önermenin düz önermesi olmaz.

Çünkü ilk önerme doğru olduğunda ikinci önermenin doğru olması her koşulda gerçekleşmez.

“Bazı ağaçlar elma ağacı değildir.” (D)

“Elma ağaçları ağaç değildir.” (Y)

Doğruluk değeri değiştiğinden düz döndürme yapılamaz.

Ters Döndürme : Bir önermenin niteliğine dokunmadan, öznesinin karşıt hali yüklem, yükleminin karşıt hali özne yapılırsa ters döndürmesi elde edilir.

Ters Döndürmenin Kuralları :

- Tümel olumlu önermelerin ters döndürmesi tümel olumlu olur. Her insan ölümlüdür. Her ölümlü olmayan insan olmayandır.

- Tümel olumsuz önermelerin ters döndürmesi tikel olumsuz olur. Hiçbir insan taş değildir. Bazı taş olmayan insan olmayan değildir.

- Tikel olumlu önermelerin ters döndürmesi olmaz.

- Tikel olumsuz önermelerin ters döndürmesi tikel olumsuz olur. Bazı ağaçlar elma ağacı değildir. Bazı elma ağacı olmayanlar ağaç olmayan değildir.

§ Kıyas : Kıyas, klasik mantığın önemli üç konusundan (kavram ve terim, önerme, kıyas) sonuncusudur. Bilimler, yöntem olarak, tümevarım ve anolojinin yanı sıra kıyası (tümdengelim) da kullanmaktadır. Kıyas, tanımı ve çeşitleri olmak üzere iki başlık altında incelenecektir.

Kıyasın Tanımı ve Yapısı : Verilen önermelere dayanarak zihnin sonuç çıkartma işlemine kıyas denir. Kıyas genelde tümdengelimin özel bir biçimi olarak kabul edilir. Örneğin ;

Bütün insanlar ölümlüdür.

Ali insandır.

O halde Ali ölümlüdür.

Kıyaslar önermeleri açısından incelendiğinde öncüller ve sonuç önermelerinden oluşur.

Bütün insanlar ölümlüdür. |

Ali İnsandır. | Öncüller

O halde Ali ölümlüdür. Sonuç önermesi

UYARI : Bir kıyasta “o halde”, “öyleyse”, “onun için” gibi deyişlerle başlayan önermeler mutlaka sonuç önermesidir. Sonucun dışında kalan önermeler öncül durumundadır.

Kıyas Çeşitleri : Kıyaslar, basit, bileşik ve düzensiz kıyaslar olmak üzere üçe ayrılırlar :

Basit Kıyaslar : İki öncül ve bir sonuç önermesinden oluşan kıyaslara basit kıyas denir. Kesin kıyas ve seçmeli kıyas olmak üzere ikiye ayrılır :

Kesin Kıyaslar : Bir kıyasın sonuç önermesi öncüllerde anlam bakımından bulunup biçim bakımından bulunmuyorsa bu tür kıyaslar kesin kıyastır. Kesin kıyaslar ikiye ayrılır :

Yüklemli Kesin Kıyaslar : Yüklemli basit önermelerle yapılan kıyaslara yüklemli basit kıyas denir. Bütün insanlar ölümlüdür. Ali insandır. O halde Ali ölümlüdür.

Yüklemli basit kıyaslarda mutlaka üç terim bulunur. Bu üç terime büyük terim, küçük terim, orta terim adı verilir.

Yüklemli Kesin Kıyasın Kuralları : Büyük terim, küçük terim, orta terim olmak üzere mutlaka üç terimden oluşur.

Orta terim sonuç önermesinde yer almaz.

Orta terim her iki öncülde de tikel olamaz, öncüllerde en az bir kere mutlaka “bütün” (tümel) kaplamı ile yer almak zorundadır.

Sonuç önermesi öncüllerin zayıf olanına bağlıdır. Tikel ve olumsuz önermeler, tümel ve olumlu önermelere göre zayıftır. O halde öncüllerden birisi tikel ise sonuç önermesi de tikel önermedir. Öncüllerden birisi olumsuz ise sonuç önermesi de olumsuz önermedir.

Büyük ve küçük terimin öncüllerdeki kaplamı ne ise sonuç önermesinde de o kadar olmalıdır.

İki olumsuz öncülden sonuç çıkmaz.

İki tikel öncülden sonuç çıkmaz.

Olumlu öncüllerden olumsuz sonuç çıkmaz.

Koşullu Kesin Kıyaslar : Koşullu önermelerle yapılan kıyaslara koşullu kesin kıyas denir. Bitişik koşullu önermelerden oluşan koşullu kesin kıyas Yağmur çok yağarsa sel olur. Sel olursa ürünler zarar görür. O halde yağmur çok yağarsa ürünler zarar görür.

Ayrık koşullu önermelerden oluşan koşullu kesin kıyaslarda ilk öncül “ya … ya” bağlacı ile seçenek sunar. Ancak hangi seçenekten gidilirse gidilsin sonuç aynı çıkar. Bu tür kıyaslara ikilem denir. Cisimler ya sıvıdır, ya katıdır, ya gazdır. Sıvı da, katı da, gaz da uzayda yer kaplar. O halde cisimler uzayda yer kaplar.

Seçmeli Kıyaslar : Bir kıyasta sonuç önermesinin kendisi ya da karşıtı anlam ve biçim bakımından öncüllerde aynen geçiyorsa bu kıyas seçmeli kıyastır.



Seçmeli kıyaslarda öncüllerden biri, bitişik koşullu önerme olabilir : Örneğin;

Yağmur çok yağarsa sel olur.

Yağmur çok yağdı.

O halde sel olur.

(Sonuç önermesi aynen öncülde geçiyor.)

Yağmur çok yağarsa sel olur.

Yağmur çok yağmıyor,

O halde sel olmaz.

(Sonuç önermesinin karşıtı öncülde geçiyor.)

UYARI : Seçmeli kıyas ile koşullu kesin kıyas karıştırılmamalıdır. Aralarındaki fark; seçmeli kıyasta sonuç önermesinin karşıtı ya da kendisi öncülde aynen geçer. Oysa koşullu kesin kıyasta sonuç öncüllerde anlam bakımından bulunur, biçim bakımından bulunmaz. Benzer yönleri, her iki kıyas da koşullu önermelerden oluşur.



Seçmeli kıyaslarda öncüllerden biri, ayrık koşullu önerme olabilir : Örneğin;

Demir katıdır ya da sıvıdır.

Demir sıvı değildir.

O halde demir katıdır.

(Sonuç önermesi aynen öncülde geçiyor.)

Demir sıvıdır ya da katıdır.

Demir katıdır.

O halde demir sıvı değildir.

(Sonuç önermesinin karşıtı öncülde geçiyor.)

Bileşik K??yaslar : İki ya da daha fazla basit kıyasın birleşmesinden oluşan kıyaslara bileşik kıyas denir. Bileşik kıyaslarda öncül sayısı da ikiden fazladır. Bileşik kıyaslar zincirleme kıyas, sorit, karma kıyas olmak üzere üçe ayrılır :

Zincirleme Kıyas : Bir kıyasın sonuç önermesi ikinci kıyasa öncül olacak biçimde kıyasların birleşmesinden zincirleme kıyas oluşur.

Her akıcı sıvıdır.

Her sıvı cisimdir.

Her akıcı cisimdir. → sonuç

Her akıcı cisimdir. → öncül



Her cisim uzayda yer kaplayandır.

Her akıcı uzayda yer kaplayandır. → sonuç

Her cisim uzayda yer kaplayandır → öncül



Her uzayda yer kaplayanın ağırlığı vardır.

O halde; her akıcının ağırlığı vardır.



Sorit : Bir zincirleme kıyasta yinelenen önermeler çıkarılırsa sorit oluşur. Sorit, kısaltılmış zincirleme kıyastır.



Her akıcı sıvıdır.

Her sıvı cisimdir.

Her cisim uzayda yer kaplayandır.

Her uzayda yer kaplayanın ağırlığı vardır.

O halde her akıcının ağırlığı vardır.



Karma Kıyas (Hulfi) : Bir kesin kıyas ile bir seçmeli kıyasın birleşmesinden oluşan kıyaslara karma kıyas denir. Karma kıyas ispatlanması istenen önermelerin karşıtının imkansızlığını göstermek için kullanılır (imkansıza indirgeme yolu).



Düzensiz Kıyaslar : Basit ve bileşik kıyas biçimlerine uymayan kıyaslara düzensiz kıyas denir. Entimem, delilli kıyas ve safsata (sofizma) olmak üzere üçe ayrılır.



Entimem : Zihinde tam, ifade eksik kıyaslara entimem denir. Entimemde öncüllerden biri ifade edilemeyerek saklı tutulur. Entimem bir anlamda kısaltılmış kıyasdır. Örnek :

“Düşünüyorum, o halde varım.” İfadesi bir entimemdir. Çünkü Descartes’in zihin işleminde şu yapılmıştır.

Bütün düşünenler vardır.

Ben düşünüyorum.

O halde ben varım.



Delili Kıyas : Kıyasın öncüllerinin delilleri ile sunulduğu kıyas delilli kıyastır.

Örnek : Bütün insanlar ölümlüdür.

Delili : Çünkü canlı bir varlık olan insan ölümlü olmak zorundadır.

Ali insandır.

Delili : Çünkü Ali’nin bütün insanlarda görülen düşünme özelliği vardır.

O halde Ali ölümlüdür.



Safsata (Sofizma) : Yanlış öncüllerden yanlış sonuç çıkartmak ya da doğru öncüllerden kıyasın kurallarına uymayarak yanlış sonuç çıkartmaktır. Örnek :

Bütün büyük futbolcular ünlüdür.

Türkan Şoray futbolcu değildir.

O halde Türkan Şoray ünlü değildir. Ya da,

Az bulunan şeyler kıymetlidir.

Kör at az bulunur.

O halde kör at kıymetlidir



MANTIĞA GİRİŞ YAPTIK herkese HAYIRLI OLSUN  :oley :oley  SİZLERİNDE KATKILARINIZI BEKLİYORUZ  :okey
#1 - Haziran 06 2006, 16:48:10

mantığın önemli konularından biri  :okey
#2 - Haziran 06 2006, 21:25:55

Zeitgeist

Mantığın en basit konusudur.
#3 - Mayıs 26 2010, 12:28:24

Motley

Başka da birşey beklenmezdi bu semeniden.
#4 - Mayıs 26 2010, 14:15:08

Zeitgeist

Başka da birşey beklenmezdi bu semeniden.
(6)
Onu yazarken yüklemler mantığının varlığını unutmuş herhalde.
#5 - Mayıs 26 2010, 17:15:30

tam aradığım mantık. paylaşım için sağol. (6)
#6 - Mayıs 26 2010, 18:00:54
Programmer: CS3-CS4

i love mantık.
#7 - Ekim 14 2010, 00:31:47
Eskiden buralar hep hayat, yaşamdı.

başlığı, "Klasik Gitar" diye okudum lan. kng
#8 - Ekim 14 2010, 09:27:51
Programmer: CS3-CS4

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.