Alternatifim Cafe

Sinema Dünyasından Haberler

Discussion started on Sinema

Sinema dünyasında olup biten tüm haberleri paylaşmaya buradan devam edebilirsiniz.
#1 - Kasım 27 2009, 19:39:39
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Başka Dilde Aşk 
 
 18 Aralık'ta vizyona girecek Başka Dilde Aşk, Bursa İpek Yolu Film Festivali'nde 2 ödül birden kazandı.

Başka Dilde Aşk, 46. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Kent Konseyi Seyirci Ödülü'nden sonra Bursa’dan da iki ödülle döndü.

Başka Dilde Aşk, hem eleştirmenler, hem de 7. sanat tutkunlarının ilgi odağı oldu. Saadet Işıl Aksoy’un En İyi Kadın Oyuncu ödülü kazandığı festivalde, Ulusal Altın Karagöz Uzun Metrajlı Film Yarışması SİYAD Ödülü’nü de İlksen Başarır’ın yönettiği Başka Dilde Aşk aldı.

Başka Dilde Aşk, sinemaseverleri sosyal sorumluluk konularında daha duyarlı olmaya davet eden mesajlarıyla da dikkat çekiyor. Ülkemizde yaşayan dokuz milyon engelli insanın hayata katılması için çaba gösterilmesi gerektiğini vurgulayan filmin gelirinin bir kısmı, işitme engelliler için anaokulu projesine destek amaçlı kullanılacak. Aynı zamanda Türkiye Kürek Federasyonu ile ortak bir çalışma yapılarak dünyada ilk kez engellilerin kürek sporuna kazandırılması ve onların spor, sosyal aktivitelerden faydalanabilmesi hedefleniyor.

Başka Dilde Aşk, işitme engelliler için Türkçe altyazılı olarak 18 Aralık’ta vizyona giriyor. Film, bu yönüyle de Türkiye’de bir ilke imza atmış olacak…

Senaryosunu yazdığı ve yönetmenliğini de üstlendiği ilk filmi büyük beğeni toplayan ve daha vizyona girmeden 3 ödül birden kazanan İlksen Başarır şunları söyledi: “Bir buçuk senede yazdığımız senaryoyu sonunda seyredebiliyor olmaktan çok mutluyuz. Daha önce bir sürü uzun metrajda çalışan bir ekip olmamıza rağmen kendi filmimizi yapmış olmak bizi çok heyecanlandırıyor. Festivallerden ödüllerle dönmek de bizi çok mutlu ediyor. Hem Antalya’da hem de Bursa’da izleyenlerden son derece olumlu tepkiler aldık… Bu da bizi umutlandırdı… Şimdi büyük bir heyecanla 18 Aralık’ı bekliyoruz… Umarım sinema seyircisi de beğenir … Biz de ‘konuşmadan anlaşabilen’ güzel insanlara bir umut ışığı yakma imkanı buluruz…”
#2 - Kasım 27 2009, 19:40:34
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Oscar’ın Kısa Animasyon Film Listesi Açıklandı! 
 
 The Cat Piano filminin anlatıcısı ünlü müzisyen Nick Cave... 82. Akademi Ödülleri için on kısa animasyon film listeye girdi...

 Screen Daily’nin haberine göre, 82. Akademi Ödülleri için 37 uygun kısa animasyon filmden 10 tanesi listeye girmeye hak kazandı.

Alfabetik sıraya göre, bu on filmin yapım şirketleri ile birlikte sıralaması şöyle:

-The Cat Piano Yönetmen: Eddie White & Ari Gibson (The People’s Republic Of Animation);
-French Roast Yönetmen: Fabrice O Joubert (Pumpkin Factory/Bibo Films);
-Granny O’Grimm’s Sleeping Beauty Yönetmen: Nicky Phelan (Brown Bag Films);
-The Kinematograph Yönetmen: Tomek Baginski (Platige Image);
-The Lady And The Reaper (La Dama Y La Muerte) Yönetmen: Javier Recio Gracia (Kandor Graphics and Green Moon);
-Logorama Yönetmen: Nicolas Schmerkin (Autour De Minuit);
-A Matter Of Loaf And Death Yönetmen: Nick Park (Aardman Animations);
-Partly Cloudy Yönetmen: Peter Sohn (Pixar Animation Studios);
-Runaway Yönetmen: Cordell Barker (National Film Board Of Canada);
-Variete Yönetmen: Roelof van den Bergh (Il Luster Productions)

Akademi, kısa film ve animasyon dalında yarışacak beş adayı önümüzdeki günlerde seçecek. 2 Şubat 2010’da adaylar açıklanmış olacak.
#3 - Kasım 27 2009, 19:41:06
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Akın'dan 'UzuUn Metrajlı' Bir Film! 
 
 Fatih Akın'ın yeni filmi dört saat sürecek.

Yönetmen Fatih Akın, son filmi Soul Kitchen ile İspanya'nın Gijon Film Festivali'nin açılışını yaptı. Akın, İspanya'nın kuzeyindeki Asturias bölgesindeki Gijon kentinde düzenlenen basın toplantısında, "Kariyerimin henüz başlangıcındayım" diyerek, ciddi filmler yapmaktan sıkıldığını, farklı şeyler denemek istediğini söyledi. Akın, "60'lı yıllardaki Bertolucci veya Leone stilinde 4 saatlik uzun bir film yapacağım. Ama biraz bekleyecek çünkü dinlenmem gerek" şeklinde konuştu.

Filmlerinde müziğin çok önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan ünlü yönetmen, şunları belirtti: "Müzik, sinemadan da eski bir sanat. Çok önemli ve hoşuma gidiyor. 12 yaşımdayken Prince'i keşfettim ve halen dinliyorum. Prince büyük bir sanatçı. Aynı zamanda Sly & the Family Stone veya 60'lı yılların klasikleri Sam Cooke, Curtis Mayfield... Bir senaryoya başlarken, ilk müziği düşünüyorum. Hangi müziği nerede koyacağımı veya kimin çalacağını."

Doğum yeri olan Almanya'nın Hamburg kentine de övgüler yağdıran Akın, "Hamburg, mükemmel restoranları, diskoları ve güzel kızlarıyla Almanya'nın en güzel kenti. Berlin dünya çapında ama Hamburg alternatif bir kent" dedi.

Avrupa sinemasının Hollywood ile tam olarak rekabet edememesinden yakınan Akın, "ABD endüstrisiyle aynı şartlarda rekabet edebilen bir Avrupa dağıtım ağı kurmak benim en büyük düşüm. Avrupa'da daha çok, film için bütçe ayrılırken, promosyon ve dağıtım için daha az para ayrılıyor" diye konuştu. Akın ayrıca, son yıllarda Avrupa sinemasının "kimliğini kaybetmeye başladığını" ifade etti.

Akın'ın "Ciddi filmler yapan adam olmaktan sıkılmıştım. Farklı bir şey yapmaya ihtiyacım vardı, komedi istiyordum ve ilk defa filmin beni değil, benim onu kontrol edebildiğim bir film oldu" dediği "Soul Kitchen" gelecek Mart ayında İspanya'da gösterime girecek.
 
#4 - Kasım 27 2009, 19:41:40
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


d@bbe 2'nin Fragmanı Yurt Dışında Gündemde 
 
 d@bbe 2 filminin fragmanı uluslararası paylaşım ve korku filmi sitelerinde büyük beğeniyle karşılaşıyor!

Google analystic verilerine göre www.dabbe2.com web sitesi üzerinden son olarak 51 ülkeden izlenen d@bbe 2 fragmanı, dünyanın önemli film haber siteleri arasında yer alan twitchfilm.net'e konu oldu. Twitchfilm.net editörü Todd Brown, D@bbe ve Semum filmlerinin yönetmeni Hasan Karacadağ'ın filmlerinde çok iyi bir ilerleme sağladığını belirtti.

d@bbe 2 fragmanını teknolojik korkular, Doğu folkloru ve Duhan alametini birleştiren yeni bir tür olarak tanımlayan site editörü, filmin fragmanını yayınladıktan sonra fragman yurt dışında yoğun ilgi gördü. d@bbe 2, Özen Film’in dağıtımıyla 25 Aralık 2009’da, yaklaşık 200 kopya olarak vizyona girecek.
 
#5 - Kasım 27 2009, 19:42:18
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Alacakaranlık Efsanesi: Yeni Ay 
 
 Efsane olma yolunda ilerliyor...

Amerika'da geceyarısı seansı ve ilk gün gişe rekorlarını kıran 'Twilight' serisinin 2. filmi Alacakaranlık Efsanesi: Yeni Ay (The Twilight Saga: New Moon), aynı zamanda tüm zamanların 3. en iyi hafta sonu açılışını yapan filmi.

Perşembeyi cumaya bağlayan gece 00.01’de gösterime giren film, ilk seansında 26.3 milyon dolar, ilk gününde 70 milyon dolar, ilk 3 günde ise yaklaşık 141 milyon dolar hasılata ulaştı.

158 milyon dolarla en iyi hafta sonu açılış hasılatı elde eden film Kara Şövalye'yi (The Dark Knight) 151 milyon dolarla Örümcek Adam 3 (Spider Man 3) takip ediyor.

Yeni Ay'ın dünya genelindeki 3 günlük hasılatı ise 259 milyon dolar.
 
#6 - Kasım 27 2009, 19:42:42
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Yılın Son Sinema Buluşması 
 
 Sinemaseverler 11-17 Aralık 2009 tarihleri arasında Sinema Tarih Buluşması’nda sinemaya doyuyor!

TÜRSAK’ın düzenlediği, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla gerçekleşen İstanbul Uluslararası Sinema Tarih Buluşması bu sene de hafızalardan silinmeyecek filmlerle sinemaseverleri sinemaya doyuruyor. Festival film seçkisinde, kalıpların dışına çıkan, cüretkar ve ilham verici yapıtları “ilk”lere imza atarak seyirciyle buluşturuyor.

Bu yılın festival teması: Avrupa Kültürleri İstanbul Buluşması.

Festival, METRO Group’un sponsorluğu ile Türkiye ve Avrupa kültürlerinin köklü ortak mirası ve paylaşımlarının sınırsızlığı: ortak öykülerin, deneyimlerin ve duyguların beyazperdedeki yansımalarını aydınlatıyor.

Festivalde, belleklerden silinmeyen klasikler ve Cannes, Berlin, Toronto gibi prestijli film festivallerinden ödül ve övgülerle dönen yılın “hit”leri buluşuyor.

Filmlerde; oyuncu Charlize Theron, Richard Gere, Hillary Swank, Ewan Mcgregor, Emily Blunt, Guy Pearce, Rupert Friends, Viggo Mortensen; ünlü yönetmen ve yapımcı Martin Scorcese, Francis Ford Coppola ve Catherine Breillat gibi daha birçok dünya sinemalarınca takdir toplamış, ödüllü filmlere imza atmış isimlerle karşılaşacaksınız.

Krize rağmen festival bilet fiyatları “herkes için”…

İstanbul Uluslararası Sinema Tarih Buluşması, sinemanın kitlelere ulaşması ve sinema seyircisinin ekonomik krizden etkilenmeden festivalle buluşması için bilet fiyatları filmlerin Türkiye galaları dahil her film için tüm seansların biletleri öğrenci 4 TL, tam 5 TL’den satışa sunulacak. Fransız Kültür Merkezi’ndeki film gösterimleri ise ücretsiz olacak.

Gösterimler, 11-17 Aralık 2009 tarihleri arasında Alkazar Sineması ve Fransız Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek.
#7 - Kasım 27 2009, 19:43:08
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Gezici Festival’den Reha Erdem Kitabı 
 
 Gezici Festival’in her yıl sinemaseverlere hediye ettiği kitaplara bu yıl Reha Erdem Sineması: Aşk ve İsyan ekleniyor.

Çitlembik Yayınları’ndan çıkacak olan kitap, son dönem Türkiye sinemasının en özgün yönetmenlerinden Reha Erdem’in sinemasını tüm boyutlarıyla ele alıyor.

Bu sene 4-20 Aralık tarihlerinde Ankara, Artvin ve Üsküp kentlerinde gerçekleşecek olan 15. Gezici Festival bu sene sinema kitaplığına çok özel bir kitap hediye ediyor.

1988’de çektiği ilk filmi A Ay’dan beri her filmi merakla beklenen, son dönem Türkiye sinemasının en önemli yönetmenlerinden Reha Erdem’in sinemasını ele alan Reha Erdem Sineması: Aşk ve İsyan adlı kitap Çitlembik Yayınları işbirliğiyle yayımlanacak.

Fırat Yücel’in editörlüğünde hazırlanan kitapta Aslı Özgen Tuncer, Ayla Kanbur, Burak Acar, Engin Ertan, Gülengül Altıntaş, Senem Aytaç ve Şenay Aydemir’in yazılarının yanı sıra Reha Erdem’le yapılmış kapsamlı bir söyleşi de yer alıyor.

Reha Erdem filmlerini takip etmek

Reha Erdem’in hayal kurmaya çağıran sinemasını derinlemesine inceleyen, anlatan, okuyan bu kitap A Ay’ın yıkık dökük konağından Kaç Para Kaç’ın çıkışsız bir labirenti andıran İstanbul’una, Korkuyorum Anne’nin pencere pervazlarından Beş Vakit’in uçurum kenarındaki kayalarına, Hayat Var’ın boğucu gemi seslerinden Kosmos’un tatbikat gürültülerine kadar uzanıyor. Reha Erdem filmlerindeki duyguları, mekânları ve sesleri takip ederek okuyucuyu, yollarını bilmediği dehlizlerle zenginleşen, kaybolduğu karanlıklarda renklenebilen bir yolculuğa davet ediyor.

Reha Erdem Sineması: Aşk ve İsyan 4 Aralık’ta başlayacak 15. Gezici Festival kapsamında festivalin gösterim mekanlarında ve kitabevlerinde satışa sunulacak.
#8 - Kasım 27 2009, 19:43:39
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Emmy Ödüllü Hollywood Ekibi Atatürk’ün Hizmetinde

İzmir sokakları bugünlerde hareketli manzaralara evsahipliği yapıyor. İzmirli’ler bir yandan nostaljik görüntüler içeren arabalar, kostümler, günler süren dekor hazırlıkları görüyorlar, bir yandan da telaş içinde koşturan İtalyan ve Alman ekipler...

Zülfü Livaneli'nin senaryosunu yazdığı ve yönetmenliğini yaptığı Veda filminde gün içinde en çok duyulan ses İtalyanca nidalar! Ve bu nidaların sahipleri, Emmy ödülleri ve Oscar adaylıkları ile dünya sinemasının en önemli isimleri arasında yer alan makyaj ve saç ekibi. 15 kişiden oluşan ekipler Türkiye’ye 1200 kilo malzeme ile geldiler. Filmin tüm prodüksiyon malzemesi ise İzmir’e 27 kamyon ile taşındı.

Makyaj ekibinin başında, 2006 yılında Apocalypto filmiyle Oscar’a aday gösterilen Vittorio Sodano yer alıyor. Saç ekibinin başında ise Apocalypto ve Moulin Rouge filmleriyle Oscar ve Bafta ödüllerine aday olan, Rome filmiyle 2007’de Emmy kazanan Aldo Signoretti var. Signoretti’yi sinema dünyası The Devil's Advocate, Troy ve Romeo & Juliet filmlerinden de tanıyor.

Film için tonlarca saç ve makyaj malzemesinin yanı sıra, 4000’i aşkın kostüm hazırlandı. Çekimleri bir ay daha devam edecek olan filmin sanat yönetmenliğini Hakan Yarkın, kostüm tasarımlarını Baran Uğurlu yapıyor.

Zülfü Livaneli’nin senaryosunu yazdığı ve yönettiği Veda, Türk sinema ve tiyatrosunun pekçok önemli isminin şaşırtıcı performaslarıyla, Atatürk’ün hayatını farklı bir bakış açısıyla beyazperdeye yansıtacak. Filmin 2010 baharında seyirciyle buluşması plânlanıyor.

#9 - Kasım 27 2009, 19:45:30
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Megan İddialı Geliyor

Megan Fox, "Transformers 3" ile beyaz perdeye dönüyor. Hem de daha iddialı sahnelerle!

Transformers serisinde Mikaela Banes karakteriyle karşımıza çıkan Megan Fox'un, üçüncü filmde yer almayacağı dedikoduları filmin yönetmeni Michael Bay tarafından yalanlandı. Michael Bay'in setteki haline "Hitler gibi" yakıştırmasını yaparak yönetmeni ve sinemaseverleri kızdıran Megan Fox'un üçüncü filmde de yer alacağı kesinleşti. Megan'ın karakterinin ölmeyeceğini söyleyen Michael Bay, yeni filmde onun çok zorlu ve iddialı sahnelere imza atacağını belirtti.

Shia LaBeouf'u yeniden kadrosunda ağırlamaya hazırlanan Transformers 3'ün yapımcılığını Michael Bay ve Steven Spielberg üstleniyor.

#10 - Kasım 27 2009, 19:45:50
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Zamanın Tozu

Theo Angelopoulos’un yönettiği; Willem Dafoe, Bruno Ganz, Michel Piccoli ve Irene Jacob’un oynadığı Zamanın Tozu (I Skoni Tou Hronou - The Dust of Time), 04 Aralık 2009’da vizyona giriyor.

Filmekimi 2009 kapsamında ülkemizde gösterilen Zamanın Tozu, usta sinemacı Theo Angelopoulos'un uzun süredir beklenen son eseri.

Yunan kökenli Amerikalı yönetmen A. bilinmeyen bir sebepten dolayı yarıda bıraktığı filminin çekimini tamamlamak üzere Roma’daki stüdyosuna geri döner. Film, A.’nın annesinin hayat boyu büyük aşk yaşadığı iki adamla olan ilişkilerini anlatmaktadır. Karakterler birbirlerini bir bulup bir yitirir; zaman ile mekân içinde, yirminci yüzyılın ikinci yarısının önemli olaylarını kateden bir yolculukta Sibirya, Kuzey Kazakistan, İtalya, Almanya ve Amerika'da birbirlerini ararlar. Film, Stalin’in ölümü, Watergate Skandalı ve Vietnam Savaşı’ndan Berlin Duvarı’nın yıkılmasına, dünya tarihinde açılan yeni döneme ve daha iyi bir dünya hayalinin yüzyıl sonunda çökertilişinin travmasına uzanır.

#11 - Kasım 27 2009, 19:46:14
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Gizemli Yolculuk

Roberto Ando’nun yönettiği; Alessio Boni, Donatella Finocchiaro, Valeria Solarino ve Emir Kusturica’nun oynadığı Gizemli Yolculuk (Viaggio Segreto - Secret Journey), 27 Kasım 2009’da vizyona giriyor.

Filmin konusu:

Ale’nin ansızın evleneceğini duyurması, iki kardeş arasında parçalanmaya sebep olur. Birer yetişkin olduktan sonra bile ikisinin arasında tamamen onlara özgü ve mahrem bir bağ. Beklenmedik bir olasılıkla, gerçekte zihinleri daha önce hiç kesişmemişti.

Gizemli bir şekilde, kaderin inanılmaz, hatta zalim bir oyunu sonucunda, Leo, Ale’nin Sırp ressam nişanlısının, Sicilya’da kızkardeşine bir ev almayı plânladığını öğrenir. Ancak bu evin kızkardeşinin bilmediği bir sırrı vardır; iki kardeş henüz çocukken daha sonra hiç konuşulmayan bir aile trajedisi sonucunda bu evden kaçmaya mecbur kalmışlardır.

Leo, böylece Sicilya’ya, köklerine doğru gizemli bir yolculuk yapmak zorunda kalır. Burası nefes kesici bir doğa, şehvet, insafsız bir hayatiyet, korkunç yıkım ve herşeyin ötesinde hayatını küllerinden yeniden kurmak için karşı konulmaz bir arzu uyandıran bir kara parçasıdır. Leo’nun bu gizemli yolculuğu, onu ailesinin hikâyesindeki karmaşayı derinlemesine araştırmak ve bir cinayetle, bu eve, bu kara parçasına gömülmüş çözülmeyen bir gizemle yüzleşmek zorunda bırakır. Nihayet bu korkunç lânetten kurtulmak…

#12 - Kasım 27 2009, 19:46:37
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


2 Ödül Birden Kazandı

Vizyona girmeden büyük beğeni toplayan ve festivallerin en çok ses getiren filmlerinden biri olan Başka Dilde Aşk, 46. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nden sonra Bursa’dan da iki ödülle döndü.

Başka Dilde Aşk, hem eleştirmenler, hem de 7. Sanat tutkunlarının ilgi odağı oldu. Saadet Işıl Aksoy’un “En İyi Kadın Oyuncu” ödülü kazandığı festivalde, Ulusal Altın Karagöz Uzun Metrajlı Film Yarışması SİYAD Ödülü’nü de İlksen Başarır’ın yönettiği Başka Dilde Aşk aldı.

Başka Dilde Aşk’ın senaryosunu İlksen Başarır ve Mert Fırat’ın birlikte yazdı. Saadet Işıl Aksoy, Mert Fırat , Emre Karayel ve Lale Mansur’un başrolleri paylaştığı filmde, örümcek misali kendi etrafına ağ ören ve kendini kendine kapatan insanların öyküsü anlatılıyor.

46. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Kent Konseyi Seyirci Ödülü alan Başka Dilde Aşk, işitme engelli bir gencin çağrı merkezinde çalışan bir kıza aşık olmasını şiirsel bir dille beyazperdeye aktarıyor.

#13 - Kasım 27 2009, 19:47:02
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


“Süpürrr” Gişeyi Süpürmeye Geliyor

Kahkalarla izlenecek "Süpürr"ün kadrosu oldukça ses getiricek. Başrollerinde Cem Kılıç, Ufuk Özkan, Oya Aydogan, Cenk Tunalı, Ruhi Yapıcı, Kemal Pekser, Jess Molho, Başak Parlak, Sümer Tilmaç gibi ünlü oyuncuların yer aldıgı süpürr filmi 2009 yılına damgasını vuracak…

25 ayrı mekânda, 1000 in üzerinde figurasyon kullanılan film için tüm oyuncular özel hocalardan Curling dersleri aldılar. Film için 1’i bayan takımı olmak üzere 8 ayrı curling takımı kurulurken, Türkiye’nin tek Curling Sahası da bu film için yapımını hızlandırdı.

“Süpürrr”, sevdiği kızla evlenmek için Türkiye’de hiç bilinmeyen bir sporu öğrenmekten başka seçeneği kalmayan Oğuz’un eğlenceli hikâyesini anlatıyor. Film, gösterime gireceği Aralık ayında komik sahneleri kadar, farklı mekânlardaki hareketli kurgusu ile de dikkatleri üzerine çekeceğe benziyor. “Süpürrr”, bir dostluk hikâyesi olması dışında, biraz hırs, fazlasıyla aşk, azıcık terle harmanlanmış, olimpik kahkahaları da içinde barındırıyor.

#14 - Kasım 27 2009, 19:47:23
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Apo'yu da oynarım Hitler'i de

Halit Ergenç, 18 Aralık’ta vizyona girecek “Acı Aşkta” kadınlara karşı acımasız bir adamı canlandıracak. “Dersimiz Atatürk”te ise beyazperdenin son Atatürk’ü olarak izleyici karşısına çıkacak olan Ergenç, bu projelerle ilgili Esquire dergisinin sorularını yanıtladı.

Halit Ergenç, 18 Aralık’ta vizyona girecek “Acı Aşkta” kadınlara karşı acımasız bir adamı canlandıracak. “Dersimiz Atatürk”te ise beyazperdenin son Atatürk’ü olarak izleyici karşısına çıkacak olan Ergenç, bu projelerle ilgili Esquire dergisinin sorularını yanıtladı.



Halit Ergenç’e biçilen roller neden hep ilk etapta seyircinin nefretini kazanacak türden oluyor? Oyunculuk anlamında üzerinize yapışan bir şeyler var, yanılıyor muyum?

- Denk geldi aslında. Rollerin, üzerime yapıştığını ya da yapışacağını zannetmiyorum. Hepsi farklı hikâyeleri olan karakterlerdi.

“Acı Aşk”ta, kadınlara kötülük yapan bir adamı canlandırıyorsunuz. Kadınlar, bu yaptıklarınıza bakıp sizden nefret edebilir. Peki, sizin geçmişinizde de, yaptıklarınızdan dolayı sizden nefret eden kadınlar var mı?

- Muhakkak, zamanında benden nefret etmiş insanlar vardır. Herkes, yaşadıklarında belli oranda kendini haklı görür çünkü... Ama bana göre, öyle birileri varsa eğer, o insanların o noktada kendisini sorgulaması gerekir. Çünkü hayatta hiçbir şey tek taraflı değildir.

İşin garibi, sokakta kovalanan Erol Taş’ın kaderini paylaşmıyorsunuz. Herkes sizi seviyor ve yakışıklı buluyor...

- İnsan kötü bir şey yapıyorsa hayatta, mutlaka kendine göre haklı bir sebebi vardır. Ben de canlandırdığım karakterlerde buna dikkat ediyorum. Yani o karakteri haklı bulursam, o işi yapıyorum; o haklılığı bulunca, seyirci de buna inanıyor ve bir süre sonra yaptığım kötü davranışı, insancıl buluyor. Karşımızdaki insan bize ne kadar samimi davranırsa, kötü bir şey bile yapsa, onu sevme ihtimaliniz yüksektir. Çünkü asıl olan, samimiyet ve dürüstlüktür.

İKTİDAR ASLINDA KADINLARIN ELİNDE

Sizin canlandırdığınız rollerin aksine, gerçek dünyada kadınlar daha acımasızmış gibi geliyor bana. Ne diyorsunuz, haklı mıyım?

- Elbette erkeklerin hayattaki hırsları, kadınlarınki kadar güçlü değil. ıktidar her ne kadar erkeklerin elinde görünse de, aslında öyle değil. Ayrıca erkek, yapı itibariyle daha merhametli.

Filmde bir soru vardı: “Bir kadın için yapabileceğin en büyük fedakârlık nedir?” Ben size bunu sormayacağım ama fedakârlığa, ödün vermeye hangi noktada son verirsiniz diye soracağım.

- Herhangi bir kadından bahsediyorsak, karşımdakinin beni sömürmeye başladığı noktada dururum. Ama arada aşk varsa, sonuna kadar gidebilirim.

Ama sonunda biteceksiniz...

- Yapacak bir şey yok. Dediğim gibi, bu herhangi bir kadın olmamalı... (Bunu söylerken arkadaki masalardan birinde oturan Bergüzar Korel’e bakıyor.)

BUGÜNE KADAR KİMSEYE YUMRUK ATMADIM

Hayatınızda hiçbir kadına el kaldırdınız mı?

- Hayır. Yok, bir kere kaldırdım, “Aliye”de!

Sizi hiç o noktaya getiren biri olmadı mı?

- Çok sinirlendiğim zamanlar oldu, ama bir sigorta mekanizması var kafamda. O noktaya geldiğimde, üç adım, dört adım sonrasını düşünmeye başlıyorum. Ve o anda kendimi tutabiliyorum. Ben, bugüne kadar kimseye yumruk atmadım mesela. Çocukken kavga etmeyi öğrenmedim. Güreşi çok severdim, güreşip karşımdakine üstünlüğümü gösterdiğim anda benim olayım bitiyordu.

Yeni biten bir diğer filminizde, Mustafa Kemal Atatürk’ü canlandırdınız. Bunun tam tersini düşünelim. Teklif gelse, mesela Abdullah Öcalan’ı da oynar mısınız?

- Oynarım tabii. Önemli olan, hikâyenin ne anlattığıdır. Sonuçta, verilen mesajı benimsemem gerekiyor. Eğer filmin mesajı doğruysa, o hikâye içindeki en olumsuz karakteri bile oynayabilirim. Çünkü bu da pozitif bir şeydir. Hitler’i de oynarım.

UÇMAK EN BÜYÜK TUTKUM

Şu anda benimle değil de, “kankanızla” oturuyor olsaydınız, ne hakkında konuşuyor olurdunuz?

- Benim yeğenim, aynı zamanda en yakın kankam zaten. Onunla da genellikle uzay ve uçmak üstüne konuşuruz. Uçmak, benim en büyük tutkumdur.

(Cep telefonunda bir video gösteriyor. Videoda, çok dik bir uçurumdan atlayıp, havada süzülen adamlar var -Wingsuit Base Jumping-. Ergenç, bu tutkusunu yeterince yaşayamamış. Ne Ölüdeniz’de yamaç paraşütü yapmış ne de başka bir extreme atraksiyon. Neden diye soruyorum? “Benim, uzun süre hiç param olmadı. Param olmaya başladığında ise çalışmaya başlamıştım ve artık vaktim yoktu” diyor.)

Halit Ergenç'İN KARNESİ

Hayatınızda tanıdığınız en dürüst insanı düşünün ve ona 10 verin. Halit Ergenç’in notu kaç olurdu?

- Sekiz.

En yakışıklı adamı düşünün...

- Altı.

En iyi insanı...

- Yedi.

Peki, en yetenekli insanı; mesleki olarak düşünebilirsiniz...

- Sekiz.

#15 - Kasım 27 2009, 19:49:13
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Bir gün bir tanesine çakacağım!

Rol aldığı son filmi 'Kolpaçino-Bir Şehir Efsanesi'yle adından söz ettiren Şafak Sezer, sinema filmlerinde küfür kullanılmasına ilişkin gelen eleştirileri sert bir dille yanıtladı.

Rol aldığı son filmi 'Kolpaçino-Bir Şehir Efsanesi'yle adından söz ettiren Şafak Sezer, sinema filmlerinde küfür kullanılmasına ilişkin gelen eleştirileri sert bir dille yanıtladı. Sezer, son günlerde sinema ve televizyon dizilerinde cinsellik ve küfür kullanımına ilişkin eleştirileri değerlendirdi.

YETER ARTIK!
Öpüşme ve sevişme sahnelerinin çocuklar üzerinde küfürden daha zararlı etkileri olduğunu savunan Sezer, kendi filmlerindeki küfürlü sahnelerin büyük eleştiri almasına da çok kızdığını belirtti. Sezer, "Kulağıma geliyor. Bir gün bir tanesine çakacağım. Beni tanıyanlar tanıyor, bu işleri kapatsınlar. Küfürmüş, bilmemneymiş, insanların ekmeğiyle oynamasınlar" diye konuştu.

ENSEST VAR!
Kutsal Damacana 2'de birlikte rol aldığı Mustafa Üstündağ da 'Aşk-ı Memnu' dizisine gönderme yaparak, "Dizilerde yakın akrabasıyla cinsel ilişki kuruyorlar. Artık enseste girdiler. Sinemada küfürün eleştirilmesiyle dizilerde öpüşme olması çelişiyor" derken, Şafak Sezer de onu destekledi.

#16 - Kasım 27 2009, 19:50:00
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Zeki Müren'in hayatı film oluyor

Hangi oyuncu 'Sanat Güneşi'ni canlandıracak?

'Yedi Kocalı Hürmüz' filminin yönetmeni Ezel Akay, Radikal gazetesinin Radikal İki Eki'ne verdiği röportajında Haluk Bilginer’le birlikte Zeki Müren'in hayatını beyaz perdeye taşıyacaklarını açıkladı.

Akay, röportajda "Sanat Güneşi'mizdir o. Bir kişi homoseksüel dememiş, 'karı gibi giyiniyor' dememiş. İşte bu, ülkenin travesti olduğunu, iki düşünceli olduğunu gösterir. Cumhuriyet'in 70-80 yılını anlayabilmek için önemli bir figürdür Zeki Müren..."
#17 - Kasım 27 2009, 19:50:45
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


'SES'in çekimleri sona erdi!

Yönetmenliğini Ümit Ünal’ın üstlendiği ve başrollerinde Selma Ergeç, Mehmet Günsür, Işık Yenersu, Eylem Yıldız ve Serra Yılmaz’ın yer aldığı Ses filminin çekimleri tamamlandı.

T.C. Kültür Bakanlığının katkılarıyla çekilen Ses bir gün gaipten Sesler duymaya başlayan genç bir kızın hikayesini anlatan iddialı bir doğaüstü gerilim filmi. Ses’in senaryosu “Anne Tut Elimi” ve “Büyük Deniz Yükseliyor” romanlarının yazarı Uygar Şirin’e ait.

Yapımcılığını Bir Film’in, ortak yapımcılığını Mars Prodüksiyon’un üstlendiği gerilim/korku türündeki Ses’in çekimleri 19 Ekim’de İstanbul’da başladı ve 4 hafta sürdü. Daha önce de 9, “Anlat İstanbul”, “Ara” ve “Gölgesizler” gibi başarılı filmlere imza atmış olan Ümit Ünal, Ses filmi ile bu kez seyirciye korku dolu anlar yaşatmaya hazırlanıyor.

Konu:
Derya (Selma Ergeç) bir bankanın çağrı merkezinde çalışan ve yaşlı annesi (Işık Yenersu) ile birlikte yaşayan genç bir kızdır. Derya’nın rutin giden hayatı, gaipten duymaya başladığı bir Ses’in ortaya çıkması ile beraber altüst olur. Genç kız başlangıçta Ses’i duymazlıktan gelmeye çalışsa da, Ses kısa sürede hayatını kontrol etmeye başlar. Derya’dan işyerindeki patronu Onur’u (Mehmet Günsür) takip etmesini isteyen Ses, genç kızın hayatını giderek korkunçlaşan bir kabusa çevirir.

Yönetmen - Ümit Ünal
Türk sinemasının en saygın isimlerinden olan Ümit Ünal’ın senarist ve yönetmen olarak yer aldığı birbirinden başarılı filmleri arasında; “Teyzem”, “Hayallerim, Aşkım ve Sen”, “Dokuz”, “Anlat İstanbul”, “Gölgesizler” gibi unutulmaz filmler var. Ses ile nitelikli bir tür filmi yapmak üzere kolları sıvayan yönetmen filmle ilgili olarak şunları söyledi: “Hem senaristliğini, hem de yönetmenliğini üstlendiğim uzun metrajlı filmlerin ardından, ilk kez benim tarafımdan yazılmamış bir senaryoya karşı heyecan duydum. Senaryonun beni heyecanlandıran yanı, yüzeyde tür öğelerini zekice kullanırken, derinde incelikli ve dokunaklı bir hikayeyi barındırıyor olması oldu. Hikaye temelde gerilim türüne uygun olarak ilerliyor. Ancak elimizde sıradan bir gerilim filmine kıyasla, çok katmanlı, dokunaklı öykü var.”

Oyuncular:
“Sis ve Gece”, “5 Vakit”, “Asi” gibi yapımlardan tanıdığımız Selma Ergeç, Ses’in gaipten sesler duyan ana karakteri Derya’yı canlandırıyor. Filmin her sahnesinde yer alan Ergeç, bir oyuncu için olabilecek en zor rollerden birisi olan Derya karakterinin altından büyük bir başarı ile kalkıyor.

“Hamam”, “O Şimdi Asker”, “Anlat İstanbul”, “Bıçak Sırtı” ve “Beyaz Gelincik” gibi yapımlardan tanıdığımız ünlü oyuncu Mehmet Günsür, Ses’te Derya’nın iş yerindeki patronu Onur’u canlandırıyor. Son beş yıldır sinema kariyerine yurtdışında çevirdiği filmleriyle devam eden Mehmet Günsür uzun bir aradan sonra Ses ile sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.

Ses, 5 Mart 2010’da TİGLON dağıtımıyla sinemalarda…
#18 - Kasım 27 2009, 19:51:30
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Ve Polanski serbest

İsviçre'de mahkeme, 32 yıl önce çocuk yaşta kişiyle ilişkiye girmekten hapse giren film yönetmeni Roman Polanski'nin (75) 4,5 milyon dolar kefaletle serbest bırakılmasını kararlaştırdı.

İsviçre Adalet Bakanlığına göre, 1977'de 13 yaşındaki kızla ilişkiye girmekten yargılanan ve hapse atılan Polanski, serbest bırakılınca İsviçre'deki dağ evinde "elektronik izleme" ile ev hapsinde olacak.

Polonya ve Fransız yurttaşı Polanski'nin 32 yıl önce ilişkiye girdiği Samantha Geimer, ünlü sinemacı hakkında kovuşturmaya son verilmesini Amerikan adaletinden bir ay önce istemişti. ABD de Polinski'yi yargılamak için İsviçre'den istiyordu.
#19 - Kasım 27 2009, 19:52:51
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Peter Jackson büyük projelerde

Geçtiğimiz günlerde son filmi "The Lovely Bones"un galası için Londra'ya giden ünlü yönetmen Peter Jackson burada basın karşısına çıkarak, merakla beklenen iki büyük proje hakkında bilgi verdi.

Guillermo del Toro'nun yöneteceği "The Hobbit" filminin senaryosunun bittiğini müjedeleyen Jackson, "Hobbit iki filmden oluşacak, ilkinin senaryosunu bitirdik ve stüdyo bundan memnun kalmış görünüyordu" dedi.

İkinci Hobbit filminin senaryosunun henüz yarısında olduklarını belirten Del Toro senaryoyu yazarken Philippa Boyens, Fran Walsh ve Guillermo del Toro ile birlikte çok eğlendiklerini söyledi. "Aslında bu çok ilginç bir deneyimdi çünkü 'Lord of the Rings'in senaryosunu yazmamın üzerinden 8-9 yıl geçti ve tekrar aynı konuya dönmenin garip ya da rahatsız edici olacağını düşünüyordum fakat başlarbaşlamaz senaryo yazmak çok eğlenceli ve açıkcası çok kolay geldi" diyen Jackson, Hobbit filmlerinin 3D olarak değil 35mm olarak çekileceğinin haberini de verdi.

Yapımcıları arasında bulunduğu ve Steven Spielberg'in yöneteceği "The Adventures of Tintin: Secret of the Unicorn" filmi hakkında da konuşan Jackson, bilgisayar animasyonlarının tamamlanmasının 2 yılı bulabileceğini söyledi.

Yeni Zelanda'da yönettiği "Bad Taste", "Meet the Feebles", "Braindead", "Heavenly Creatures" ve "The Frighteners" gibi korku komedi türündeki filmlerle tanınan Peter Jackson 2001-2003 yıllarında yönettiği The Lord of the Rings serisi ("The Fellowship of the Ring", "The Two Towers", "The Return of the King") ile dünya çapında bir şöhretin sahibi olmuştu. Son filmi 2005 tarihli "King Kong" olan yönetmen geçtiğimiz haftalarda "The Lovely Bones" filmini tamamladı.

#20 - Kasım 27 2009, 19:53:22
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Testere VI seyirciyi gerecek!

Kevin Greutert’in yönettiği ve Tobin Bell, Costas Mandylor, Mark Rolston ile Betsy Russell’ın oynadığı Testere VI (Saw VI), 11 Aralık 2009’da vizyona giriyor.

Özel Ajan Strahm ölmüştür ve Dedektif Hoffman da Jigsaw’ın tartışmasız varisi olarak ortaya çıkmıştır. Ancak, FBI Hoffman’a yaklaştıkça o da bir oyun başlatmaya zorlanır. Böylece Jigsaw’ın asıl büyük plânı sonunda anlaşılmıştır.
#21 - Kasım 27 2009, 19:53:52
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Oscar'a beş animasyon film!

Oscar ödülleri animasyon kategorisinde, 2002’den beri ilk kez, tam beş adet animasyon film adaylığı var.

2009, animasyon filmler açısından adeta bir dönüm noktası haline geldi ve bunu yansıtmak için olsa gerek, Oscar ödülleri animasyon kategorisinde bu sene, 2002’den beri ilk kez, tam beş adet animasyon film adaylığı var.

Bu sene hem yaratıcılık hem de gişe başarısı açısından animasyon film bolluğu söz konusuydu. ScreenDaily’nin haberine göre, yaz döneminde “Buz Devri 3”, “Aslan Kral”ı ve “Shrek2”yi geçerek büyük çaplı bir uluslararası gişe başarısı elde etti. Şu an “Buz Devri 3”, tüm zamanların en başarılı 16ıncı animasyon filmi.

Mayıs’ta ise Pixar imzalı “Yukarı Bak”, Cannes film festivalinin açılış filmi olmasıyla animasyon filmler dalında bir ilke imza attı. Daha sonra da Amerika’daki gişe başarısıyla dudak uçuklattı.

Dream Works Animasyon’un 2009’da sadece bir adet filmi vardı: “Canavarlar Yaratıklara Karşı”, ama bu film de dünya çapındaki gişe başarısıyla adından bahsettirdi.

Universal’in ise iki bombası vardı: “Koraline” ve “9” yıl içinde başarısına başarı katan animasyon filmlerden en önemlileriydi.

Disney, “Yeni Yıl Şarkısı” adlı filmin yanı sıra 2D animasyon filmi “Prenses ve Kurbağa” ile tatil döneminde beyazperdede yerini aldı.

Film eleştirmenleri genelde Pixar’ın başarısı konusunda birleşiyorlar. “Yukarı Bak”, Pixar’ın tarihinde bir başyapıt olarak kabul edildi bile. Pete Docter, Yukarı Bak’ın hikayesiyle, çocuklar kadar ebeveynleri de perdeye kitlemeyi başardı.

Pixar bugüne kadar sekiz Oscar animasyon ödülünden dördünü aldı, Docter’in ilk filmi “Sevimli Canavarlar”, 2001 Shrek’inin gölgesinde kalmıştı. Lasseter’in “Arabalar”’ı ise, 2006’da ödülü “Neşeli Ayaklar”a kaptırmıştı.

Bu sene animasyon kategorisi genişledi ve geleneksel olarak 3 olan sayı, beş adaya çıktı. Bu daha önce sadece bir kez- 2002’de- yapılmıştı.

İlginç olan şu ki “Yukarı Bak”ın en büyük rakibi, kardeş şirketten “Prenses ve Kurbağa”…Bu filmle Disney, 1980 Disney filmlerini hatırlatmak istiyor anlaşılan…

Yılın En İyi Animasyon Filmleri (ABD)

1 Yukarı Bak Disney
2 Buz Devri 3 Fox
3 Canavarlar Yaratıklara Karşı D’Works/Paramount
4 Köfte Yağmuru Sony
5 Koraline Focus/FFI
6 9 Focus
7 Yeni Yıl Şarkısı Disney
8 Küçük Deniz Kızı Ponyo Disney
9 Astro Boy Summit
10 Terra’yı Kurtarmak Roadside Attractions
#22 - Aralık 04 2009, 19:53:28
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


!f İstanbul Yeniden Keşfe Çıkıyor…

Keş!f üçüncü yılında Türkiyeli yarışmacısını arıyor!

!f Istanbul uluslararası ve ödüllü yarışmasının üçüncü yılına daha büyük bir heyecanla giriyor. Keş!f için dünyanın dört yanından gelen adayların değerlendirilmeye alınmaya başlandığı şu günlerde, !f İstanbul ekibi de yarışmada Türkiye’yi kimin temsil edebileceğini merakla beklemeye başladı.

Ülkemizden genç yönetmenlerin teşvik edilmesi yönünde önemli bir adım olarak görülen Keş!f, ilk senesinden bu yana dünyada çok sayıda festivalde ilgiyle karşılanmış genç ve yeni yönetmenlerin filmlerine yer veriyor. Geçmiş jürilerde yönetmen John Cameron Mitchell, Cannes Film Festivali yönetmenlerinden Christophe Leparc, Oscar ödüllü senarist Jose Rivera, oyuncu Serra Yılmaz ve yönetmen Reha Erdem gibi sinema dünyasının tanınan isimleri yer aldı.

Yarışmanın ilk senesinde ülkemizi temsil eden yönetmen İsmail Necmi’nin Should I Really Do It / Bunu Gerçekten Yapmalı mıyım? adlı yapıtı gerek jüri gerekse festival izleyicilerinin büyük ilgisiyle karşılanmıştı. Dünya prömiyerini !f İstanbul’da gerçekleştiren film daha sonra Toronto, Montreal, Hamburg, Reykjavik, Haifa, Sao Paolo, Bangkok, Cairo, Mumbai, Göteborg ve Selanik gibi birçok uluslararası film festivalinde “Resmi Seçki” içerisinde gösterildi ve çok sayıda ödül kazandı.

Yarışma kapsamında uluslararası jüri “sinemada cesur hikaye anlatımı, teknik ve tarzda yenilik” kriterleriyle bir kez daha “İlham Veren Yönetmen”i seçecek. Farklı ülkelerden 8 sıradışı filmin yönetmeni, !f istanbul’da dünyanın ilham veren genç yönetmenleri arasındaki yerlerini almak ve 15 bin dolarlık özel ödül için yarışacak.
#23 - Aralık 04 2009, 19:54:01
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


2. İstanbul İtalyan Film Haftası

İstanbul İtalyan Kültür Merkezi’nce 04 - 10 Aralık 2009 tarihleri arasında 2. İtalyan Film Haftası düzenleniyor.

04 Aralık 2009 Cuma günü saat 19:30′da Beyoğlu Alkazar Sineması’nda yapılacak açılış töreninde 1. Vivident Özel Festival Ödülü aktrist Valentina Carnelutti’ye verilecek. Tören sonrasında Ivan de Matteo’nun yönettiği Güzel İnsanlar filminin gösterimi yönetmenin katılımıyla gerçekleştirilecek.

Film haftası, Roma Medfilm Festival, Pera Müzesi, Beyoğlu Alkazar Sineması ve İtalyan Kültür Merkezi işbirliğiyle düzenleniyor.
#24 - Aralık 04 2009, 19:54:43
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Ahmet Uluçay’ı Kaybettik...

Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak filminin ödüllü yönetmeni Ahmet Uluçay, beynindeki tümör nedeniyle hayatını kaybetti.

Uzun süredir tedavi gören 1954 doğumlu Uluçay, tedavisi için son olarak geldiği İstanbul'da akşam saatlerinde hayatını kaybetti.

Uluçay, gençlik yıllarından itibaren kısa metrajlı filmler çekerek, sayısız ödül almıştı. Tüm hayatı boyunca uzun metrajlı bir film çekmeyi hayal eden Uluçay, bu hayalini 2001 yılında Karpuz Kabuğunda Gemiler Yapmak filminin çekimlerine başlayarak gerçekleştirmişti. Uluçay maddi imkansızlıklar nedeniyle filmi bin bir güçlükle 2004 yılında vizyona sokmayı başardı. Film vizyona girer girmez, sayısız ödüle layık görüldü. Ahşap tripod ve amatör kamerayla çekimleri tamamlanan film yurtdışında da büyük ses getirmiş, dünyaca ünlü yönetmenler Uluçay'ı ziyaret etmek için dünyanın çeşitli yerlerinden Türkiye'ye gelmişti. Uluçay son filmi Bozkır'da Deniz Kabuğu'nun da çekimlerini hastalığı nedeniyle bırakmıştı.

Uluçay için yarın saat 11.00'de Beyoğlu Emek Sineması'nda bir tören düzenlenecek. Uluçay'ın cenazesi daha sonra Kütahya'nın Tavşanlı ilçesi Tepecik beldesinde toprağa verilecek.



Ahmet ULUÇAY (kameraarkasi.org)

1960 yılında, ilkokuldayken köye gelen bir seyyar sinemacı sayesinde sinemayı tanıdı. Her gece yatağa girişinde giderek büyüyen sinema tutkusunu yaşama geçirdi. 12 yaşında İsmail MUTLU isimli bir arkadaşıyla sinema makinesi yapmak için işe koyuldu. Üç yıllık uğraştan sonra bir ahırda köylülere film göstermeye başladılar. Sinema çöplüklerinden film toplayıp, kareleri birbirine ekler, bir kaç saniyelik görüntüler elde ederek; köyün bir ahırında dağları, deniz ve ormanı seyrederlerdi.

Ailesi "Sinema ve resim gibi işler zengin çocukların işidir." diyerek bu tutkusunun önüne geçmek istemiş. Kamyon muavinliği ve inşaat işçiliği yapan Ahmet ULUÇAY'ı vazgeçirmek mümkün olmamış. Sinema makinesi yaparak bu işin yürümeyeceğini anlamışlar. Almanya'da çalışan bir gurbetçi bir gün onlara bir kamera göstermiş. Çok kötü bir kameraymış ancak yine de bin bir güçlükle kamerayı almışlar. Yanında köyde tavukçulukla uğraşan arkadaşı İsmail MUTLU ve bir maden işletmesinde işçi olarak çalışan Şerif AKARSU ile "Tepecik Köyü Arkadaş Sinema Grubunu" oluşturdu. VHS kamera ile işe koyuldular. Kameranın aküsü olmadığı için sadece elektrik olan yerlerde çalışıyorlardı. 1992 yılında ilk filmlerini çektiler. Filmi İsmail kurgulamıştı. Optik Düşler isimli filmdeki mezarlık sahnesini köy odasına kurdukları dekorla gerçekleştirdiler.

Filmi birileri izlemeliydi. Arkadaşı İsmail ile birlikte Anadolu Üniversitesine bağlı sinema bölümüne götüren Uluçay, ilk gösterisini şöyle anlattı. "Bizi dekana çıkardılar. Dekan Prof. Dr. Dursun GÖKDAĞ bizi görünce ve dinleyince şaşırdı.

Herhalde köy düğünü çekip getirdiğimizi düşündü. Ama yine de salonu hazırlattı. Filmi seyrettikten sonra şaşkınlığını gizleyemedi. Filmi İsmail kurguluyordu. Eğer sinemaya devam etseydi bu gün en iyi görüntü yönetmenlerinden biri olurdu."

Her iki filmde 1994 yılında ilk defa seyirci ile buluştuğu festivallerden ödülle döndü. Halen aynı köyde tarımsal kooperatifte işçi olarak çalışmakta ve sinema yapmaktadır. İlk kez 1994 yılında 6. Ankara Uluslararası Film Festivaline katılarak Optik Düşler ve Koltuk Değneklerinden Kanat Yapmak isimli filmleriyle tanındı. Ahmet ULUÇAY 11 filmiyle 22 ödül kazandı.

Beyin tümörü nedeniyle tedavi görmekte olduğu hastanede 30 Kasım 2009 tarihinde vefat etti.

YÖNETMEN FİLMOGRAFİSİ
Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak - 2001 Eylül
34. Uluslararası Rotterdam Film Festivali. 2005
37. Sinema Yazarları Derneği, Türk Sineması Ödülleri, En İyi Film. 2004
37. Sinema Yazarları Derneği, Türk Sineması Ödülleri, En İyi Yönetmen. 2004
37. Sinema Yazarları Derneği, Türk Sineması Ödülleri, En İyi Senaryo. 2004
45. Uluslararası Selanik Film Festivali, Özel Mansiyon Ödülü. 2004
23. Uluslararası İstanbul Film Festival, En İyi Film Ödülü.
26. Montpellier Akdeniz Filmleri Festivali, En İyi Film, Altın Antigone Ödülü.
52. Uluslararası San Sebastian Film Festivali, Jüri Özel Ödülü.
16. Ankara Uluslararası Film Festivali, Umut Veren Sanatçı (Boncuk Yılmaz)
16. Ankara Uluslararası Film Festivali, Umut Veren Yeni Erkek Oyuncu (İsmail Hakkı Taslak)
16. Ankara Uluslararası Film Festivali, Umut Veren Yeni Erkek Oyuncu (Kadir Kaymaz)
16. Ankara Uluslararası Film Festivali, En İyi Kurgu (Mustafa Presheva)
1. Karadeniz Film Festivali, En İyi Yönetmen Ödülü. 2005
1. Karadeniz Film Festivali, En İyi Debut Film. 2005

YÖNETMENLİĞİNİ YAPTIĞI BELGESEL FİLMLER
Optik Düşler - 1993
6. Ankara Uluslararası Film Festivali, Üniversite Sinema Kulüpleri Birliği Özel Ödülü. 1994
2. Akbank Kısa Film Festivali, Özel Bölüm. 2005
22. İFSAK Kısa Film, Video ve Belgesel Yarışması, Ahmet ULUÇAY Özel Gösterimi. 2001
Bizim Köyün Orta Yeri Sinema - 1995
7. Ankara Uluslararası Film Festivali, Birincilik Ödülü. 1995
7. Ankara Uluslararası Film Festivali, .Kültür Bakanlığı Onur Ödülü. 1995
22. İFSAK Kısa Film, Video ve Belgesel Yarışması, Ahmet ULUÇAY Özel Gösterimi. 2001
Bizim Köyde Bayram Sabahı - 1998

YÖNETMENLİĞİNİ YAPTIĞI KISA FİLMLER
Koltuk Değneklerinden Kanat Yapmak - 1994
6. Ankara Uluslararası Film Festivali, İkincilik Ödülü, 1994
iFSAK 16. Uluslararası Kısa Film Günleri Özel Ödülü, 1995
22. İFSAK Kısa Film, Video ve Belgesel Yarışması, Ahmet ULUÇAY Özel Gösterimi. 2001
2. Akbank Kısa Film Festivali, Özel Bölüm. 2005
Minyatür Kozmosta Rüya - 1995
7. Ankara Uluslararası Film Festivali, Jüri Özel Ödülü, 1995
2. Cine5 Kısa Film Yarışması, Jüri Özel Ödülü. 1999
17. İFSAK Ulusal Kısa Film ve Belgesel Yarışması, Animasyon Başarı Ödülü, 1996
Karadeniz Film Festivali Tüm Filmler Özel Ödülü, 1996
22. İFSAK Kısa Film, Video ve Belgesel Yarışması, Ahmet ULUÇAY Özel Gösterimi. 2001
2. Akbank Kısa Film Festivali, Özel Bölüm. 2005
İnci Denizin Dibinde - 1996
2. Antalya Uluslararası Kısa Film Festivali Altın Portakal “Uluslararası Jüri Özel Ödülü”, 1996
İstanbul Uluslararası Kısa Film Günleri, Üçüncülük Ödülü. 2001
18. İFSAK Ulusal Kısa Film ve Belgesel Yarışması, Üçüncülük Ödülü. 1996
22. İFSAK Kısa Film, Video ve Belgesel Yarışması, Ahmet ULUÇAY Özel Gösterimi. 2001
2. Akbank Kısa Film Festivali, Özel Bölüm. 2005
Epilectic Film - 1998
10. Ankara Uluslararası Film Festivali, Birincilik Ödülü. 1998
20. İFSAK Ulusal Kısa Film ve Belgesel Yarışması. 1998
Uzun Metrajın Resmi - 1999
2. Cine5 Kısa Film Yarışması, Üçüncülük Ödülü. 1999
1. AFSGD Ankara Kültürlerarası Amatör Film Festivali. 2005
Exorcist - 2000
3. Cine5 Kısa Film Yarışması, En İyi Film Ödülü. 2000
AFM Uluslararası Festivali. 2002
9. London Turkish Film Festivalinde gösterildi. 20 Aralık 2001
13. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde Seçiciler Kurulu Özel Ödülü. 2001
22. İFSAK Kısa Film, Video ve Belgesel Yarışması, Ahmet ULUÇAY Özel Gösterimi. 2001
2. Akbank Kısa Film Festivali, Özel Bölüm. 2005
Kaza - 2007
18. Ankara Uluslararası Film Festivali, Ulusal Kısa ve Canlandırma Film Yarışması, Kurmaca Dalı. 2007
#25 - Aralık 04 2009, 19:55:19
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.