Alternatifim Cafe

Hepsi Gerçek

Discussion started on Efsaneler

NOT:HEPSİ GERÇEK YAŞANMIŞ OLAYDIR
Öldüren Düğüm

Ben emirhan 14 yaşımdayım bursada yaşıyorum bu olay bu yıl yazlıktayken başıma geldi arkadaşlarımla geziyoruk bir ağacın altında dinlenmeye karar verdik ağaçta bir bez vardı üzerinde anlamadığımız şekiller vardı.O bezde birçok düğüm vardı melih o düğümleri çözmeye çalıştı fakat başaramadı bir güç onu bunu yapmaktan alıkoyuyordu sanki sonra o bezle ilgilenmeyi bıraktık biraz konuştuk eğlendik.Sonra evlerimize döndük ertesi gün sitede bir çığlık duyduk bu çığlıkla uyandık.Melihin annesinin sesiydi bu hemen koştuk melih kanlar içinde yatakta yatıyordu özellikle elleri paramparça olmuştu polis geniş güvenlik önlemleri aldı.Çünkü bu olay ilk değilmiş diğer siteden bir ablada bu şekilde bulunmuş çok korktuk ailelerimiz bizi dışarıya tek başımıza çıkarmadılar hep birlikte zar zor izin alıp dışarı çıktık.Yine o ağacın yanına gittik çiğdemin gözü o beze takıldı buldum diye bağırdı melih ve o ablanın neden öldüğünü buldum o abla benim ablamın arkadaşıydı dedi onlarla gezintiye çıktık ve o bu bezi çözmeye çalıştı ve ertesi gün öldü melihin de başına aynı şey geldi önce inanmadık ama sonra inandık.Ertesi gün yanımıza makas ve bıçak alıp gittik o bezi kestik ve ertesi gün hepimizin elleri kabarmıştı ve buna iyice inandık bunu yapanın kim olduğunu da bulduk bunu yapan kulübede yaşayan dedeydi bunu aynı bezi bağlamaya çalışırken yakaladık korkup kaçtı bir hafta sonra ölü bulundu şimdi o evi satıp başka bir yerden yazlık aldık ama o olaylar aklımdan çıkmıyor her gün kabuslarıma giriyor buna inanın lütfen birkaç arkadaşımız inanmadı ve gördükleri yüzünden delirdiler...



Gölcük Depremi

Ben cok küçüktüm ve gecenin yarısı bir yaslı adam geldi ve bana bir mektup bıraktı tabi kimse bana inanmadi hatta mektupu bile bakmadılar küçük bir çocuğum ya oyun oynuyorum falan sandılar bende önemli degildir diye çöpe attım mektupu aradan yillar gecti ve bir gün bu mektupu bodrumda buldum ve bunun önce bir şaka falan olduğunu sandım çünkü mümkün degil boyle birsey.Seneler önce baska bir evde çöpe atmıstim bu mektupu tabi kimseye söyleyemedim belliydi kimsenin bana inanmayacagi.Önce aÇmadan tekrar çöpe attım ve olayi unutmaya çalıştım ama mümkün değil hep o adam rüyalarıma girdi.Ayrıca artık iş işten geçmisti atmıstım çöpü disarı.Her gece o adam rüyama girdi 6 sene boyunca hicbir gece adam gibi uyuyamadim ve artik kafa yemek üzereyken birden mektubu masamın üstünde gördüm tüylerim diken dikendi titremeye basladım oracikta yere yıkılmak üzereydim ve içimden artık yeter şunun icine bakta kurtul falan diyordum ve sonunda açtım mektubu gözlerime inanamadim mektubun icinde cok garip bir not vardi notta lütfen kızımı ve tanıdıgın herkezi evden cıkar yazıyordu ve tarih ise 1999 gölcük depreminin oldugu tarihteydi...



Hayatımın En Berbat Günü

Merhaba ben derin 17 yaşındayım.Bu olay 14 yaşımda oldu ve tamamen gerçektir.Arkadaşım aslışahlara gitmiştik gece orda kalıcaktık.Annesi babası evde yoktu.5 kız evde yanlızdık.O gece oyun oynadık sohbet falan ettik gece olduğunda yapıcak bişey kalmamıştı ruh çağıralım dedim kabul ettiler.Geçen sene ölen kendi kendine konuşan garip hareketler yapan pek sevmediğimiz eceyi çağırmaya karar verdik.Ben ey ecenin ruhu geldiysen bi işaret ver dedim ve o anda elektrikler gitti korkmuştum.Elektrikler yine geldi.Ben bırakıyorum dedim aslışah bu sadece raslantı devam edelim dedi ve kabul ettik devam ettik o anda camlar ve kapı kapandı kapı kilitlendi.Çıkmak istedik çıkamadık.Çok korkuyorduk bi yandan da eceye bizi rahat bırak lütfen diye yalvarıyorduk.O anda telofon çaldı arayan polisti annem ve babam trafik kazası geçirmişti.Çok korkuyordum kapı açıldı ve ben gözyaşları içinde çıktık herkes beni teselli etmeye çalışıyordu şimdi babannemlerde kalıyorum ve pisikolojik tedavi görüyorum...



Bilinmeyen Varlık

7 YAŞINDAYDIM.Bir gece odamda tek başıma yatıyordum.O zamanlar daha iki yaşında olan kardeşim geceleri arasıra yanıma geliyordu.Ve o gecelerden birini yaşıyordum yine.Yeşil kazağı ve kırmızı külotlu çorabıyla gece yarısı kardeşim yanıma gelmiş yatağımın başında durup bana bakıyordu.Bende yattığım yerde şöyle bir doğrulup kalktım.Kardeşimin suratına baktım.Suratı aynı televizyonda karıncalanan görüntüleri andırıyordu.Gözleri burnu pek belli değildi.Haif karıncalı ve buğulu görünüyordu suratı.Tuhaf birşeyler vardı yolunda gitmeyen.Sonra dokunmak üzere elimi kardeşimin suratına götürdüm.Kardeşimse elini elimin içinden geçirerek ellimi geri itti.Ne olduğunu anlayamadım.Eli elimin içinden geçmiş olmasına rağmen nasıl geri itebildi anlam veremedim.Sonra kardeşimin elinde dikkatimi çeken bir şey oldu parmeklarının arasında bağ doku vardı.Sonra ona "git yerine yat" dedim.O da yanımdan ayrılarak balkona doğru gitti.Ve ben ona 3-4 defa "yerine yatmaya gitsene pelin"diye bağırdım.O sırada benim bağırmamı duyan annem yatak odasından seslendi bana "pelin burda yatıyor sen niye bağırıyorsun"diye.Şok olmuştum.Kardeşim yerinde yatıyorsa yanıma gelen kimdi?Üstelik sabah kalktığımda kardeşim pijamalıydı kazaklı ve külotlu çoraplı değil.Bunu o zamanlar kime anlattıysam inanmadı hayal gördüğümü düşündüler.Şimdi 18 yaşındayım.Ve o zamanlar bana gelen her neyse bu 18 yaşımda tekrar yanıma geldi.
Anlatayım.Ben kardeşimle birlikte babannemde yatıyordum bir gece karşılıklı kanepelerde.Sabaha karşıydı.Evde loş bir karanlık vardı.Birden uyandım.Gözlerimi yavaşça açtımki kardeşim başımda bekliyor.Ama bu sefer kardeşimin 13 yaşındaki hali duruyordu karşımda.Hemen kardeşimin yattığı kanepeye baktım.Kardeşim yoktu.Ayak ucumda duruyordu.Üstünde lacivert bol penye ve siyah bir eşortman altı vardı.Ona baktım "tuvaletin geldiyse git yap ben burdan sana bakıyorum"dedim.(Babannemin evinde korkuyorduda tuvalete gitmeye beni uyandırıyordu bazen.)Sonra arkasını döndü ve koşarak banyoya gitti kardeşim.Ama koşuşu bir tuhaftı.Bacakları içe doğru çarpık ve sağa sola genişçe yaylanarak koşmuştu.Tabi o öyle koşarken ben üç kere gözlerimi ovuşturdum.Bu gördüğüm gerçekmi diye.Çok şaşırdım çünkü.O banyoya girdikten sonra ben kardeşimin kanepesine baktım tekrar.Osırada sanki kardeşimin üzerine sis bulutu çökmüştü.Birden yavaşça o sis bulutu çözüldü ve ben kardeşimin kanepede uyuduğunu gördüm.Üstelik kardeşim gecelikliydi....Bu daha taze yeni olmuş bir olay...Hadi küçükken gördüğüm hayaldi bu damı hayal...On sene sonra tekrar çıktı karşıma.Üstelik 18 yaşımda olduğum için aklım daha yerinde 7 yaşımdaki halime göre...İnanın oluyor buna benzer olaylar...Var böyle varlıklar çünkü bunu yaşayanlar var..."Bilen çekmez çeken bilir."misali..."Yaşayan bilir bilen yaşamaz...



Baba Üstümü Ört

Bu olay Bursada olmuş. 17 yaşında bi genç kız aniden ölmüş. Aile perişan olmuş ama ne yapsınlar, kızı defnetmişler tabii. Aradan bir kaç gün geçmiş. Baba kızını rüyasında görmüş. Kız sürekli titriyomuş ve "Çok üşüyorum baba. Yalvarırım üstümü ört" diyomuş. Adam sabah kalktığında rüya aklına gelince hüngür hüngür ağlamış. "Gül gibi evladımı kaybettim. Rüyama giricek tabii" diye düşünmüş. Karısının üzülmemesi için de ona hiç bişey söylememiş. Ama ertesi gece, sonraki gece, daha sonraki gece, hep aynı rüya: "Çok üşüyorum baba. N'olur üstümü ört!" Baba bi gece yine aynı rüyayı görürken kan ter içinde uyanmış. Dayanamamış, karısının, "Nereye bey bu saatte?" demesine aldırmadan sokağa fırlayıp soluğu mezarlıkta almış. Kızının mezarına gelince ne görsün? Mezar açık ve bomboş! Adam ne yaptığını bilmez bi halde mezarlık bekçisinin kulübesine yönelmiş. Allahım, o an gördüğüne yürek dayanmaz. Bekçi resmen kıza tecavüz ediyomuş! Meğer bu aşşağılık herif her zaman, yeni gömülen ölülere belli bi süre bunu yaparmış...



Cinlere İnanmayanlara

Bir gece arkadaşlarla bizim evde toplandık cin çağıralım diye fakat ben inanmıyordum ve ne yazık ki sürekli cinlerle dalga geçiyordum bazen öyle laflar söylüyordum ki arkadaşlar beni uyarıyordu cini çagırdık ve aniden fincan hareket etmeye başladı herkes çok korkmuştu bense hala cinle dalga geçiyordum dalga geçerce sorular soruyordum ve ne olduysa ondan sonra oldu bana gerçek oldugunu kanıtla dedim arkadaşlarım çok kormuştu tam sesizlik olmuştu ki bi anda agzımda korkunç bi acı hissettim ne oldugunu anlıyamamıştım bişey nefes almamı engelliyordu 1 dakikaya yakın öyle kaldım ağlıyordum yüzümün bazı yerleri yanıyordu çok korkmuştum dua etmek aklıma geldi ve fatiha suresini okumaya başladım bu seferde arkamdan bişeylerle vuruluyor gibiydi artık cinlerin olduguna inanmıştım hiçbişeyden korkmayan ben şimdi titriyordum kaçıcak yer arıyordum ben dua ettikce vuruyorlardı bu sırada gözlerim arkadaşlarımı aradı yardım istiyecektim fakat onlar bayılmıştı bi anda herşey bitti. Cinler gitti diye düşündüm arkadaşlarımı ayılttım fakat gitmemişlerdi sadece bekliyorlardı ben tekrar dua etmeye çalıştım duaya başladıgım anda mutfak dolaplarının zangırdadıgını duydum tabaklar yere düşüyordu sesler tekrar kesildi biz hala bişeyler olucak endişesiyle bekliyoduk fakat uyuyup kalmıştık sabah baktıgımda mutfakta hiçbir tabak kırılmamış yerlerinde duruyordu dolap kapakları bile kapalıydı halbuki salondan mutfaktan düşen tabakları çok rahat görebiliyorduk o gece ne olmuştu neden tabaklar kırılmış oldukları halde eski yerlerinde saglam duruyordu... İşte bunların tek bir nedeni vardı cinler arkadaşlar ister inanın ister inanmayın ama bu olay fazlasıyla dogru lütfen cinlerin varlıgını kabul edin ve kesinlikle onlarla dalga geçmeyin bu size arkadaş tavsiyesi...



Bilmiyorum

bir gün arkadaşlarla beden dersindeydik arkadaşlar karabasandan konuştular ve karabasanın insanı uykusunda öldürdüğünü ve rüyada öldüğü gibi yaşadığını söyledi .aslında ben çok korkak bir kızım onun için ben böyle şeyleri dinleyemem ama bir gün arkadaşım bana bir olay anlattı Türkiyede ama nerde olduğunu bilmiyorum bir kız rüyasında ölmüş.ister inanın ister inanmayın delilim yok ama ben ce inanın...



Bir Daha Dalga Geçersem

öncelikle merhaba. ben tatil zamanlarında genellikle sabaha kadar uyumayan biriyim ve cinlere inanmazdım, ne zaman konusu açılsa dalga geçerdim. 22 temmuz günü yine uyumuyordum ve internette dolaşıyordum. nasıl olduğunu anlamadım ama açılır pencerelerden birinde cinlerle ilgili yazlılar vardı kapattım ve tekrar açıldı yine kapattım ve tekrar, virüs olabiliceğini düşünüp bilgisayarımı yeniden başlattım ama internete bağlandığımda hangi siteye girsem açılır pencere olarak aynı sayfa çıkıyordu. merak ettim ve okudum. orada cinlerle ilgili birçok şey yazıyodu ve sayfa her formatta açılıyodu çok şaşırdım çünkü bu milyonda bir görülecek bişey. herneyse merakım dahada arttı ve sayfayı okumaya başladım nasıl cin çağırılır diye bi ikon vardı tıkladım ve orada adım adım yazıyodu. sayfayı kaydettim ve yatağıma yatıp uyumaya çalıştım saat 3 ü geçiyodu ama uyuyamadım bişey beni dürtüyodu ve tekrar bilgisayarımı açtım kaydettiğim o sayfayı sildim. sigara içmek için dolabının çekemecesini açtım sigaramın yanında bir kağıt vardı hemen açtım aman allahım o da ne az önce kaydedip sildiğim sayfa çok korktum ve hemen tekrar bilgisayarımı açtım yazıcını programına baktım o sayfa daha 22 saniye önce yazdırılmış printerimdan. ama printerimin kartuşları yoktu çünkü o günün akşam üstü doldurtmak için ofsete bırakmıştım. o kadar korktumki bilgisayarımın fişini çektim ama olay bundan sonra başlıyomuş. kağıdı hızla tekrar okumaya başladım cin çağırma seansını anlatan yazının altında, çağırmasanda gelir diye yazıyodu ve bir anda odamın havası çok ağır oldu nerdeyse nefes alamıyodum, kapıya doğru yöneldim abimi uyandıracaktım ama kapı kilitliydi ve açılmıyordu. nefes almam iyice zorlaştı ve eski türk filmlerindeki kötü adam gülümsemesi duydum öyle bir bağırıyorduki kulaklarım patlıyordu nerdeyse. kapıyı iki-üç tekme atarak kırdım ve hemen çıktım tam karşımda lavabonun aynası vardı aman allhım o da ne! orda simsiyah bir adam vardı ve çok korkunçtu ve aynanın üzerinde bidaha dalgageçersen ölürsün yazıyodu. öyle korkmuştumki bidaha dalga geçmeyeceğim diye yalvarırır tarzda bağırıyordum. koşarak abimi uyandırım, olanları anlatırken bayılmışım. beni birsüre sonra abim uyandırdı ve rüya gördüğümü söyledi. ama rüya olmadığına eminim. sabaha kadar uyumadım sabah olduğunda, bilgisayarımı açtım. printerin programında o dosya kayıtlı değildi, olamazdı gözümle görmüştüm. geri dönüşüm kutusuna baktım sildiğim dosya oarada yoktu. hemen interneti açıp yazıyı okuduğum siteye girdim ama öyle bir adreste yoktu ve kağıtta en son biraktığım yerde yoktu sanki hiçbişey yaşanmamıştı tek geri kalan kırılan kapı olmuştu. bu olayın etkisnde kurtulmak için psikoloğa gittim bana cin diye bişey olmadığını söyledi bende olduğunu ve dalga geçmemesini söyledim o anda doktorun odasının tavanında şu yazı belirdi aferin! bir aydan fazla oldu hala olayın etkisindeyim. arkadaşlar siz siz olun sakın dalga geçmeyin ve inanmamazlık yapmayın. bu olaya inanmayanlar kendileri bilir ama ben bidaha dalga geçersem öleceğime inanıyorum...



Karabasan

Hikayeleri okuyunca biraz etkilendim birazda tebessüm ettim... başıma gelen bu olayı kime anlatıysam yarısı inandı yarısıda olamaz öyle şey dedi yoru hakkı sisze ait tabii..

2004'ün temmuz ayı günlerden cuma annem ve babam kütahya da ki abim yanına gitmişlerdi evde kimse yoktu ve haliyle aklıma bin bir türlü şeyler geliyodu. sebze ve meyve toptancılığı yaptığımız için bursa ya çarşamba günü gitmiş cuma günü ise geri dönüyordum. Başıma bir kaç kez karabasan geldiği için artık alışmıştım ne biliyim arabanın içinde bile bana geliyodu artık. cuma günü eve geldiğimde saat 23":30 civarıydı yatağıma girip uyuma çalışırken birden olduğum yere sızdım. ve derken o uyku esnasında kapı gıcırtısı geldi yattığım yerden kalkamadım ve sanırım bizimkiler geldi dedim.
sonra mutfaktan tava tencere sesi geldi ve yattığım odanın kapısı yarım kapalıydı ve kapı birden yavaşca açıldı fakat benim üstümde bir ağırlık vardı ve bir türlü kalkamıyordum. odaya girdi üzerimde ki örtüyü yavaşca kaldırdı ve bir diziyle üstüme bastırdı ve ağzımı kapamaya çalıştı o an aşırı bir korku ve telaş vardı bende. ağzım san ki düğümlendi hiç birşey yapamıyordum. ve allah'a dua etmeye başladım sonra kelime-i şahadet getirdim e üzerimden yavaşca kalktı o karabasan kalkar kalmaz bende ayaga kaltım iki elim öne doğru uzatıp yakalamaya çalıştım sonra evde ki telefonluğun altına doğru sıkıştırdım telefonluğun ayansından ayın ışığı yansıyordu birden kafamı kaldırıp aynaya baktım kendimi göremedim kafamı geriye çevirip baktım ve bedenim ilk yattığım şakilde duruyordu o an içime öyle bir krku ve heyecan sardı ki ne pacağımı şaşırmıştım...
sonra bedenimin içine tekrar giridim Allah'a tekrar dua ettim karabasan geldi üzerimden sıyırmış olduğu örtüyü iki eliyle tutu havaya kadırıdı(kaldırıdğı esna da kolları ve bedeni uzadı nerdeyse tavana çarpacak duruma geldi)üstümü örttü ve geldiği gibi odanın kapısını yavaşca kapadı sonra tekrar mutfaktan yine tava tencere sesi geldi en son dış kapı sesi gırtısı geldi ve gitti.
karabasan gider gitmez ben yattığım yataktan kalktım ve saate bahtım saat tam 00:30 u gösteriyodu afallamıştım oturdum 3 kulfü 1 fatiha okuyup yattım ama yatana kadar da en bi 2 saat geçti...



O Geldi

Ben ve kuzenim annanemlerdeydik.Olay Mersinde geçiyor.Mersinde evler genellikle damlı.Biz damdaydık ne akla hizmetse cin çağıralım dedik.O an fincanları topladık mum falan işte sureleri okuduk ve geldi. İnanamadık. İlk önce geldiysen bir sesle belirt dedik.Damın üstüne sanki biri düştü yükses bir ses geldi daha sonra biz bu tesadüf dedik ve camları sars dedik.cam o an dediğimiz gibi oldu.ister inan ister inanma ama anlattıklarımın hepsi gerçek.ve şunu da söyliyim. Sakın böyle olaylar hakkında yalan söylemeyin çünkü o söylediğiniz yalan sizde gerçekleşir...



Bir Daha Cin Çağırısam

Merhaba arkadaşlar.Ben 16 yaşındayken sanaayi mahallesinde oturuyordum bizim mahalle küçük ve kalabalıktı herkes birbirini tanırdı neyse, arkadaşlarla hergün olduğu gibi maç yapmak için anlaşmıştık maç bittikten 1-2 saat sonra samimi arkadaşlarımı eve davet ettim ve onlara birşeyler ikram ettim.Evde kimse yoktu annemler eryaman daki teyzemlere ziyarete gitmişlerdi televizyon izliyorduk ve zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştık saat 23-24 gibiydi bayağı geç olmuştu.Aniden elektrikler kesildi saat geç olduğundan dolayı herkes evlerine gitmek için hazırlanmıştı ki; elektrikler geldi arkadaşlarıma bizde kalmalarını teklif ettim ve kabul ettiler.Canımız çok sıkılıyordu ve o saattede televizyonda hiçbirşey yoktu.Aklıma 1 hafta önceki din dersi geldi.Hocamız "cin vardır" demişti.Bende sıkıntıdan vakit geçirmek için arkadaşlara cin çağıralımmı diye sordum.Çoğu saçmaladığımı söylediler ben çok ciddi olduğumu söyledim ve bana çağırmayı biliyormusun diye sordular bende bilmediğim halde bildiğimi belirttim.Neyse,cin çağırmaya karar verdik ve masanın etrafına oturduk ışıkları söndürüp mumları yaktım.El ele tutuştuk ve aklıma geleni söylemeye başladım."Ey cin bizi duyuyorsan ses ver"dedim.Arkadaşlar kısık bir sesle gülüyordu mutfaktan metal sesine benzer bir sses gelmeye başladı herkes irkildi ve devam ettik "sesimi duyuyorsan işaret ver"dedim sanki biri bizi izliyormuş izlenimine kapıldım masada duran mumlardan biri söndü ve tekrar işaret vermesini istedim mum alevlendi ve aniden söndü gerçekten hepimiz çok korkmuştuk kikirdemelerin yerini ağlamaklı sesler aldı arkadaşlarıdan biri "korkuyorum"dedi ve seansı bırakmaya karar verdik.Cin i bir kere çağırmıştık nasıl göndereceğiz?Işıkları açtım televizyonu açtım aniden elektrikler kesildi mutfaktan hâlâ tıkırtılar geliyordu.Elektrikler geri geldi hepimiz kanepeye geçtik salondan telefon sesi geldi gittim telefona bakmaya tanımadığım biri annemin cep telefonundan beni arıyordu ve annemin, kardeşimin, babamın öldüğünü söylüyordu
ilk başta inanmadım "sen kimsin?" diye sordum bana"kaza yerinden arıyorum"dedi gözlerim den yaşlar süzülür gibi oldu içime serin sular boşaldı ve ayaklarım titremeye başladı.Arkamdan arkadaşlar gelerek ne olduğunu sordular bende "ailem ölmüş..." dedim ve ağlamaya başladım telefonu adamın yüzüne kapamıştım.Tekrar telefon çaldı ve aynı numaradan arıyorlardı yine aynı adam kısık bir sesle "bir daha yüzüme kaparsan sende ölürsün dedi"ne yapacağımı şaşırmıştım ve tekrar telefonu yüzüne kapadım ardından hızla odama koştum kapıyı kilitledim arkadaşlarıma yalnız kalmak istediğimi söyledim.Elime Kur'an Kitabını aldım okumaya başladım Cin Suresini okudum ardından Euzübillah içim biraz rahat lamıştı ve içimden bir ses bir daha bilmediğim işe karşmamam gerektiğini söyledi.Odadan çıktım arkadaşlarım evde yoktu çok korktum ve kapı çalındı kapıyı açtığımda nefes alamamıştım çünkü; kapıdakiler annem, babam ve kardeşimdi.O günden sonra birdaha tövbe ettim cin çağırma gibi saçmalıklarla uğraşmıyacağıma olayın etkisindeyim hâlâ ama arkadaşlarıma anlattığımda bana gülüyorlar bende olayın etkisini üzerimden atmaya çalışıyorum...



Tavla

Genç bi kız ailesinin evde olmadığı bi akşam arkadaşlarını davet etmiş. Kız kıza yemişler, içmişler, derken içlerinden biri "Hadi cin çağıralım" demiş. Ev sahibi kız da hiç inanmazmış böyle şeylere ama arkadaşlarına ayıp olmasın diye kabul etmiş. Harfler kesilmiş, fincan ortaya konmuş ve elele bir masanın etrafında daire olunup cin çağırma olayına girilmiş. Cin gelmiş gelmesine ama bizim kız hala fincanı arkadaşlarının ittiğini düşünüyomuş. Bi ara fincan hızlı hızlı harflere giderek şöyle demiş: "İçinizde bana inanmayan biri var. Yarın saat 4’te o kişiyle tavla oynamaya geleceğim!" Kızlar feci tırsmışlar ama ev sahibi kız hala dalgasındaymış işin. Saat çok geç olmadığı halde seans hemen bitirilmiş ve kızlar evlerine dağılmış.

Bizimki zaten o tür şeylere hiç inanmadığından cin olayını ertesi sabah unutmuşmuş bile. Öğlene doğru telefon çalmış. Arayan, kızın çok sevdiği, çok iyi anlaştığı teyzesiymiş, "Bugün içimde bi sıkıntı var, evdeysen bi ara sana uğruycam. Dertleşelim biraz" demiş. Kız da sevinmiş teyzesini görecek diye, "Hemen gel, ben de seni çok özledim" demiş.

Kız, teyzesini hakikaten dertli ve solgun görmüş. Hoşbeş etmişler ama teyze hala dalgınmış. Kız, "Teyzeciğim sen konuştukça daha kötü oldun, istersen başka bişey yapalım" demiş. Teyzesi de "O zaman tavla oynayalım. Ne zamandır seninle oynamadık. Kafam dağılır biraz" demiş. Kız tavlayı almaya giderken bi gece önceki olay aklına gelmiş, "Meğer benim teyzem cinmiş" deyip gülümsemiş.

Kızla teyzesi güle oynaya tavla oynarken bi ara teyze tuvalete gitmek için kalkmış. O içerdeyken telefon çalmış. Arayan kızın babasıymış. Adamcağız çok üzgün bi sesle konuşuyomuş: "Kızım teyzen öğlen bi trafik kazası geçirdi. Durumu çok iyi değildi ama Allahtan ümit kesilmez deyip sana haber vermedik ama az önce teyzeni kaybettik, başımız sağolsun.."



Babam

Bir gece babam evi aradı ve bu gece gelemeyeceğini işinin cıktıgını ve bızım yatmamızı soyledı.Annem ve bende babamı beklemeden yatmaya karar verdık.Biz evin 2. katında yatarken asagıdan mutfaktan ılgınc sesler gelıyodu.Ben korktum ve hemen annemın yanına gıttım ve onu uyandırdım.Annem de sesleri duyunca hemen asagı ındı.Sesler kesılmıstı.Seslerın kesıldıgını duyunca bende annemin yanına asagı ındım.2 mizde koltukta uzanırken bırden sokak kapısı acıldı.Gelen babamdı.Fakat davranısları bır garıptı.Hicbir ifadesı yoktu yuzunun.Annem hosgeldın dedi. Sonrada hanı bu gece gelemeyecegını solemıstın dedı.Babamdan cok yorgun oldugunu yatmak ıstedıgını bızımde yukarıya cıkıp yatmamızı soledı.Fakat bız annemle tv ızledıgımızden dolayı yukarı henuz çıkmamıstık.Nedendır bılmıyorum ama 2mizde uyuya kalmısız.Sabah oldugunda yukarda kımse yoktu.Ne babamın esyaları ne de bır iz. Bır anda kapı acıldı ve babamı gorduk.Annem ona nereye gıttın dıye sordugun da işe cevap olarak ben daha işten gelıyorum dün gece n'oldu dıye sordu.Annemle ikimiz cok korktuk ve tuylerımız dıken dıken olmustu.Ve o an anladık kı dun gece gelen babam değıldı.



Ölü Tamirci

Bir Ölüden Yardım: 17 Ağustos depreminde ve sonrasında meydana gelen bir çok olayı televizyon ve gazetelerden tanık olmuşsunuzdur. Ben de televizyonda seyrettiğim bir olayı size anlatmak istiyorum. Depremden sonra bir çok insan evsiz kalmış ,ailesini yitirmiş ve yardıma muhtaç hale gelmişti işte böyle bir durumda hayır severler hemen bölgelerdekilerin yardımına koşmuştu. İstanbul'da oturan orta halli bir ailenin çocuğu olan Mustafa babasının arkadaşının yardım göndermek istediğini bölgedeki insanların her türlü yardıma muhtaç olduğunu duyunca ve de babasının yoğun ısrarlarına dayanamayınca arabasının bakıma vermekten vazgeçip hemen yola koyulmak üzere hazırlıklara başladı fakat bilmediği bir şey vardı arabasının çok önemli bir kusuru vardı ve bu kusur onu ölüme bile ???ürebilirdi. İnsanlara yardım etmek için arabayı bakıma sokmadan gittiği için bu arızayı öğrenememişti. Ve yola çıktı hiç durmadan gidiyor ve içinde insanlara yardım etme hazzını hissediyordu. Yolda arıza gittikçe arttı fakat arıza arabanın tekerlerinde olduğu ve çok hissedilir olmadığı için farkına varamadı. Hava karamak üzereydi lastiğinin kabaklaştığının farkına vardı hemen indi arabasının arkasına gitti ve yedek lastiği aradı daha fazla yük alabilmek için çıkardığını hatırladı ve kahroldu kim bilir kaç insan bu yardımı dört gözle bekliyordu. Birden yolda tamirci elbisesi giymiş bir adamın geldiğini gördü ve de elinde bir lastiğin olduğunu adam az ileride lastiği patlamış birine ???ürdüğünü söyledi. Mustafa ona derdini anlattı adam istersen bu lastiğini sana verebilirim ben daha sonra yine getiririm dedi ve tamirci arabaya lastiği taktı arabanın tekerlerindeki hayati derecede önemli arızayı da görüp onardı. Mustafa isterse onu gideceği yere kadar bırakabileceğini söyleyecekti ki arkasını döndüğünde adamın olmadığını gördü hayretler için yola devam etti yaklaşık 5 dakika gitti veya gitmedi bir kazanın olduğunu ve içinden çıkarılan cesedin kendisine yardım eden kişi olduğunu gördü çevredeki adamlara sordu ve kazanın yaklaşık 1saat kadar önce gerçekleştiğini öğrendi adeta nutku tutulmuş kul sıkışmış ve Hızır yetişmişti.



Korkunç İxir

Meraba ben 24 yaşındaıyım size anlatıcağım olay 12 yaşımdayken başıma gelmişti çok iyi hatırlıyorum o yaz izmirdeki yazlığımıza gitmiştik orda bir sürü arkadaşım vardı bi gün 3 arkadaşım ve ben bisikletlerle pazara gittik seden ve nuray dondurma almak için bakkala gittiler biz melisayla kalmıştık orda bir teyze poşetleri eve götürmemiz için bizden yardım istedi.
Melisa çok yorgun olduğu için gitmek istemedi ben bisikletimi melisaya bırakarak teyzeye yardım etmeye gittim evi baya bir uzaktı gittiğime pişman olmuştum ayaklarım ağrıyordu sonunda ıssız bir yere gittik orda eski ürkütücü bi kulübe vardı teyze çok yoruldun gir içeri buse dedi ismimi ona hiç söylememiştim nasıl bildiğine çok şaşırdım ama gerçekten çok yorulmuş ve susamıştım bu yüzden içeri girdim kulübenin içi çok güzeldi çok şaşırdım çünkü dışından çok fakir gözüküyordu hırsız girmesin diye önlemdir diye düşündüm ama hiç öyle değilmiş bunu sonradan öğrendim neyse bir koltuğa oturdum teyze içeri bana su getirmeye gitmişti ayaklarımı sallıyorum ki ayağım yumuşak bişeye çarptı aşağıya bakınca nerdeyse çığlık atıcaktım ama kendimi tuttum iki kız aşağıda yatıyordu birden içeri yaşlı teyze girdi hadi iç şunu dedi içine baktığımda hap vardı hemen dua etmeye başladım içiyomuş gibi yapıp üzerime döktüm bir bardak daha istedim mutfağa gidince içeri aramaya başladım orda bir kağıt vardı onu alıp pencereden kaçtım kağıtta bir çeşit büyü vardı üç kızın öldürüp içine bazı maddeler koyarak 50 yaş gençleşiyordun çok korkmuştum ettiğim dua beni kurtarmıştı ilk defa burda söylüyorum bide kardeşime söylemiştim inanmadı ve ertesi gün ortadan kayboldu o yüzden hiç kimseye anlatmadım inanmayanların başına bunun geliceğini biliyorum...



Sürekli Onlardan Bahsetmeyin

ben sizlere kendi yasadığım bi olayı anlatmak istiyorum.bazı insanlar vardır cinlerin varlığına inanmazlar, inanmadıkları gibi birde dalga geçerler. bende bunlardan biriydim ta ki bu olay başıma gelene kadar.ramazan ayındaydık ve ben bi cemaat evinde kalıyordum.bu evde sesli bi şekilde müzik dinlemek yasak olduğu için kulaklıkla müzik dinliyordum. evimizde son zamanlarda hep cinlerden bahsediyorduk. ablamız onlardan bahsetmememizi söylemesine rağmen onu dinlemeyip kuran okunan yere gelemezler diyorduk.üstelik dalga geçip arkadaşlarla birbirimizi korkutuyorduk.bi gece bütün arkadaşlar odalarına çekilmişlerdi.bense kulağımda walkman arkadasımla birlikte oturma odasındaydık.bir ara arkadaşım telefonla konuşmak için odasına geçti.ben odada tek kalmıştım.yüzüm balkona doğru bakıyordu. bir ara balkon kapısının önündeki perdenin oynadığını hissettim.kapıya doğru baktım balkon kapısı kapalıydı.sonra gözlerimi kapatıp müzik dinlemeye devam ettim. o sırada balkon kapısı açılmıştı ve perde havalanıyordu. arkadasımın balkona çıktığını düşündüm ve arkadasıma seslendim. ses gelmemişti. ayağa kalktığımda balkon penceresinden siyah birşeyin bana baktığını gördüm. o korkunç birşeydi. pencereden bana bakıyor ve perdeyi aralıyordu. sanki içeri girmeye çalışıyordu. benim çığlıklarıma arkadasım kosarak geldi. ve geldiğinde ben donakalmıştım.konuşamıyor ve dua edemiyordum.o siyah varlığı gördüğümde besmele çekmeye çalıştım fakat olmadı.hiçbirşey söyleyemiyordum.bütün arkadaşlarım başıma gelmişlerdi.kuran okudular.ve ben kendime geldiğimde herkes halisülasyon gördüğümü zannediyordu. ta ki balkonun kapısını onlarda açık görene kadar. sizlere tavsiyem varlıklarına inanın ve yanınıza yaklaşamayacaklarını düşünmeyin.onlar heran yanınızda olabilirler.



Cadı

Kasabanın doğusunda, karanlık, sisli ormanın içinde tiz bir çığlık yankılandı. Bardaki erkekler dışarı çıkıp ormana doğru baktılar. İçlerinden bazıları çığlığın geldiği yöne doğru koşmaya başladı. Gençlikleri ve içtikleri bira bunu yapacak cesareti onlara vermişti. Koyu karanlık, rutubetli, tekin olmayan gecede ıssız ormana daldılar. Bir kadın yerde baygın yatıyordu. Kadının niçin bayıldığı bir bakışta anlaşılıyordu. Ormanda bir şey bulmuştu. Kanlı bir ağaç gövdesinin önünde, yerde kımıltısız yatan bir şey. Bu şeyi gördüklerinde, ormana koşarak gelen cesur erkeklerden biri kendinden geçip yere yığıldı. İçlerinden bir tanesi elleriyle yüzünü örttü. Bir diğeri bir ağaç gövdesine tutunup yere doğru eğildi ve zemini kaplayan ölü sonbahar yapraklarının üzerine kustu. Hepsi dehşete düşmüştü. Ne yapmaları gerektiğini bilemiyorlardı. Gecenin içinde bir puhu kuşu birdenbire öttü ve hepsi korkuyla irkildi.
Buldukları şey bir bebek cesediydi. Vahşice öldürülmüştü. Katil, yavrunun ölü bedenine hiç saygı göstermemişti. Berbat etmişti ölüyü. Sivri ağaç dalları ve diğer şeyler.. Ağacın gövdesinde bazı deri parçaları vardı.
Kasaba halkı ertesi gün kasaba meydanında büyük bir toplantı düzenledi. Bebeği öldüren bu zalim, bu gaddar, bu barbar katil derhal yakalanmalı ve işkenceler yapılarak, yakılarak öldürülmeliydi. Fakat suçluyu nasıl bulacaklardı? Kimsenin bir fikri yoktu. Şimdilik, her gece kasabanın çevresinde nöbet tutulması, araştırmayı yürütmek için başkanlığını hakimle rahibin birlikte yürüteceği bir komite kurulması ve kadınlarla çocukların belli bir saatten sonra tek başlarına sokağa çıkmalarının yasaklanmasında karar kılındı. Belediye başkanı ateşli bir konuşma yaptı. Kurbanın ailesi intikam istiyordu. Bebeğin annesi üzüntüsünden hasta olmuş, yataklara düşmüştü. Bebeğin babasının saçları bir gecede ağarmıştı. Küçük oğlunun ölü, parçalanmış bedenini ayık kafayla görmüştü adam. İntikam istiyordu. Kan istiyordu.
İkinci bebek ilkinin bulunduğu günden bir hafta sonra kayboldu. Kaybolan, nalbantın iki aylık torunuydu. Biri öğle vakti adamın evine girip çocuğu kaçırmıştı. Küçük kızın annesi o sırada su almak için kuyunun başına gitmişti. Döndüğünde beşik boştu.
Çocuğun cesedini sekiz ayrı yerde buldular: Kilise, bir ahır, meyhanenin kapısının önü, belediye binasının önü ve orman. Parçalar farklı günlerde bulundu. Katil hergün bir parçayı kasabadaki belirli bir noktaya bırakıyordu. İnsanlar korku ve paranoya içinde yaşamaya başlamışlardı. Her an her yerde karşılarına zavallı bir küçüğün bedeninden arta kalan kanlı bir et parçası çıkabilirdi. Çoğu bu yüzden korkunç kabuslar gördü.
Artık bu gidişe bir son verilmesi gerekiyordu. Anneler çocukları için korkmaya başlamışlardı. İnsanlar diken üzerindeydi. Geceleri sokaklar bomboş kalıyordu. Meyhaneye bile yalnızca bir iki eski müdavim, bir iki ayyaş ve bir de ‘hiçbir şeyden korkmayan’ ‘cesur’ gençler geliyordu. Fakat kasaba halkı korku ve tedirginlikten çok öfke ve nefret duyuyordu. Katil ne yapıp edip bulunmalıydı.
Bir cadı avı başladı.
Katilin bir cadı olabileceği ihtimali zaten daha en başından beri gözönünde tutuluyordu. Bunun resmiyet kazanması ve adının konmasıysa nöbetçilerin bazı ipuçları, şehrin dört bir yanına dağılmış bazı gizemli işaretler bulmasından sonra oldu.
Önce bir ahırda esrarengiz bir çömlek bulundu. Bu çömlek, içinde bazı bitkilerin dövülerek ezilmesinde kullanılmıştı. Çömleği bulan nöbetçi onu kokladıktan sonra derin bir uykuya dalmıştı. Doktorun ve rahibin adamı uyandırmak için harcadığı tüm çabalar boşa gitti. Genç adam komadaydı.
Ağaç dallarında esrarengiz ipler bulunmaya başlandı. Hiç kimse bu ipleri çözmeye cesaret edemedi. Kasabanın çevresinde, dört bir yanda ağaçlara bu ipler düğümlenmişti.
Kasabadaki fare ve sıçan nüfusunda gözle görülür bir artış olmuştu. Sıçanlar ürünü talan ediyor, eşyaları kemiriyor, hatta küçük hayvanları öldürüyorlardı. Küçük hayvan ölülerine kasabanın her yerinde rastlanıyordu. Bunların tümünün sıçanlar tarafından öldürülmediği de belliydi.
Bir sabah bir belediye görevlisi işe gitmek için kasaba meydanından geçerken meydanın tam ortasındaki bir şey dikkatini çekti. Yanına yaklaştığında bunun, birbiri ardına konulan taşlarla yere çizilmiş tuhaf bir şekil olduğunu gördü.
En sonunda, ilk cesedin bulunuşundan tam iki hafta sonra küçük bir kız çocuğunun daha kaybolması bardağı taşıran son damla oldu. Bu küçük kız hiçbir zaman bulunamayacaktı.
Kasaba halkı o gece yine meydanda toplandı. Çok sıkı önlemler alınması karara bağlandı. İnsanlar çocuklarını asla yalnız bırakmayacaklardı. Tüm evlerde arama yapılacaktı. Şüphelenilen herkes gözaltına alınıp sorgulanacaktı. Komiteye bu konuda geniş yetkiler tanındı. Komitenin emrindeki askerlere karşı koyan herhangi biri zor kullanılarak yakalanacak, kaçmaya çalışan olursa emir beklemeden vurulacaktı.
Bir gün sonra araştırmalar başladı. Bütün evler didik didik aranıyor, genç erkekler ve kızlar sorguya çekiliyordu. Şehrin saygın ailelerinden ve asillerden pek fazla gözaltına alınan olmadı. Yalnızca genç olanları mahkeme salonunda sorguya götürüp, zararsız bir iki soru sorduktan sonra serbest bırakıyorlardı. Hakimin, rahibin ve belediye başkanının evleri aranmadı bile. Öte yandan, yoksul halkın arasından oldukça yaşlı olmalarına rağmen gözaltına alınanlar olmuştu. Bunların başında da yabancılar geliyordu. Kasaba halkından olmayanlar. Yaşlı bir dilenci kadın.. Gece gündüz içen bir ayyaş.. İşsiz güçsüz bir adam.. Kasabanın delileri.. Kör bir çalgıcı..
Sorguların başlamasından sekiz, ilk cesedin bulunmasından tam yirmi üç gün sonra katil bulundu. Katil, bir avukatın evinde çalışan genç, sarışın bir hizmetçi kızdı. Her şeyi itiraf etti. Zaten uzunca bir süredir bu kızla ilgili pek çok söylenti dolaşıyordu. Arkadaşları hizmetçi kızı uçarken gördüklerine yemin ediyorlardı. Odasında esrarengiz kitaplar bulundu. Bunların çoğu din dışı, müstehcen şeylerdi. Bazı kitapların içinde büyü tarifi olduğunu sandıkları bazı tarifler de vardı.
Genç cadı çocukları nasıl öldürdüğünü anlattı. Kasabada görülen tüm tuhaf işaretlerden de o sorumluydu. Ağaçlardaki düğümler, kasaba meydanındaki lanetli taşlar, küçük hayvan ölüleri, hepsi onun eseriydi.
Neden böyle bir şey yaptığını sorduklarında yüzünde esrarlı bir gülümseme belirdi. Cevap vermedi. O an hakim kendini tutmasa bu genç kızı boğazlayıp öldürebilirdi.
En şüpheci olanların bile bu kızı tanıyan diğer hizmetçi kızlardan herhangi biriyle konuştuktan sonra katilin o olduğuna dair en ufak bir şüphesi dahi kalmıyordu. Bu yoksul ve dürüst kızlar onun bir cadı olduğuna ve onu uçarken, geceyi renklere bürüyüp havada yüzerken gördüklerine İncil’e ellerini basıp yemin ediyorlardı. Gözlerinde korku dolu bir bakış vardı. Doğruyu söyledikleri her hallerinden belliydi.
Cadının odasında tuhaf bitkiler bulundu. Bunlardan birini koklayan genç bir asker bayıldı. Arkadaşlarının onu uyandırma girişimleri sonuçsuz kaldı. Ahırda çömleği bulan genç nöbetçinin daldığı uykunun aynıydı bu! Bu kanıt, geride kalan son şüpheleri de sildi.
Datura stramonium.. Cadının bahçesinde buldukları çiçeğin adı işte buydu. Kızın kendi gibi güzel.. Zehirli, lanetli, gaddar!
Bu lanetli çiçeği bir meşaleyle tutuşturup yaktılar.
Onu yetiştiren cadıyı da aynı son beklemekteydi!
O gün kasaba meydanı bir bayram yeri gibiydi. Sonunda adalet yerini buluyordu. Zavallı bebeklerin hain katili, bu zalim, bu adi şıllık, cehenneme gidecekti! İntikam günüydü bugün! Kardeşlerim.. Hallelujah!
Tek bir endişeleri vardı.. Tek bir korkuları. Bu cadının bir büyü yapıp ellerinden kurtulması.. İplerini çözüverip, uçup gitmesi.. Hakkın yerini bulmaması.. Ve bu lanetin sürmesi.. Rahip cellatlara şöyle tembih etmişti: “Cadının gözlerine bakmayın. Sizi büyüler ve siz de ona acımaya başlarsınız.” “Sakın gözlerine bakmayın!”
Korktukları tek şey buydu..
Olan da bu oldu!
Cadı, o gün onun idam edilişini seyretmek için toplanmış bulunan kalabalığın gözleri önünde uçup gitti ve gözden kayboldu:
Hizmetçi kızı….
Yaktılar!
Küle döndü kız. Bedeninden arta kalan kül, rüzgarla havaya savruldu. Ve uçup gitti.
Saatlerce süren işkencenin ardından, cellat meşaleyi yakmış ve saman yığınını ateşe vermişti. Hizmetçi kız oracıkta çığlık çığlığa can verdi. Halkın zafer nidaları ve haykırışlar alacakaranlığı doldurdu. Sonunda bitmişti! Kurtulmuşlardı! O musibet, o illet şey, o cehennem kaçkını yaratık artık bir daha asla onları rahatsız edemeyecekti. Masum bebeklerin kanına giremeyecekti.. Gitmişti.
Hakimin ve askerlerin çevresini saran halk, delice onların lehine tezahüratlar yapıyor, onları alkışlıyor ve kutluyordu. Fakat hakim ve mahkeme aslına bakılırsa öyle çok da büyük bir başarı göstermiş sayılmazdı. Sonuçta üç küçük çocuk öldürülmüş ve iki genç asker de lanetli bir uykuya dalmıştı.
Ayrıca hizmetçi kız da aslında masumdu!
Sorgulama sırasında her şeyi, işkenceye bir son versinler diye itiraf etmişti.
O gün şehir meydanında genç ve masum bir kızı yaktılar!
Sonra da onun küllerinin doldurduğu havayı içlerine çekip “Adalet!” diye haykırdılar.
Dünya’nın her yerinde..
Yaptıkları hala budur.

Katil Rahipti...



Bismillahirrahmanirrahim

Size birşey öneriyorum.Eğer içinizde bir endişe varsa Bismirrahirahmanirahim deyin.Çünkü bir
Bismirrahirahmanirahim demek sizi binlerce şeyden korur.Örneğin:
O gün hava bulutluydu.Elektrikler kesilmişti okulda.Öğretmenimiz sevk almıştı.Dersimiz boştu.
Bahçeye çıktık.Şimşekler çaktı.Yağmur yağdı.Bahçe su doldu.Hatta bazıları yüzdü bile.
Öğleci idik.Saat 4.Şimdinin 5'i oluyor.Dolunay gözüküyordu.Şimşekler ardarda çaktı.En yakın arkadaşım beni burada yalnız bırakmıştı.Şimşekler çok uzundu.Tanrım diğer sınıflar geziye gitmişti.Bi tek bizim sınıf vardı.
Korkuyordum.Üşüyordum.Açtım.İç eri girilmiyordu soğuktan.Toz toprak vardı her yanda.
yere uzandım.
Aniden belimin yanından bi şey geçti.önce anlamadım sonra anladım ki şimşek.Okulun kapısına doğru gelmeye çalıştım.Merdivendeyken Bismirrahirahmanirahim dedim.kapıyı kapıya ayak atar atmaz bir patlama oldu.kulağımı kapattım.bu ses korkunçtu.zıplayıp.hatta uçup kapıdan sınıfın birine girdim.Sınıfın penceresinden kaçtım.koştum.tamda otobüs gelmişti. otobüse binmiştim.üstüm sırılsıklam.kalbim patlayacak gibi çarpıyordu.Az kalsın otobüs devrilecekti Bismirrahirahmanirahim dedim.bariyerlerden geri döndü.Tanrım eve varmıştım.Yemeği bitirdim.hemde ir koca kazan dolusu dolmayı.
annem yanına turşu biber filan koymuştu.yanındada kola vardı.kazanı bitirdim.
Gidip uyudum.canım yatağım seni ne kadar özlemişim.
Ertesi gün kahvaltı yaparken haberlerde birinin ölü 2 kişinin yaralı olduğunu izledim.
Ölen kişi ise arkadaşımmış.beni terkedip okulun nöbetçiler için yaptırdığı klübedeymiş.klübe statik elektrik çektiği için şimşek çarpmış.
diğer 2 arkadaşım ise komada.öğretmenimize dava filan açacaklarmış diyorlar.
her zaman Bismirrahirahmanirahim deyin.
Sizi binlerce şeyden korur!



Otostopçu Hayalet

Adamın biri, bi cumartesi gecesi evine dönüyomuş. Birden 15-16 yaşlarında sevimli bi kızın yolun kenarında otostop yaptığını görmüş. Adamın da aynı yaşlarda iki kızı varmış. Hemen arabayı kızın yanına yanaştırmış, "Gece yarısı böyle ıssız bir yerde n’apıyosunuz Allah aşkına? Bu saatte otostop mu yapılır?" demiş. Kız, "Uzun hikaye. Rica etsem beni evime götürür müsünüz? Buraya çok yakın. Bu iyiliğinizi ömür boyu unutmam" diyerek arka koltuğa oturmuş. Kızın üzerinde cicili bicili, hoş bi elbise varmış. Evinin adresini vermiş. Gerçekten de yakınmış ev. Adam eve vardığında önünde durmuş, "İşte geldik küçük hanım" diyerek arka koltuğa dönmüş ama arkada hiç kimse yokmuş. Gözlerine inanamamış tabii. Hemen arabasından inip evin kapısını çalmış. Beyaz saçlı, çok yorgun görünen yaşlı bi kadın açmış kapıyı. Adam heyecanla, "Bana inanmayacaksınız ama yoldan küçük bi kız aldım. Bana buranın adresini verdi ama tam geldiğimizde..." Yaşlı kadın adamı susturmuş, "Biliyorum, biliyorum" demiş, "Sonra da ortadan kayboldu di’mi? Bu başımıza ilk defa gelmiyor. Her cumartesi akşamı aynı şey olur..." Meğer kız bir cumartesi gecesi diskodan dönerken trafik kazası geçirmiş ve oracıkta ölmüş. Şimdi her cumartesi gecesi kazada öldüğü yerden otostop yapıp evine gelmek istiyomuş ama bunu bugüne kadar başaramamış. Kadın bunları anlatırken adamın gözü piyanonun üzerindeki kızın fotoğrafına ilişmiş. Evet, kız aynı kızmış ve üzerinde de aynı elbise varmış...



Mezarlıktaki Dehşet

Bir gün arkadaşlarla mezarlığa gitmiştik şişe çevirmece oyunuyorduk mezarlıkta olduğumuz için korkunç şeyler soruyorduk sıra bana geldi hakan bana sordu bi cin sana musallat olursa naparsın dedi biz kıkır kıkır gülüyoruz tabi bende oyun oynarım dedim o sırada hava karardı ve garip garip sesler gelmeye başladı çok korkmuştuk sonra hava aydınlandı ve bakınca hakanın olmadığını gördük hemen aramaya başladık sonra gamze açık bi mezarın içinde hakanın elbiselerini gördü sonra heryerde kan izleri vardı ondan sonra hiç hakanı bulamadık ve bir üç harfli bana musallat oldu ve peşimi bırakmadı artık her yerde kan izleri görüyorum ve sürekli biri benimle oyun oynuyor çok korkuyorum bu olay tamamen gerçektir...



Tren Kazası ve Eller

Bir arkadasim küçük bir kasabada ögretmen olan kuzenini ziyarete gitmis. Bir ara arabayla dolasmaya çikmislar. Tren yolundan geçerken arkadasim yolun kenarinda devrilmis vagonlar oldugunu görünce niye orada durduklarini sormus. Kuzeni, "Bu çok trajik bir hikaye. Bunlaraslinda katil vagonlar. Gel yakindan bak istersen" demis. Tren saati olmadigi için arabayi raylarin üzerinde birakip vagonlarin yanina gitmisler. Arkadasin kuzeninin anlattigina göre, geçen yil tam orada bir okul otobüsü ariza yapmis ve raylarin üzerinde kalakalmis. Bu sirada büyük bir hizla gelen tren okul otobüsüne çarpmis.Talihsiz kazada bütün çocuklar hayatini kaybetmis. Arkadasimla kuzeni vagonlari incelerlerken bir tedirginlik hissedip hafiften korkar gibi olmus.Bir an evvel oradan uzaklasmak için arabalarina bindiklerinde ise daha motoru çalistirmadiklari halde araba kendiliginden ilerlemeye baslamis. Bizimkiler acayip korkmuslar tabi. Araba tren raylarinin üzerinden 100 metre kadar ileriye, kendi kendine gitmis ve durmus. Arkadasim hemen arabayi çalistirmis. Son sürat ayrilmislar oradan. Kasabaya gelene kadar toz duman içinde 1 saatlik yolu yarim saatte almislar. Eve ulastiklarinda bet-beniz bembeyaz durumdalarmis. Ama asil korkuyu arabadan indiklerinde yasamislar. Arabanin arkasindaki toz kütlesinin üzeri onlarca el iziyle doluymus. Bunlarin büyüklügü de çocuk eli kadarmış...



Cinlerin Laneti

Dayım bu olayı bana anlattığı zaman inanın tüylerim diken diken oldu.Ve o kızcagıza gerçekten de çok acıdım.Annem 20 li yaşlardayken sevdiği bir arkadaşı varmış; Vildan.Ama Vildan diğer arkadaşları gibi gezmekten, eğlenmekten hoşlanmazmış.Çok içine kapanık biriymiş.O daha çok cinler, periler ve doğa üstü olaylara meraklıymış.Arkadaşları tarafından ne kadar uyarıldıysa da bu merakından vazgeçememiş.Ve her şey o yaz gecesi başına gelmiş Vildan'ın.Arkadaşlarının anlattığına göre o gün her zamankinden fazla meşgul olmuş cinlerle.Sık sık o"üç harflilerin" adını söylemiş.Gece olunca her zamanki gibi yatağına yatmış, uyumayı beklerken aniden çığlık atmaya başlamış.Annesi ve babası odasının kapısını açmaya ne kadar uğraştılarsa da yapamıyorlarmış.Babası koşup alt kattaki yangın söndürme aletini almış, kapının camına geçirmiş ama o ve yangın söndürme aleti lastik top gibi geri fırlamış ve duvara çarpmışlar.Bir türlü içeri giremiyorlarmış.Vildan ise içeriden "Rahat bırakın beni.Sizinle hiçbir yere gelmeyeceğim" diye bağırıyormuş.İçeride neler olduğunu merak eden anne-babası "Kızım neyin var?Kim sana kötülük yapıyor?Kiminle konuşuyorsun?" diye sormuşlar.Vildan da; "Yardım edin, kapımın altından küçük küçük adamlar giriyorlar.Benden onlarla birlikte gitmemi istiyorlar.Gitmek istemiyorum.Kurtarın beni." diye çığlık atmış ve bunlar onun son sözleri olmuş.Kızın cesedi arka bahçede bulunmuş.Gece kendini yazlığın en üst katında bulunan odasının penceresinden atmış...



Yaşadığım En Güzel ve En Korkunç Yıldı

Selam ben fransadan seda basimdan gecen bir olayi sizlerle paylasmak istedim. Yasadim en guzel yil ve en kotu yildi 1992 ;(((
17 yasimda evlendim 1992 17 agustosta fransadan gorucu usulu bir evlilik yaptim cok guzeldi hersey dugunumuz ve bal ayimiz anlicaniz hersey muhtesemdi taaaki o kotu gune kadar ;(((
Evlendik ve evlendimizin ertesi gunu bal ayi icin kus adasina gittik . 15 gun tatilimizden sonra sira donuse gelmisti ve yola koyulduk . Afyona gittik ve o kadar yorgundukki bi an evvel uyumak istedik ve yattik . Tam uykuya dalmistikki telefon caldi ? Arayan benim annemdi kayinvaldem seda annen telde onemliymis gel dedi ve gittim . Annemdi teldeki bana ( seda mehmete solede bizi alasehire ablanin yanina gotursun . mehmet yakinda fransaya gidicek gelsin ablanlarin orayida gorsun dedi ) anlamsizdi cunki daha yeni gelmistik ve yorgunduk neydi bu acele allahim ? ben . ( anne mehmet cok yorgun yarin gidelim ) annem ( yok kizim bak babanda arabayi verdi hadi gelin hemen cikalim yola ) dedi . ben ( ok anne mehmeti kaldirim sorim geliriz belki ) diyerek kapatim telefonu ve hemen esimin yanina gittim . ben ( mehmet annem aradi alasehitre gidelim diye israr ediyor ne diyim ? ) esim ( seda olmaz cok yorgunum ) ben ( ama annem cok israr etti mehmet hadi kalk ) esim ( tamam giyinim geliyorum sende hazirlan ) dedikten sonra ciktik ve arabayi aldik alasehire gittik . ve ablamlara geldikten sonra esim o yorgunlukla kendini yataga atti ve aninda uykuya daldi . Ama benim icimde inanilmaz bir SKINTI vardi sanki icimden bisi beni bisilere surukluyodu ama hayra alamet degildi . Neyse benim aklima araba kulanmak geldi ama ehliyetim yoktu ama araba kulanmasini ii biliyordum babamin soforu ogretmisti zamaninda , ve esimin yanina gittim (mehmet kalk benim SKILDIM araba kulanmak istiyorum ) esim ( seda yapma ben sana araba vermem yorgunum uyucam lutfen anlayisli ol biraz ) ben ( hayir lutfen mehmet hadi kalk ) esim ( hayir istemiyorum ) diyim dondu ve devam etti uykusuna . ama benim icimdeki o s ey bana israrla yuru hadi kaldir arabayi al diyodu anlatamicam bir SKINTIYDI . ve ben o gune dek hic kirmadim annemi ananemi kirdim resmen kavga ettim onlarla ( ama elimde degildi bu icimdeki o seytan beni itiyordu bunlara ;((( neyse ben tekrar esimin yanina gittim ve ( mehmet hadi kalk diyorum sana ) esim ( tamam ya ama arabayi vermem ben dolastircam) dedi . ben ( ok askim hadi gidelim ) ve yola koyulduk .ben israrla arabayi almak istiyordum olesine istiyordumki anlatamam sizlere icimdeki o seytana bi turlu engel olamiyordum . esime ( mehmet arabayi ver )diyip israrla yalvara yakara aldim arabayi ve gezdik . eve donmeye geldi sira esim ( seda arabayi ver yeter ) ben ( hayir ben goturcem lutfen ) diyip israrla ikna ettim ve uzun bir yolun sonuna geldik esime ( eee sagmi solmu nereye doniim ? ) esim 5 sola kir ) dedi . bense birden saga kirdim ama ben bile anlayamamistim ama sanki ben,i birsey israrla o yola cekiyordu esim ( seda napiyosun burasi degil ) ben ( mehmet anlamadim kendilinden oldu elimde degildi sanki direksiyonu baskasi bu yola zorla kirdirdi anlamadim) dedim . cakiliydi yol ve 60 da gidiyorduk . nerden bilebilirdimki o yolun sehitler mezarligininn uzerine yapilmis bir yol oldunu :;(( ve ilerliyodukki esim ( seda yavas arabanin arkasi salaniyor ) ben ( yooo degil sana ole geldi hayatim devam ) dedim ve bir traktor gordum ve onu soladim solar sollamaz bi kaya parcasi cikti onume ve ona hizla carptim ve carpmamin etkisiyle 5 takla sag taraftaki yolkustan asaya yuvarlandik ve araba resmen tost haline donmustu esim araba durur durmaz beji disariya cekti omuzlarimdan tutarak ama ben herseyi goruyorum herseyi bayilmamistim sugrum yerindeydi . ve esim beni uzatti yere ve kafami israrla sola dogru ceviriyordu bense anlamis degildim noldunu cunki hic bisi aci hisetmiyordum . ben ( hayatim sukur bak bisimiz yok ) diyerek guldum ) esim ( evet canim sakin ol sende bisi yok ) dedi . ben ( eee kalkim napiyorumlki yerde ? ) esim ( yok yok yat az ambulans bizi hastaneye goturucek ) bense sok gecirdim . ( askim bisimiz yok aa basimi neden surekli sola ceviriyosiun anlamadim ? ) esim ( merak etme hayatim geliyo ambulans bisin yok tabiki ) dedi . ama etrafima bi baktim sanki insan ordusu toplanmis ve bana bakarak . ah ah yavrulm pekte gencmis yazik diyorlardi anlamadim neden nedendi bu uzuntuler ? neyse ben anlamistim bisi oldunu ve birden kafami saga cevirdim cevirmez olsaydim ;(((( sag kolum dirsekten parcalanmisti resmen komustu ve o an olesine bir aci vurduki anlatamam sanki canli canli kolumu kesiyolardi o an hayatimda atmadim cigli attim ;(((
ambulans geldi . annem ve ablam balkonda bizi beklerken ambulans sesini duymuslar ve demislerki ( ah kime ne olduki yazik allah sabir versin ) demisler ve hastaneye gittim ve hala kolumdan rahatsizim sakat kaldim . o gun beni oraya ceken bisi vardi cunki o yolda gunde en az 10 kaza oluyormus o gunlerde benden sonra ise bir kazazede getirdiler ama o benim kadar sansli degildi cunki hayatini kaybetti ;((
diyecem o ki cinler vardir ben bunu sahsen yasadim allah kimseye bole bi aci yasatmasin dinlediniz icin simdiden teşekkür ederim...



Kırmızı Ayakkabılar

Ben cok küçükken kendi kendime birisiyle konusurmusum hep ve buna dayanamayp bir gün sormuşlar bana kimle konuştugumu ve bende ölü bir kız var onun ruhu gelip konustugunu sölermisim tabi kimse bana inanmamis ve hep bu kizin kırmızı ayakkabilar giydigini anlatırmısim ve hep o ayakkabıları istemisim ve tabikide hic kimse inanmadi bana pisikolojik tedavi falan aldim sonra 18 yasindayken akil hastanesinden çıktım ve eve geldigimde annem bana eski esyalarimi verdi. Ben akıl hastanesine girince hepsini bir kutuya koymuş.Sonra eşyalarıma bakarken inanmiyacaksınız ama o kırmızı ayakkabıları buldum kimseye kanıtlayamadim ama sonucta deli olmadıgıma inaniyorum...



Pencerede Ki

O gece çok yorgundum.Ama sadece yorgunluk... Güç bela odama gidip yataga yattım.Yatagım anormal derecede soguktu. sanki buz kütleleri vardı yatagımda. oysa aylardan nisandı ve annem romatizmaları oldugu icin kaloriferleri yakmaya devam ediyordu.

o soguk yatakta uyumaya çalışırken pencereden bir ses geldi. sanki biri pencereye vuruyordu. o an tüm tüylerim diken diken oldu. şu anda bu satırları yazarken bile ürperiyorum ama neden bilmem o anlık bir cesaretle yatagımdan dogruldum ve pencereye gittim. güneslik çekiliydi ve actıgımda karşıma ne çıkacagını bilmiyordum. buna rağmen hic düsünmeden, sanki aklımı kaybetmiş gibi güneşligi açtım. tam karşımda bir adam duruyordu. oysa evimiz ücüncü kattaydı. bana bakıyor, gülümsüyor ve camı acmamı söylüyordu. taş kesilmiştim. camı açmadan yatagıma dogru döndüm. orada, yatagımda oturuyordu... gözlerimi kapattım ve bildigim tüm duaları okudum. yanımdan geçtigini, süzüldügünü duyuyor ama hic hareket etmeden sadece dua ediyordum. gözlerimi yeniden açtıgımda gün ışıyordu...
#1 - Mayıs 01 2008, 11:03:19
İmza kural dışı.

walla hepsini okuyamadım uykum geldi ( korkudan mı desem ) paylaşım için saol :4
#2 - Mayıs 01 2008, 17:30:19

olabilr arkadaşlar ama bunları okumak da inanmamak kadar bnce bunlarla uğuraşıp hep bunları düşünürseniz korkağın teki olursunuz bnde biara takmıştım ve harbi korkağın teki olmuştum bırakın yaw inanın ama uğuraşmayın da
#3 - Mayıs 02 2008, 12:24:35
hERKes BiR yoLcUDuR yoLuNA KuRBaN oLDuğUm...

wallah dogru olsun olmasin korkuyorum böyle seylerden..
#4 - Mayıs 02 2008, 12:48:24
Ya tutulacak kadar yakn ol,yada unutulacak kadar uzak ol...!

çok kötü şeyler ya bn korkuyorum böyle şeylerden..
#5 - Mayıs 02 2008, 18:41:05

sonuna gelemedim..korkuyorum yaaa :ühü :ühü
#6 - Mayıs 03 2008, 14:46:50

korktmmmm  :S :(
#7 - Mayıs 28 2008, 18:49:22

yaa en sondaki çok kötüü  :hönk   paylaşm için sağol bu arada  :okey
#8 - Mayıs 31 2008, 20:22:45

Anti-tiKKy

Sondaki rüya falandır ya :S
#9 - Haziran 02 2008, 18:23:42

hepsini okudum ama fena tırsıyorummm  :hönk :hönk :S
#10 - Temmuz 22 2008, 12:50:35
You got me begging you for mercy
                                 Why wont you relase me
                     
               You got me begging you for mercy
                             Why wont you release me
                        
                         I said release me  ...........

Yine okudum yine tırstım çok fecii ya uyuyamicam bu geceee uf!   X(
#11 - Temmuz 22 2008, 22:39:15

gölcük depremi olan çok güsel di... tüylerim diken diken oldu
#12 - Temmuz 24 2008, 17:47:20
Boğulmak değil korkum inan nefes alamamak
Rüyayı gerçek etmenin kolayı uyumak
Bir şeyi çok isteyip de hiçbir zaman alamamak
Hayat çocukken oynadığım kırık bir oyuncak

Tüylerim diken diken oldu gerçekten. Paylaşım için teşekkürler :)
#13 - Ağustos 29 2011, 14:43:33

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.