Alternatifim Cafe

"Devrimler yalnız başlar, bitişi diye birşey yoktur."

Discussion started on Devrimcilik

C_R_A_Z_Y

   Devrim sözcüğünün anlamı; kısa sürede meydana gelen köklü değişiklikler demektir. Bu sözcük anlamından esinlenerek devrimi; Devlet eliyle ülkenin sosyal hayatının ve kurumlarının akla yakın ve ölçülü yöntemlerle köklü bir şekilde yenileştirilmesidir, şeklinde tanımlayabiliriz.

Atatürk, kendi ana düşünce ve eylemlerine uygun olarak devrimi şöyle tanımlamaktadır:

"Türk Ulusu'nu, son yüzyıllarda geri bırakmış olan kurumları yıkarak, yerlerine ulusun en yüksek uygarlık gereksinimlerine uygun olarak ilerlemesini sağlayacak yeni kurumları kurmuş olmaktır."

Ayrıca Atatürk "Devrimler için, "Atatürk Devrimleri" denilmesini iyi karşılamaz ve "Türk Devrimi" diye düzeltirdi." (Prof. Dr. Hikmet Bayur)




 
 
 
 


Türk inkılâbı nedir? Bu inkılâp, kelimenin ilk bakışta ima ettiği ihtilal anlamından başka, ondan daha geniş bir değişikliği ifade etmektedir... Milletin varlığını devam ettirmesi için kişileri arasında düşündüğü ortak bağ, yüzyıllardan beri gelen şekil ve esasını değiştirmiş, yani millet, dini ve mezhebi bağlantı yerine, Türk milliyeti bağıyla kişilerini toplamıştır.
Millet, milletlerarası genel mücadele sahasında hayat sebebi ve kuvvet sebebi olacak ilim ve vasıtanın ancak çağdaş medeniyette bulunabileceğini hayatı boyunca devam edecek bir idare saymıştır...
Sonuç olarak millet; saydığım değişiklik ve inkılâpların tabii ve zorunlu gereği olarak, toplum idaresinin ve bütün kanunlarının ancak dünyaya ait ihtiyaçlarından doğmuş ve ihtiyacın değişme ve gelişmesiyle devamlı olarak değişme ve gelişmesi esas olan dünyaya ait bir zihniyeti, hayatı boyunca devam edecek bir idare saymıştır...
Büyük milletimizin hayatının devamında meydana getirdiği bu değişiklikler, herhangi bir ihtilalden çok fazla, çok yüksek olan en büyük inkılâplardandır. ( 1925 )

İnkılâp var olan müesseseleri zorla değiştirmek demektir.
Türk milletini son asırlarda geri bırakmış olan müesseseleri yıkarak yerlerine, milletin en yüksek medeni gereklere göre ilerlemesini sağlayacak yeni müesseseleri koymuş olmaktır...
Devlet hayatında İnkılâp, sosyal durumumuzu da kapsar. ( Laiklik), ( Medeni Kanun), (Demokrasi). ( 1933 )

Uçurum kenarında yıkık bir ülke... türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar... yıllarca süren savaş... ondan sonra, içerde ve dışarda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni toplum, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız inkılâplar... İşte Türk genel inkılâbının bir kısa ifadesi... ( 1935 )

Efendiler, yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görünüşüyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır.
İnkılâplarımızın ana ilkesi budur. Bu gereği kabul edemeyen zihniyetleri darmadağın etmek zaruridir, şimdiye kadar milletin beyinlerini paslandıran, uyuşturan, bu anlayışta bulunanlar olmuştur. Her halde anlayışlarda varolan uydurma ve boş fikirler tamamen çıkarılacaktır. Onlar çıkarılmadıkça beyine gerçeğin nurlarını sokmak imkansızdır. ( 1925 )

Türkiye'yi derece derece mi ilerletmeli, ani olarak mı? İki sistem var, biri bilinen büyük Fransız ihtilâlindeki yöntem; rejimler değişecek, ihtilâllere karşı mukabil ihtilâller yapılacak. Sağ solu tepeler, sol sağı süpürürken bir bakılacak ki bir buçuk asırlık zaman geçmiş... Bu milletin damarlarında o kadar bol kan ve önünde o kadar geniş zaman var mı? ( 1922 )

Biz büyük bir inkılâp yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük. Birçok eski müesseseleri yıktık. Bunların binlerce taraftarı vardır. Fırsat beklediklerini unutmamak lazım. En ileri demokrasilerde bile rejimi korumak için, sert tedbirlere müracaat edilmiştir. Bize gelince, inkılâbı koruyacak tedbirlere daha çok muhtacız. ( 1925 )

Mutlu inkılâbımızın aleyhinde fikir ve his taşıyanları aydınlatmak ve doğru yolu göstermek, aydınlara düşen milli vazifelerin en önemlisi ve en birincisidir. ( 1929 )

Türkiye'de doğan inkılâp güneşi yükselerek sıcaklığını yaydıkça, Türk milletinin kalbi büsbütün dünyanın büyük ve takdire layık eserlerine karşı sıcak bir sevgiyle dolmuş, bütün ilerleme prensiplerini tamamıyla benimsemiştir.

Her türlü yükselme ve gelişmeye kabiliyetli olan milletimizin sosyal ve fikri inkılâp adımlarını kısaltmak isteyen engeller mutlaka ortadan kaldırılmalıdır. ( 1924 )

İnkılâbın hedefini kavramışolanlar daima onu koruyabilecek güçte olacaklardır. ( 1930 )

Gerçek inkılâpçılar onlardır ki, yükselme ve yenilenme inkılâbına yöneltmek istedikleri insanların ruh ve vicdanlarındaki gerçek eğilime nüfuz etmesini bilirler. ( 1925 )

İnkılâbın temellerini her gün derinleştirmek, kuvvetlendirmek lâzımdır. ( 1925 
#1 - Temmuz 15 2007, 12:04:28

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.