Alternatifim Cafe

TSL Şampiyonu BEŞİKTAŞ (08-09)

Discussion started on Beşiktaş

#1 - Mayıs 31 2009, 03:20:42
« Son Düzenleme: Haziran 01 2009, 17:10:51 Gönderen: Asi Ruh »
Hakkımda bilmen gerekeni ;  Hakkın olduğunda söylerim ...

El çükü ile gerdege girene damat degil godoş derler ... ; )

Bir FENERBAHÇELİ olarak  önce abimi :) sonrada tüm beşiktaş taraftarini tebrik ederim gerçekten hakettiler bu şampiyonlugu umarim ayni başariyi Avrupada da sürdürürler..
#2 - Mayıs 31 2009, 03:22:33
Hakkımda bilmen gerekeni ;  Hakkın olduğunda söylerim ...

El çükü ile gerdege girene damat degil godoş derler ... ; )

!_By_Gizli_!

Tebrikler Beşiktaş'm, dün seni sesimiz kısılasaya kadar destekledik ve deydi, sahiden cok mutluyum.
Emrah sanada teşekkürler, bir fenerbahçeli olarak konuyu açmışsın, açamadim ben evde değildim.
#3 - Mayıs 31 2009, 09:11:59
« Son Düzenleme: Mayıs 31 2009, 09:12:27 Gönderen: ^^GeCeMaViSi^^ »

dün taximde ölüm tehlikesi bile wardı :Ç arada kaldım bi ara :Ç ses desen ne sesi bitti ses tellerim isyanlarda hala  (6) heralde 6 yıl sora şampion olunca böle oluo  (6) o diilde çok güzl bi yıldı..kanser oldum anasını satim ya  (6)  neyse beşiktaşımızı da taraftarını da sewenlerini de ktluorm bu şampionluk hepimizin :Ç
#4 - Mayıs 31 2009, 14:27:24
ben ne dersem o !!!


Sonuna kadar hakettik bu şampiyonluğu, ve hakkımızı da aldık. Sezonuda çifte kupayla bitirmek ayrıcalık tabiki. Ses tellerinden eser kalmadı, gitti tüm ses. Helal-i hoş olsun.
#5 - Mayıs 31 2009, 20:40:02

Taraftarlarımız çifte şampiyonluğumuzu Beşiktaş'ta büyük bir coşkuyla yaşadı. İşte Dolmabahçe'deki BJK İnönü Stadı'nda ve çevresinde günboyu taraftarlarımızın yaşadığı coşkunun fotoğrafları...



















#6 - Haziran 01 2009, 16:54:33

ŞAMPİYON BEŞİKTAŞ'ın Kartal Yuvası tarafından çıkartılan şampiyonluk seti reyonlarda Denizlispor maçının hemen ardından yerini almıştır.

Bizlere çifte kupa mutluluğu ve gururunu yaşatan takımımızla bir kere daha bütünleşmek için her Beşiktaşlı'nın sahip olması gerektiğine inandığımız şampiyonluk setine olağanüstü bir ilgi olacağına inanıyor, tüm siyah-beyaza gönül verenleri mağazalarımıza bekliyoruz.

Şampiyonluk ürünlerimiz aynı zamanda www.kartalyuvasi.com.tr üzerinden de Pazartesi günü satışa çıkartılacak ve Çarşamba gününden itibaren alıcıların adreslerine gönderilmeye başlanacaktır.









#7 - Haziran 01 2009, 16:57:47



ŞAMPİYON BEŞİKTAŞ’ın şampiyonluk marşlarını içeren CD'si tüm Kartal Yuvası mağazalarında satışa sunuldu.

Avrupa Müzik markası ile reyonlarda yerini alan bu muhteşem CD, Beşiktaş taraftarı olan sanatçı Aykut ve besteci Birol Can’ın katkıları ile hazırlanmıştır.

Şampiyonluk Albümündeki eserler;

1. Yağmurlu Bir Günde
2. İndir
3. Beşiktaş Tribün Marşı
4. Beşiktaş Gündoğdu Marşı
5. Kartal Yuvası
6. Beşiktaş Aşkı
7. Uç Kartalım
8. Ruhumuz Yeter
9. Şanlı Beşiktaş
10. Anlayamaz Kimse Bu Aşkı
11. Beşiktaş Tribün Marşı ( Playback )
#8 - Haziran 01 2009, 16:58:55

Turkcell Süper Lig Şampiyonluğumuz yurdun dört bir yanında taraftarlarımızın coşkulu tezahüratlarıyla kutlandı.

Süper Lig'de nefesleri kesen son haftanın ardından 2008-2009 sezonu Beşiktaşımız'ın şampiyonluğu ile tamamlandı. Tüm yurtta şampiyonluk haberini alır almaz tüm Beşiktaşlılar sokaklara döküldü.

KIZILAY'DA ŞAMPİYONLUK COŞKUSU


Beşiktaşımız'ın 2008-2009 sezonunu şampiyon tamamlamasının ardından Ankara'da yaşan Beşiktaşlılar Kızılay Meydanı'na akın etti. Taraftarlarımız şampiyonluğu gönlünce kutladı.

ÇARŞI'DA ŞAMPİYONLUK COŞKUSU


Beşiktaşımız'ın deplasmanda Denizlispor'u 2-1 mağlup ederek sezonu şampiyon olarak tamamlaması Beşiktaş Çarşısı'nda büyük sevinç yaşanmasına neden oldu. Denizli'de oynanan maça gidemeyen taraftarlarımız Beşiktaş Çarşısı'nda kurulan dev ekranda maçı takip etti. Denizli'deki maçın sonucunun ardından taraftarlarımız meşaleler yakarak şampiyonluğu doyasıya kutladı.

BEŞİKTAŞIMIZ'IN ŞAMPİYONLUĞU ADANA'DA COŞKUYLA KUTLANDI

Adanalılar Beşiktaşımız'ın şampiyonluğunu ilan etmesini ardından sokaklara döküldü. Denizlispor'u 2-1 yenen Siyah-Beyazlılarımız'ın şampiyonluğa adını yazdırması sevgi gösterilerine dönüştü. Çok sayıda Adanalı taraftarlarımız araçlarına binerek konvoy oluşturdu. Uzun süre slogan atan Adanalılar, Gazipaşa Mahallesinde biraraya gelerek şehir merkezinde konvoy yaptı. Uzun süren kutlamalar sonrası tezahüratlar yapıldı. Beşiktaşımız ve Türk bayraklarıyla sokaklara inen Adanalılar, 'Şampiyon Beşiktaş" sloganları attı.

GAZİANTEP'TE ŞAMPİYONLUK COŞKUSU

Beşiktaş'ın şampiyonluğu tüm yurtta olduğu gibi Gaziantep'te de coşkuyla kutlandı. Maçın bitiş düdüğü ile birlikte caddelere koşan taraftarlarımız, marşlar söyledi ve şampiyonluğu doyasıya kutladı.

TUNCELİ'DE ŞAMPİYONLUK KUTLAMALARI


Beşiktaşımız'ın sezonu şampiyon tamamlaması Tunceli'de büyük coşkuyla kutlandı. Tunceli Şehir Merkezinde bir araya gelen yüzlerce taraftarımız Şehir Merkezinde şampiyonlu kutladılar. Tunceli Cumhuriyet meydanında bir araya gelerek araç konvoyu oluşturan Beşiktaşlılar,  ilginç görüntüler oluşturdu.

BATMAN'DA ŞAMPİYONLUK COŞKUSU

Beşiktaşımız'ın şampiyon olması Batman'da da coşkuyla kutlandı. Batman da kahvehaneleri adeta stadyuma çeviren taraftarlarımız maç sonunda sokaklara döküldü.

Batman'ın en işlek caddesi Beşiktaşlılarla doldu taşlı. Yüzlerce taraftarımız şampiyonluğu siyah beyaz dev bez afişler açarak ve meşale yakıp havaiyi fişek patlatarak kutladı. Oluşturdukları araç konvoyları ile şehir turu atan taraftarlarımız zaman zaman trafik akışını durdurdu.

ŞAMPİYONLUK EDİRNELİLERİ SOKAĞA DÖKTÜ

Beşiktaşımız'ın Turkcell Süper Ligi şampiyon tamamlaması Edirnelileri sokağa döktü. Beşiktaş-Denizlispor maçının bitiminin ardından taraftarlarımız tüm yurtta olduğu gibi Edirne'de de kutlamalara başladı. Taraftarlarımız ellerinde Siyah-Beyaz bayrakları ve giydikleri formalarla cadde ve sokakları doldurdu, meşaleler yakıp, tezahüratta bulundu.

Saraçlar Caddesi'nde bir araya gelen taraftarlarımız, bir süre sevinç gösterilerinde bulunduktan sonra Atatürk Anıtı'nın önünde geldi. Burada İstiklal Marşı'nı okuyan taraftarlarımız kutlamalara Londra Caddesi, Talatpaşa Bulvarı üzerinde devam etti. Cadde ve sokaklarda ise otomobillerde tur atan taraftarlarımız ellerinde Türk bayraklarıyla klakson çalarak şampiyonluğu kutladı.

BEŞİKTAŞIMIZ'IN ŞAMPİYONLUĞU ÇANAKKALE'DE COŞKUYLA KUTLANDI

2008-2009 sezonunu şampiyon olarak tamamlayan Beşiktaşımız'ın bu sevincine ortak olmak isteyen yüzlerce Çanakkaleli iskele meydanında toplandı. Yaktıkları meşalelerle karanlık geceyi aydınlatan taraftarlarımız, ellerine aldıkları bayrakları sallayarak ve takımları lehine tezahüratlarda bulunarak bu heyecanı doyasıya yaşadı.

DÜZCE'DE ŞAMPİYONLUK KUTLAMALARI


Beşiktaşımız'ın Turkcell Süper Lig'de şampiyon olması Düzcelileri sokağa döktü. Araçlarıyla konvoy halinde klakson çalarak sevinç gösterilerine başlayan taraftarlarımızın bir bölümü, Düzce Anıtpark meydanında şampiyonluğu kutladılar.

Ellerinde meşalelerle şampiyonluğu kutlayan taraftarlarımız, İstanbul caddesinde 1 kilometrelik araç konvoyu oluşmasına neden oldular.
#9 - Haziran 01 2009, 17:00:58

Turkcell Süper Lig'de şampiyonluğa ulaşan Beşiktaşımız, tarihinde 5. kez Şampiyonlar Ligi'nde mücadele edecek. Siyah-beyazlılar direkt gruplarda yer alacak.

Turkcell Süper Lig'de Denizlispor'u deplasmanda 2-1 yenerek 2008-09 sezonunu şampiyon tamamlayan Beşiktaşımız, 5. kez Şampiyonlar Ligi'ne katılmaya hak kazandı.

Turkcell Süper Lig şampiyonunun direkt, ikincisinin ise 2 ön eleme oynayarak katılacağı ligde yeni sezonda Türkiye'yi temsil edecek ilk ekip Beşiktaşımız oldu.

Siyah-Beyazlılarımız, Eylül ayının ortasında başlayacak ''Devler Ligi''nde direkt olarak gruplarda mücadele edecek.

Beşiktaşımız, daha önce 4 kez yer aldığı Şampiyonlar Ligi'nde, gruplarını 2 kez üçüncü, 2 kez de dördüncü sırada tamamlarken, ilk 2 sırayı alıp 2. turu henüz göremedi.

Siyah-Beyazlılarımız, ''Devler Ligi''nde 1997-1998 sezonunda Galli John Benjamin Toshack, 2000-2001 sezonunda İtalyan Nevio Scala, 2003-2004 sezonunda Rumen Mircea Lucescu, 2007-2008 sezonunda da Ertuğrul Sağlam yönetiminde mücadele etti.
#10 - Haziran 01 2009, 17:01:56

BJK İnönü'de yer yerinden oynadı... Çifte kupalı şampiyon Beşiktaşımız, yönetimiyle, Futbol Takımıyla, 7'den 70'e siyah-beyaz renklere gönlünü veren taraftarıyla Lig ve Kupa Şampiyonluğunun sevincini doyasıya yaşadı... İşte karnaval havasına bürünen BJK İnönü Stadı'nda yıllarca hafızalardan silinmeyecek Şampiyonluk Şölenimiz...

Fortis Türkiye Kupası'nın ardından dün akşam Denizlispor'u deplasmanda 2-1 mağlup ederek 6 yıllık Şampiyonluk özlemine nokta koyan Beşiktaşımız, bu büyük başarısını büyük taraftarıyla birlikte BJK İnönü Stadı'nda düzenlenen şampiyonluk şöleninde kutladı.

Sabahın erken saatlerinden itibaren Beşiktaş'ı gelmeye başlayan 7'den 70'e binlerce taraftarlarımız, saat 16.00'dan itibaren BJK İnönü Stadı'nın içinde yerlerini almaya başladı. Onbinlerce taraftarımız hem BJK İnönü Stadı'nın içinde hem de stadın çevresinde büyük bir coşku yaşadı.

Bayraklarıyla, formalarıyla, atkılarıyla Beşiktaş'ı Siyah-Beyaz'a boyayan taraftarlarımız, sloganlar ve tezahüratlarla da çifte şampiyonluğumuzun sevincini doyasıya yaşadı.

Şölen öncesinde tıklık tıklım dolan tribünlerde marşlar ve şarkılar söyleyen taraftarlarımızın büyük sevinci görülmeye değerdi.

Karnaval yerine dönen BJK İnönü Stadı'nda meşaleler yakan Siyah-Beyazlı renklerimize gönül veren kadınlı-erkekli, 7'den 70'e her yaştaki taraftarımız coşkunun doruğuna vardı.

BJK İnönü Stadı'nın içinde olduğu kadar çevresinde de adeta karnaval havası estiren taraftarlarımız, üstü açık otobüsle BJK İnönü Stadı'na gelen Başkanımız Yıldırım Demirören, Yönetim Kurulu Üyelerimiz, Teknik Direktörümüz Mustafa Denizli, Futbol Takımımız ve teknik kadromuza büyük sevgi gösterilerinde bulundular.

Takımımız'ın saat 20.10 sıralarında stada gelmesiyle daha da coşan taraftarlarımız, şampiyonluklarımızı muhteşem bir geceyle yaşadı.

BJK İnönü Stadı'ndaki şampiyonluk şöleninde önce Beşiktaşlı sanatçılar sahne aldı. Demet Akalın ve Mustafa Sandal, şarkılarıyla tribünleri coşturdu. Anadolu Ateşi'nin müthiş şovu taraftarlarımızın şampiyonluk sevincine renk kattı.

Dev ekrana taraftarlarımızın maçlardaki şovları yansıtıldı ve "Taraftarlarımıza sonsuz teşekkürler" denilerek Türkiye'nin En Büyük Taraftarı olan Beşiktaşımız'ın güzide taraftarlarına teşekkür edildi.

Gösterilerin ardından Futbol Takımımız'ın idari kadrosu sahneye davet edildi. Ardından ise taraftarlarımızın alkışları eşliğinde futbolcularımız tek tek sahneye çağrıldı... Sahnede ışık gösterileri ve ateş afekleri ile çifte kupalı şampiyonluğun mimarı futbolcularımız teker teker sahnedeki yerlerini aldılar... Teknik kadromuz ve Teknik Direktörümüz Mustafa Denizli, büyük alkışlar ve tezahüratlar eşliğinde sahneye çıktı... Daha sonra tek tek Yönetim Kurulu Üyelerimiz sahnedeki yerlerini aldı... Başkanımız Yıldırım Demirören sahneye davet edildi. Başkanımız, kucağında çocuğuyla birlikte taraftarlarımızın alkışları eşliğinde sahneye çıktı.

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener ve Futbol Federasyonu yetkilileri sahneye geldi ve Özgener, tek tek oyuncularımızı tebrik etti. Futbolcularımız ve teknik heyetimiz madalyalarını aldıktan sonra sıra kupanın verilmesine geldi. Mahmut Özgener, 2008-2009 Turkcell Süper Ligi Şampiyonluk kupasını futbolcularımıza verdi.

Oyuncularımız konfetiler eşliğinde kupayla birlikte sahnede büyük bir sevinç yaşadı. Muhteşem bir havai fişek gösterisinin yapıldığı BJK İnönü Stadı'nda Beşiktaşımız, çifte şampiyonluğunu büyük bir şölenle kutladı.

Taraftarlarımızın sahanın içine girmesi nedeniyle bir süre duran kutlamalar sahanın boşaltılmasının ardından kaldığı yerden devam etti. Futbolcularımız ellerinde kupalarla tribünleri dolaşarak Şampiyonluk Turu attılar.

Saha içindeki futbolcularımızın sevinçlerine tribünlerdeki taraftarlarımız da ortak oldu ve BJK İnönü Stadı tarihi bir gün yaşadı. Taraftarlarımız "Beşiktaşım el ele" tezahüratlarıyla oyuncularımızı tribüne çağırdı ve 'oley' çektirdi.

Sponsorlarımız Cola Turka ve Avea'ya şampiyonluk şölenimize verdikleri destek için teşekkürlerimizi sunarız.









































#11 - Haziran 01 2009, 17:07:12
« Son Düzenleme: Haziran 01 2009, 17:09:58 Gönderen: Asi Ruh »

Turkcell Süper Lig’de 2008-2009 sezonunu zirvede tamamlayan Şampiyon Takımımız’ın sezon istatistikleri netleşti.

Siyah Beyazlılarımız’da 2008-2009 sezonunda en istikrarlı futbolcu Rüştü Reçber oldu. Ligdeki 34 maçın 29’unda kaleyi koruyan tecrübeli eldiven, 28 maçı 90 dakika oynayarak tamamladı. Deneyimli kaleci böylelikle 2597 dakika sahada kalarak Takımımız’da en çok forma giyen futbolcular sıralamasında ilk sırayı aldı. İbrahim Toraman, 2474 dakika ile ikinci olurken, sezon başında transfer edilen Çek futbolcumuz Tomas Sivok ise 2455 dakika sahada kalarak üçüncü sıranın sahibi oldu.

Ekibimiz’in şampiyonluğa ulaştığı 2008-2009 sezonunda toplam 24 futbolcu  forma giydi. Beşiktaşımız'da, bu sezon oynanan 34 lig maçının 32'sinde forma giyen Tello ve Bobo en çok maçta forma giyen futbolcular olarak dikkat çekti. Şilili yıldız Tello, sadece ligin ilk yarısındaki Fenerbahçe maçıyla sakat olduğu 15. haftadaki Ankaragücü maçında forma giymezken, Bobo da 6. haftadaki Hacettepe ve sakat olduğu 17. haftadaki Denizlispor karşılaşmalarında takımını yalnız bıraktı. Devre arasında transfer edilen Futbolcularımızdan Ernst 1394 dakika oynarken, Yusuf 842 dakika sahada kaldı. 2 maçta görev yapan Erkan Zengin ise 46 dakika oynadı.

34 maçlık sezonu 21 galibiyet, 8 beraberlik ve 5 mağlubiyetle tamamlayan Takımımız, attığı 60 gole karşılık kalesinde 30 gol gördü. 71 puan toplayan Siyah Beyazlılarımız’ın en gollü maçı ise 7 golle sona erdi. BJK İnönü Stadı’nda 5-2 üstünlüğümüz ile biten Beşiktaş-Kocaelispor maçında izleyenler 7 gol seyretti.

Takımımız’ın en golcü ismi ise 32 maçta 11 gol atan Bobo oldu. Brezilyalı Futbolcumuzu, 10’ar golle Mert Nobre ve Filip Holosko izledi. Rakip fileleri havalandıran diğer futbolcularımız ise Delgado (6), Tello (6), Yusuf (3), Fabian Ernst (2), Zapotocny (2), İbrahim Toraman (2), Tomas Sivok (2), Ekrem Dağ (1), Serdar Özkan (1), Gökhan Zan (1) ve Batuhan Karadeniz (1) oldu.

Şampiyon Beşiktaşımız, 60 golün 17’sini 76. ve 90. dakikalar arasında atarken, ilk 15 dakikada rakip fileleri 10 kere havalandırdı. En az gol attığımız zaman dilimi ise 31. ve 45. dakikalar oldu. Ekibimiz bu bölümde 5 gol attı.

Ligin en az penaltı kullanan takımları arasında yer alan Takımımız, sezonu 2 penaltıyla tamamladı. 56 sarı kart gören Futbolcularımız 5 de kırmızı kartla cezalandırıldı.
#12 - Haziran 01 2009, 17:14:35

Çifte kupalı şampiyonluğun sevincini yaşayan Futbol Takımımız ve Yönetim Kurulumuz üstü açık otobüsle BJK İnönü Stadı'na doğru yola çıktı. Yolculuk sırasında taraftarlarımız marşlarla, tezahüratlarla Şampiyonu alkışladı...

Başkanımız Yıldırım Demirören, Yönetim Kurulu Üyelerimiz ile Teknik Direktörümüz Mustafa Denizli, teknik kadromuz, futbolcularımız ve futbolcularımızın eşlerinin yer aldığı üstü açık otobüs, akşam saatlerinde Akaretler'deki Kulüp Binamız'ın önünden BJK İnönü Stadı'na hareket etti.

Fortis Türkiye Kupası'ndan sonra Turkcell Süper Lig şampiyonluğuna ulaşarak 19 yıl sonra bir kez daha sezonu çifte kupayla kapatma başarısı gösteren Futbol Takımımız, taraftarımızla birlikte bu büyük başarıyı coşkuyla kutladı.

Balonlarla ve bayraklarla süslenen üstü açık otobüs coşkulu taraftarlarımızın arasından yavaş yavaş ilerlerken taraftarlarımız büyük sevgi gösterilerinde bulundu.

Kafilemiz taraftarlarımızla bu büyük coşkuyu birlikte yaşarken, Beşiktaş tarihi günlerinden birisini yaşadı.

















#13 - Haziran 01 2009, 17:41:25

#14 - Haziran 01 2009, 17:41:56

bu gün verdigim söz geregi şampiyon takım formasi ile iş yerine gittim ve  Carşi grubunun  Sen her gece benim Efkarım ( Şanlı Beşiktaşım ) bestesini söledim   burdan tekrar tüm beşiktaşlilari Kutluyorum ve güzel beste yapmişlar tebrikde ediyorum: )
#15 - Haziran 01 2009, 22:00:52
Hakkımda bilmen gerekeni ;  Hakkın olduğunda söylerim ...

El çükü ile gerdege girene damat degil godoş derler ... ; )

Bahsi geçen beste işte bu; http://www.youtube.com/watch?v=y7aTqMxyI0M

" Sen benim her gece efkarım, Gözümdeki yaşım, Sigara dumanım.
Sen benim damardaki kanım, Anlımdaki yazım, Şanlı Beşiktaşım..

Kalbimin en orta yerinde, Büyük bir yangın var alevler içinde.
Beşiktaş sana yemin olsun, Bitmeyecek sevdan, Mezarımda bile..

Beni benden alır, Siyah Beyaz renklerin, Sen benim kalp atışımsın.
Sen bana babamdan kalan miras değil, Oğluma olan borcumsun..

Her maçına gittiğimde, O formayı gördüğümde, Hayallerim umudumsun.
Cebimdeki son bilet param, Belki de son sigaram, Sen benim büyük tutkumsun..

Sen benim her gece efkarım, Gözümdeki yaşım, Sigara dumanım.
Sen benim damardaki kanım, Anlımdaki yazım, Şanlı Beşiktaşım..

Kalbimin en orta yerinde, Büyük bir yangın var alevler içinde.
Beşiktaş sana yemin olsun, Bitmeyecek sevdan, Mezarımda bile.. "

Gerçekten müthiş  :haydut
#16 - Haziran 02 2009, 15:14:14
« Son Düzenleme: Haziran 02 2009, 15:14:43 Gönderen: Asi Ruh »

Doğup ölmenin gerçekliği dışında, gerçek olan Beşiktaş'lı duruşunu gösteren tüm asi kartallara yakışan hikayenin sonu ŞAMPİYONLUK'DU...
#17 - Haziran 14 2009, 12:54:03
« Son Düzenleme: Haziran 14 2009, 12:58:23 Gönderen: ÖMeRÇiP »
''  Kaybedecek neyin var,ihtimalinden başka...

2002-2003 sezonunda ya da bir başka deyişle kulübün 100. yılında gelen şampiyonluk sonrası oynanan beş sezonda da Beşiktaş şampiyonluk yüzü görememişti. 100. yıldaki şampiyonluğu yedi sezon bekledikten sonra 2008-2009 sezonu öncesi şampiyonluk hasreti beş yıla çıkmıştı. Sürekli zirveyi hedefleyen büyük camialar için bu süre oldukça uzundu.

Bu süre içinde şampiyonluk uğruna yapılan harcamaların da haddi hesabı yoktu. Yapılan nice önemli transfer hep hüsranla sonuçlanmış hatta birçoğu maddi olarak kulübü ciddi anlamda zarara sokmuştu.

Rakiplerinin yaptığı transferler ve alınan sonuçlar, Beşiktaş taraftarının sabrını iyiden iyiye taşırmaktaydı. Bu durum zaman zaman oyuncular ve futbolcular üzerinde olumsuz baskı oluşturmuş ve bazı oyuncuların 'Deplasmanlarda daha rahat oynuyoruz' demelerine dahi yol açmıştı.

Acı ve tatlı olaylarıyla 2007-2008 sezonu üçüncü olarak tamamlanmış ve Ertuğrul Sağlam, tüm baskılara rağmen 'istikrar' için takımda tutulmuştu. Ertuğrul hoca da ilk büyük takım deneyiminde koca bir sezonda yaşadığı tecrübeyle sezona daha hazır girecekti.

SERIE A EKOLÜ

Beşiktaş'ın son yıllardaki en büyük dertlerinin başında defansın göbeği ve sol bek gelmekteydi. Aslında bu pozisyonlarda oynayan oyuncular milli takım seviyesindeydiler ancak bir türlü beklenen performanslar alınamıyordu.



Ertuğrul Sağlam, az ama öz bir transfer politikası tercih etti ve tercihini de genelde savunma ağırlıklı isimlerden kullandı. Öncelikle savunmanın göbeğine, Serie A tecrübesi olan Çek oyuncular Tomas Sivok ve Tomas Zapotocny transfer edildi. Bu iki oyuncuya ödenen paralar otoritelerce çok eleştirilse de karşılığının alınacağına dair inanç çok fazlaydı. Özellikle çok yönlü bir oyuncu olan Sivok'tan beklentiler büyüktü.

Sol bek için, Hırvat milli takımında, Lazio ve Parma gibi önemli Serie A ekiplerinde oynamış ancak Slaven Bilic ile yaşadığı sorunlar nedeniyle Euro 2008'de görev almayan ve son olarak Panathinaikos tarafından serbest bırakılan Anthony Seric'e imza attırıldı. Bonservis ücreti ödenmeyen Seric için en büyük referans hiç kuşkusuz Lazio'daki geçmişiydi ancak Panathinaikos taraftarının, Avustralya doğumlu oyuncunun ayrılışından ötürü yaşadığı sevinç de kafaları karıştırmıyor değildi. Bu arada Gordon Schildenfeld'in gönderilememesi nedeniyle yabancı kontenjanının bir süre boşaltılamaması Seric'i, sadece idman ve hazırlık maçlarında oynayan ancak resmi maçlarda formadan uzak tutan bir oyuncu durumuna sokmuştu.

Böylece defans hattına, Serie A tecrübesi yaşamış üç isim alınmıştı. Yerli transferi olarak ise küme düşen Manisaspor'un başarılı isimlerinden Uğur İnceman ve Gaziantepspor'da gösterdiği performansla dikkat çeken Türk asıllı Avusturyalı Ekrem Dağ tercih edildi. Önceki yılların aksine daha sakin bir transfer dönemi geçiren Beşiktaş böylece yeni sezon öncesi transferi kapatmış oldu.

'TERLİK' KAVGASI

Tatilden dönen Beşiktaş'ın Avusturya'daki hazırlık kampı şok bir olayla sarsıldı. Takımın iki tecrübeli ismi İbrahim Toraman ve İbrahim Üzülmez'in yumruk yumruğa kavga etmeleri bütün keyifleri kaçırdı. Üstelik takımın iki kaptanının böyle bir olaya karışması ve kavganın başlangıcının, İbrahim Toraman'ın takım halinde yemek yenilen otelin salonuna terlikle gelmesi ve bu konuda İbrahim Üzülmez tarafından uyarılması gibi basit bir nedenin olması daha da şaşırtıcı idi.



Bu olay sonrası iki oyuncu süresiz kadro dışı bırakılıp İstanbul'a gönderildiler. Daha sonra her iki oyuncu da satış listesine konulsa da kendileri için belirlenen bonservis bedelini kimse ödemeye yanaşmadı.

Bu ikili daha sonra affedilseler dahi bir daha kaptanlık pazıbentini takamadılar.

ERKEN UEFA MESAİSİ

İbrahim Toraman ile İbrahim Üzülmez'in kavgası dışında kamp gayet iyi geçiyordu. Schalke 04 gibi bir takımı hazırlık maçında dahi olsa yenmek yeni sezon öncesi morallerin ve umutların artmasını sağlıyordu. Takım artık, UEFA Kupası 2. Ön Eleme turunda oynanacak Siroki Brijeg maçlarına hazırdı.



Bosna Hersek temsilcisi önünde ilk maçı deplasmanda kazanarak turu büyük ölçüde geçen Beşiktaş evindeki rövanş maçında da 4-0 gibi farklı bir skorla UEFA Kupası'nda ilk tura kaldı.

GÜZEL BAŞLANGIÇ

Erken form tutan Beşiktaş lige de iyi bir giriş yaptı. Antalyaspor deplasmanında son dakikada gelen galibiyet ve sezonun ilk iç saha lig maçında Konyaspor karşısında alınan galibiyetle ligde ikide iki yapılmıştı. Son yıllarda lig başlangıçlarını pek iyi yapamayan siyah beyazlılar için bu başlangıç oldukça umut vericiydi.

M. KHARKİV FACİASI VE ADAM GİBİ ADAM ERTUĞRUL SAĞLAM!

Takım hem lig hem de kupada iyi gidiyordu. Siroki'den sonra UEFA Kupası'nda bir sonraki rakip Metalist Kharkiv idi. Ukrayna futbolunu Dinamo Kiev ve Shakhtar Donetsk'ten ibaret görenler bu kurayı çantada keklik gördüler ancak ilk maçta İnönü Stadı'nda 'zar zor' alınan 1-0'lık galibiyet rövanş öncesi endişe yaratmıştı. Ligde yenilgisiz giden takımı Ukrayna'da zor bir rövanş beklemekteydi.



Zorlu bir Metalist Kharkiv bekleyen Beşiktaş, zordan da öte fırtına gibi bir takımı karşısında gördü ve bu isimsiz Ukrayna ekibine 4-1 yenilerek Avrupa macerasını çok erken noktalamış oldu.

Bu elenme kimilerine göre, bir sezon önceki Liverpool faciasıyla eşdeğerdi, ancak 8-0'lık maçtan sonra olduğu gibi bu maçtan sonra da Ertuğrul Sağlam'ın koltuğu iyiden iyiye sallanır oldu.

Bir de bu yenilgiye, İnönü'de alınan İBB. beraberliği de eklenince Ertuğrul Sağlam'ın ayrılışı neredeyse kesinleşti. Genç hoca da önce unutulmaz bir veda toplantısıyla medyanın karşısına çıktı ardından da 2-1'lik Hacettepe galibiyetiyle görevi bıraktı. Bu toplantı sonrası taraftarın Ertuğrul Sağlam'a olan sevgisi daha da arttı ve eski futbolcu ve teknik direktörünü 'Adam gibi adam Ertuğrul Sağlam' tezahüratlarıyla yolladı.



VE MUSTAFA DENİZLİ DÖNEMİ

Yönetim vakit geçirmeden teknik direktör arayışlarına girdi. Kimilerine göre gönüllerdeki ilk isim, takımı 100. yılda şampiyon yapan Mircea Lucescu idi ancak Shakhtar Donetsk ile Devler Ligi'nde boy gösterecek olması onu sezon ortasında takımın başına getirmeyi oldukça zorlaştırıyordu.

Sezon ortasında takıma gelip başarılı olacak ismin bu ligi tanıyor olmasını gerektirdiğinden diğer adaylara bakıldı. Geçmişte Beşiktaşlı olduğunu açık ve net dile getirmesine rağmen G.Saray ve F.Bahçe'de görev alacak ve bu takımları şampiyon yapabilecek kadar kendisini kabul ettirmiş 'Mustafa Denizli' isminde karar kılındı.



Bir TV kanalında yorumculuk yapan ve bu işi sayesinde dahi ligi ve takımları iyi tanıyan Denizli, bir gece Yıldırım Demirören'in evinde başkan ve kurmaylarıyla bir araya gelerek kendisine sunulan teklifi kabul etti.

ADAPTASYON DÖNEMİ

Eski bir G.Saray ve F.Bahçe teknik direktörü olmasından ötürü ilk başlarda bazı insanlar tarafından yadırgansa da Türk futbolunda kendisini kabul ettirmiş bir isim olan Mustafa Denizli, hücuma dönük oyun anlayışıyla da Beşiktaş taraftarlarını heyecanlandırıyordu



Denizli ile ilk maçta G.Birliği deplasmanında 3-1'lik galibiyet yüzleri güldürse de önce Sivas beraberliği ardından da Kayserispor deplasmanında alınan sezonun ilk yenilgisi moralleri bozmuş ve ilk yarının sonuna doğru oynanacak derbiler öncesi endişelerin oluşmasına neden olmuştu.

DERBİLER VE NOSTRADAMUS DENİZLİ!

Beşiktaş için devre arası yaklaştıkça sancı iyiden iyiye artıyordu. İç sahada Kocaelispor ve Eskişehirspor maçları kazanılsa da deplasman performansları, deplasmanlarda oynanacak iki derbi öncesi sıkıntı yaratıyordu.

Önce Fenerbahçe derbisi oynandı. Beklenenden iyi bir performans ortaya koyan Beşiktaş sahadan yenik ayrıldı. Cisse'nin erken atılışının bu mağlubiyette önemli bir faktör olduğu dile getiriliyordu zira 10 kişilik Beşiktaş çok da kötü oynamamıştı.

Ardından İnönü'de alınan Ankaraspor yenilgisi, 'Şampiyonluk gitti bari Avrupa Kupaları'na gidelim' denmesine yol açsa da yönetim ve teknik direktör Mustafa Denizli, herkesin birbirini yenebildiği bu ligin altından daha çok sular akacağını biliyor ve tüm hesapları devre arası için yapıyordu.



Devre arası öncesi son maç Ali Sami Yen'de G.Saray ile oynandı ve alınan 4-2'lik yenilginin ardından moraller iyiden iyiye dibe vurmuştu. İşte bu maçın ardından Mustafa Denizli '26. haftayı bekleyin' diyerek gündeme oturmuştu. Herkes artık o hafta olacakları bekliyordu. Ancak liderin 6 puan gerisinde 6. sırada yer alan Beşiktaş'ın nasıl bir gelişme gösterip lider olacağını da kimse düşünemiyordu.

To be contuned. xD
#18 - Haziran 30 2009, 15:04:26

Beşiktaş’ın şampiyonluk öyküsüne kaldığımız yerden devam ediyoruz. Sezona Ertuğrul Sağlam ile başlayan, ama özellikle Avrupa’ya erken veda ile yaşanan kriz sonrasında Mustafa Denizli ile devam eden Beşiktaş, devre arasına hedeflerinden bir hayli uzak giriyordu. Ancak devre arası yapılan yeniden yapılandırma takımın kaderini baştan çizecekti.

SEZON ORTASI YENİDEN YAPILANMASI

Devre arası, Beşiktaş'ta adeta sezon öncesi gibi geçti. 'Şampiyonluğa inananlarla yola devam etmek istiyorum' diyen Mustafa Denizli'nin talimatı sonrası öncelikle Ali Tandoğan ve Seric ile yollar ayrıldı. Batuhan Karadeniz ise pişmesi için Eskişehirspor'a kiralandı.



Takıma yapılan takviyelerin en dikkat çekeni hiç kuşkusuz Yusuf Şimşek oldu. 34'lük kurt orta saha oyuncusu, Mustafa Denizli ile F.Bahçe'de görev almış ve önemli işler yapmıştı. Yaşı, en büyük soru işareti olsa da Delgado'nun bitmek bilmeyen sakatlıkları göz önüne alındığında Yusuf'un varlığı bir avantaj olacaktı. Bu transfer için Bursaspor'a takasta gönderilmek istenen Aydın Karabulut'un gidişi taraftarı çileden çıkarsa da, gitmek istemeyen Aydın daha sonra takıma geri döndü.

Yusuf kadar dikkat çeken bir diğer transfer de Fabian Ernst oldu. Orta sahanın ortasında Edouard Cisse'den memnun olmayan Denizli, bu bölgeye Alman yıldızı istedi ve Schalke 04 ile el sıkışılarak bu transfer de gerçekleşti.

Takımın diğer transferi ise biraz da geleceğe dönük olarak Hammarby'den alınan Erkan Zengin oldu.

TELLO, CİSSE, ZAPOTOCNY, EKREM

Mustafa Denizli'nin ilk 11'de tercih ettiği ve etmediği isimlere bakıldığında, sezon başında taraftarın beğenisini kazanan Tomas Zapotocny'nin yedek kulübesine gelişi dikkatlerden kaçmayan ilk değişiklik oldu. Biraz da 6+2 kontenjanı ve Gökhan Zan, İbrahim Toraman, Tomas Sivok üçlüsünün formu Zapo'yu kulübeye mahkum etti.

Cisse, devre arasında, sezon sonunda yolların ayrılmasına kesin gözüyle bakılan hatta fırsat bulunulduğu an devre arasında bile gönderilecek bir oyuncu konumundaydı ancak hiçbir zaman profesyonelliğinden taviz vermeyen ve yedekliği dert etmeyen Fransız oyuncu, sadece çalıştı ve bunun karşılığını formayı kaparak aldı. O artık +2 kontenjanının bir müdavimi değildi.

Ekrem, kendisi hakkında ilk başlarda Mustafa Denizli'nin 'Takımda düşünmediğim oyunculardan biriydi' denilen bir oyuncu olsa da çalıştı, yedekliği dert etmedi ve formayı hak ederek sırtına geçirmesini bildi. Çalışkanlığıyla da taraftarların sevgilisi oldu.



Tello'nun durumu ise biraz daha farklıydı. Ertuğrul Sağlam tarafından zaman zaman sol bekte kullanılıp bu yüzden genç hocayla pek yıldızı barışmayan Şilili yıldız Mustafa Denizli ile bazen sağ açıkta bazen de forvet arkasında serbest bir rol üstleniyordu. Zaten Mustafa Denizli'nin formasyonu konusunda kimse net bir fikre sahip olamıyordu. Önce üçlü savunmayı deneyen ancak bundan olumlu sonuç alamayan Denizli, savunmayı dörtleyip savunmanın önünde bazen ikili bazen de tek ön libero ile oynuyordu.

Bu arada Bobo'nun da Nobre'nin yedeği olarak kulübede oturması dikkatlerden kaçmayan ve eleştirilere neden olan bir diğer faktördü.

KUPADA DA TAM YOL

Ligdeki konumu fazla umut verici gözükmese de Beşiktaş kupada tam yol devam ediyordu. Gruplarda, Trabzon gibi bir takımın varlığına rağmen beklenenden rahat ilerliyorlardı ve ligin kötü bir pozisyonda bitirilmesi halinde kupa kontenjanıyla Avrupa Ligi'ne gidilmesi mümkün olacaktı.

SERİYE BAĞLADILAR

Gol sıkıntısı yaşasa da savunması daha da iyi bir görüntü çizen Beşiktaş ikinci yarıya galibiyetlerle başlad??. Defanstaki bu düzelmenin ana nedeni de hiç kuşkusuz takıma çok çabuk adapte olan Ernst ve zamanla formayı kapıp Alman oyuncuyla çok iyi bir uyum yakalayan Cisse'nin performansları oldu.



Beşiktaş artık sessiz ve derinden, alınan puanlarla zirveye yaklaşıyordu. Tabii bu noktada rakiplerinin aldıkları sürpriz yenilgileri de belirtmeden geçmemek lazım.

İŞTE 26. HAFTA!

Takımın gidişatı, şampiyonluk umutlarını yeniden yeşertirken, Denizli'nin, G.Saray yenilgisi sonrası söylediği '26. hafta' söyleminin doğruluğunu görme vakti geldi!

26. hafta evinde Kayserispor'u konuk eden Beşiktaş rakibini 1-0 yendi. O haftadan sonra herkes Denizli'nin demecinin şifrelerini çözmeye çalışırken, G.Saray maçı sonrası zirvenin altı puan gerisinde altıncı sırada olan Beşiktaş bir anda Sivasspor'un bir puan ardına yerleşmiş ve diğer üç rakibine beşer puan fark atmıştı.



Futbol dünyası bir kez daha Mustafa Denizli'nin önünde saygıyla eğiliyor ancak F.Bahçe ile G.Saray'ın bu kadar kötü olduğu bir sezonda Beşiktaş'ı yöneterek de şansının çok fazla olduğunu dile getiriyordu.

YENİLGİYİ UNUTTULAR

Beşiktaş, 21 Aralık 2008'deki G.Saray yenilgisinden sonra yenilgi nedir bilmiyordu. O maçın ardından ligde, kupada hatta hazırlık maçında Werder Bremen karşısında yenilgi yüzü görmeyen Beşiktaş artık kritik haftalara gelmişti.

Sezon başından bu yana üst sıralardaki takımları yenemeyen Beşiktaş, F.Bahçe ve G.Saray karşısında ne yapacaktı?

FIRSATLAR TEPİLİYOR

Sivasspor ile zirve mücadelesi veren, matematiksel olarak şansı sürse de performans olarak istikrarsız olan Trabzonspor tarafından da izlenen Beşiktaş için liderlik koltuğu iki kez ayaklarına kadar gelmişti. İlkinde Bursaspor'u İnönü'de yenmek liderlik koltuğuna oturmak anlamını taşıyordu ancak alınan beraberlikle bu fırsat tepildi.



İkinci fırsat F.Bahçe derbisiydi. Hem bir derbi galibiyeti hem de liderlik koltuğuna oturma anlamı taşıyan F.Bahçe galibiyeti gelmedi hatta alınan yenilgiyle yenilgisizlik serisi de sona erdi.

ANKARA MARŞI İLE ZİRVEYE!

Fenerbahçe yenilgisine rağmen Sivasspor'un da yaşadığı puan kayıpları şampiyonluk iddiasının sürmesine neden oluyordu ancak fikstürlere bakıldığında Sivasspor'un fikstür avantajı daha fazlaydı. Yine de bu avantajın mı yoksa tecrübenin mi galip geleceği bilinmiyordu.

Beşiktaş'ın, 33. haftada oynanacak ve belki de ligin finali olacak G.Saray maçı öncesi Ankara deplasmanında iki hafta geçirecekti. Önce Ankaraspor ardından da kümede kalma hesapları yapan Ankaragücü ile oynanacaktı.

31. haftada oynanan Ankaraspor deplasmanında alınan 4-1'lik galibiyet ve aynı anda oynanan Sivasspor -İ.B.B. maçında Sivas'ın aldığı yenilgi, Beşiktaş'ı haftalar sonra liderlik koltuğuna oturttu. Bu defa fırsat tepilmemişti.



Bundan sonra kalan üç haftada bu unvanı korumak gerekiyordu. Yani Sivas ve Trabzonspor'un alacakları sonuçların bir önemi kalmamış, kalan maçların kazanılmasıyla şampiyonluk gelecekti.

Ankara deplasmanındaki sezonun son maçında da Ankaragücü zor da olsa mağlup edilmişti.

İLK KUPA GELDİ

Ankaragücü maçı öncesi Beşiktaş'ı bir başka zorlu sınav bekliyordu. Fortis Türkiye Kupası finali! Kupanın en başarılı iki ekibi İzmir'de kozlarını paylaşıyordu. F.Bahçe karşısında yakalanan kötü seri, büyük takımlara karşı bu sezon elde edilen kötü karne, F.Bahçe'de yaşanan 27 yıllık kupa hasreti ve F.Bahçe'nin tek hedefinin kupa, Beşiktaş'ın ise devam eden şampiyonluk iddiasının olması ibreyi biraz F.Bahçe'ye döndürüyordu ancak Beşiktaş rakibini adeta güle oynaya devirerek sezonun ilk kupasını müzesine götürmüştü.



FİNAL GİBİ MAÇ!

İnönü'de sezonun son maçı, Sivasspor ve Trabzonspor'un alacağı sonuçlara göre şampiyonluk maçı olabilirdi. Aynı zamanda üyük ihtimalle stadın yıkılmadan önce oynayacağı maç anlamını da taşıyordu.

Ritmini bulan Beşiktaş'ın böyle anlamlı ve kritik bir maçtan da galibiyetle ayrılmaktan başka hedefi olamazdı. Bu hedef de gerçekleşti ve rakiplerinin de kazanmasıyla son haftaya lider girerek şampiyonluk turunu Denizli'ye bıraktı.

VE MUTLU SON

Son haftaya Beşiktaş çok avantajlı girmişti. Rakibi Denizlispor ligde kalmayı garantilemiş, dolayısıyla bu maç onlar için prestij mücadelesinden öte bir anlam taşımıyordu. Öte yandan bir numaralı rakibi Sivasspor, Avrupa Ligi için puana ihtiyacı olan G.Saray’a konuk olmuştu. Şampiyonluk şansı matematiksel olarak devam eden ancak bu matematiksel olayın gerçekleşmesi mucizelere bağlı olan Trabzonspor ise Sivasspor’un Ali Sami Yen’de galip gelemeyeceğini düşünerek evinde Fenerbahçe’yi yenip ikinci olarak Devler Ligi’ne ön eleme turundan katılma planları yapmaktaydı…



Zirveyi ilgilendiren üç maç, altı takım ve bu takımlar içinde amaçsız tek takım olan Denizlispor’u karşısına alan Beşiktaş, diğer maçlara bakmadan işini sağlama alıp galibiyetle sezonu tamamlayıp şampiyonluğunu ilan etti.

Geçtiğimiz sezon 73 puanla ligi  averajla üçüncü bitiren Beşiktaş bu sezon ise 71 puanla en yakın rakibine 5 puan fark atarak şampiyon olup sezonu çifte kupayla kapattı.

BAŞARININ SIRRI

Sezona, sudan bir sebebe dayanan bir kavgayla başlayan, kısa vadede riskli bir karar olan sezon ortasında teknik direktör değişikliği ve transferlere imza atan Beşiktaş'ta öncelikle ciddi bir kenetlenmenin varlığı dikkat çekti.

'Yıldız' sıfatıyla transfer edilen bazı isimlerin ve kendilerini daha önce kabul ettirmiş bazı oyuncuların yedekliği dert etmemeleri ya da en azından bunu belli etmemeleri, atılan gollerdeki sevinci, oynayan ve oynamayan oyuncuların ne derece takım olma olgusunu benimsediğini gösteriyordu. Oysa nasıl da alışmıştık yabancı oyuncuların, yerli takım arkadaşlarının sevincini izlemesine...



Sezon boyunca hiç değişmeyen bu birliktelik mutlu sonu da beraberinde getirdi. Artık hedef, ligde bu unvanı korumak ve doğrudan katılma hakkının elde edildiği ve milyonlarca euro ile kasayı dolduracak Şampiyonlar Ligi'nde önemli işler yapmak olacak.

O BİR FUTBOL USTASI

Bu şampiyonluğun mimarı hiç kuşkusuz Mustafa Denizli! Demeçleriyle takımını motive eden, zafer yolunda umudunu hiç yitirmeyen, eleştirilere gayet medeni yaklaşan, hatta çoğu antrenör sudan bahaneler üretip basınla arasına mesafe koyarken kendisi idman öncesi gazeteci ve muhabirlerle bir araya getirmeyi gelenek haline getiren Denizli, üç büyükleri şampiyon yapan ilk teknik direktör oldu.



Tecrübeli teknik adam ayrıca ilk kez kariyerinde iki kupayı aynı sezonda görürken 2001 yılından bu yana yabancı antrenörlerle kazanılan lig şampiyonluğu (2008 yılında Karl Heinz Feldkamp / Cevat Güler birlikteliğini saymazsak) serisini de sona erdirdi. Zaten ligde şampiyonluk yaşayan son yerli teknik adam da kendisiydi.

Yeni sezonda da takımın başında kalması beklenen Mustafa Denizli, tecrübesi, bilgisi ve vizyonuyla daha çok işler yapabilir.

The end (:
#19 - Haziran 30 2009, 15:12:04

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.